Emre Kongar: ‘Tarihe diyalektik açıdan baktık!’
Emre Kongar ve Zülâl Kalkandelen’in, Atatürk’ün gerçekleştirdiği mucizevi Cumhuriyet Devrimi’nin aşamalarını, bu aşamaların hangi sırayla nasıl uygulamaya geçtiğini ortaya koydukları, üç cilt olarak yayımlanacak, zamandizin (kronoloji) çalışması Devrimin ve Karşı Devrimin Yüz Yılı’nın (Remzi Kitabevi) ilk cildi Savaş, Devrim ve Tepkiler (1919-1971) okuyucularla buluştu. Emre Kongar ile ilk çekirdeğinin 1977 Türk Dil Kurumu Bilim Ödülü’nü alan “Türkiye’nin Toplumsal Yapısı” adlı kitabını yazarken oluştuğunu ifade ettiği çalışmanın 1 Ocak 1919 ile 12 Mart 1971 yılları arasını kapsayan ilk cildi Savaş, Devrim ve Tepkiler’i konuştuk.
Fotoğraflar: KAAN SAĞANAK
Emre Kongar ve Zülâl Kalkandelen’in, Atatürk’ün gerçekleştirdiği mucizevi Cumhuriyet Devrimi’nin aşamalarını, bu aşamaların hangi sırayla nasıl uygulamaya geçtiğini ortaya koydukları, üç cilt olarak yayımlanacak zamandizin (kronoloji) çalışması Devrimin ve Karşı Devrimin Yüz Yılı’nın (Remzi Kitabevi) ilk cildi Savaş, Devrim ve Tepkiler (1919-1971) okuyucularla buluştu.
Sadece Devrimin değil Karşı Devrim’in nasıl oluştuğunun da ayrıntılı bir öyküsü niteliğindeki, gerek Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi’nin gerçekleştirilmesinde, gerekse daha sonra “Karşı Devrim”in oluşmasında sadece iç dinamiğin değil, dış dinamiğin de büyük bir rolü olduğunun vurgulandığı çalışmanın amaçlarından biri de, bu iç ve dış dinamik ögeleri arasındaki ilişkileri hem Cumhuriyet Devrimi hem de Karşı Devrim açılarından irdelemek.
Emre Kongar ile ilk çekirdeğinin, 1977 Türk Dil Kurumu Bilim Ödülü’nü alan “Türkiye’nin Toplumsal Yapısı” adlı kitabını yazarken oluştuğunu ifade ettiği çalışmanın 1 Ocak 1919 ile 12 Mart 1971 yılları arasını kapsayan ilk cildi Savaş, Devrim ve Tepkiler’i konuştuk.
‘TOHUMLARI KIRK YIL ÖNCE ATILAN BİR ARAŞTIRMA’
- Savaş, Devrim ve Tepkiler (1919-1971) adıyla ilk cildi yayımlanan Devrimin ve Karşı Devrimin Yüz Yılı (Remzi Kitabevi) adlı çalışmanızın çekirdeğinin, 1977 Türk Dil Kurumu Bilim Ödülü’nü alan “Türkiye’nin Toplumsal Yapısı” adlı kitabınızı yazarken oluşturduğunuzu okuyoruz ilk olarak.
Bunu anlatmanızı rica ederek başlayalım söyleşimize?
Türkiye’de gerek siyaset gerekse toplum, ekonomi ve kültür çok hızlı değişiyor. 1970’lerde Türkiye’nin toplumsal yapısının değişme dinamiklerini anlamak, irdelemek ve okurlara aktarmak çabasına giriştiğim zaman, önce tarihte nelerin hangi sırayla oluştuğunu görmek gereksinmesini hissettim.
Önce olanaklı olduğu ölçüde bir zamandizin (kronoloji) hazırlamaya başladım. “Olanaklı olduğu ölçüde” diyorum çünkü, 1970’lerde iletişim olanakları şimdiki gibi değil. İnternet, tarih siteleri gibi hemen erişilebilecek olanaklar yok. Sadece gazete koleksiyonları ve basılı kitaplar var.
Cumhuriyet tarihi üzerinde yapılmış ve Atatürk’le ilgili bazı çok değerli çalışmalar var. Fakat işe girişince, bazı tarihlerin birbirlerini tutmadığını gördüm. Özellikle kitaplardaki bazı tarihler, gazete koleksiyonlarından alındığı için, olayın olduğu tarihle değil, gazetede yayınlandığı tarihte olmuş gibi gösterilmişti. Bazı tarihlerde gerçeği yakalamakta çok zorlandım.
Fakat iş bitince o kadar çok yararlandım ki, bütün emeklerime değdiğini düşündüm. Zaten aralarındaki ilişkiler olduğunu düşündüğüm sadece ekonomik ve siyasal olaylar değil, iç ve dış olaylar da birbirlerini etkileme biçimleriyle net olarak görüldü.
Bu çalışmam, o sıralarda Milliyet Gazetesi’nde köşe yazarlığı da yapan eski planlamacı Dr. Güngör Uras’ın da dikkatini çekti ve birkaç farklı yazıda Türkiye’nin Toplumsal Yapısı kitabımın arkasındaki bu zamandizin çalışmasını övdü. Çünkü o da olaylar arasındaki ilişkileri ve toplumun değişme dinamiklerini ararken bu zamandizinden yararlanıyordu.
‘ATATÜRK’Ü VE İSTİKLÂL SAVAŞINI DAHA İYİ ANLAMAYA YARDIM EDİYOR’
- İncelemenizde Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi’nin dünyaya emsal başarısını tüm aşamalarıyla bütünleyen bir zamandizinle sunuyorsunuz.
Ardından başta Cumhuriyet Devrimi’nin gerçekleştirilmesinde ve gerekse daha sonrasında tohumlanan “Karşı Devrim”in oluşmasında iç dinamikleri öncelemekle birlikte ve dış dinamiklerin rolü, ağırlığı, belirleyiciliğini de nasıl ortaya koyuyorsunuz?
Birinci Cilt’te yer alan Atatürk döneminin olayları art arda sıralandığında, çok ilginç bazı gerçekler çok net olarak görülüyor.
Bunların başında, Atatürk’ün daha Samsun’a ayak basar basmaz önce Havza sonra da Amasya Genelgelerini (bildirilerini, tamimlerini) yayınlamasının ve Sivas Kongresi için ordu komutanlarıyla yazışmaya başlamasının Cumhuriyet’i haber vermesi geliyor.
Böylece Mustafa Kemal Paşa’nın daha Samsun’a ayak basar basmaz, Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı ve Cumhuriyet’i kurmaya kararlı olduğunu anlıyoruz.
Yine bu zamandizin (kronoloji) çalışmasında, bir büyük liderin bir yandan savaştaki komutanlık görevlerini yerine getirirken yepyeni bir toplumun siyasal ve kültürel temellerini atmak için milli eğitimle, kültürle ilgili toplantılar, örgütlenmeler yaptığını görüyoruz.
Zamandizine bakıldığı zaman net olarak ortaya çıkan bir başka ilişkiler zinciri, Büyük Millet Meclisi’nin açılışı ile Halife Ordusu’nun Ankara’ya doğru saldırısı ile Padişahçı iç isyanların, Meclis’in toplandığı Ankara’yı tehdit etmesi olaylarının iç içe geçmiş olduğudur.
Bu zamandizin sayesinde okurlarımız, Mustafa Kemal Paşa’nın Şeyhülislam Dürrizade’nin yazdığı ve Vahdettin’in imzaladığı idam fermanı ile Meclis’in açılması arasında sadece on-onbir gün fark olduğunu fark edeceklerdir.
Bu çalışmada biz, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’yu işgal eden Birinci Dünya Savaşı’nın galip devletlerine karşı halkın protesto eylemlerini teşvik ettiğini ve büyük ölçüde dünya kamuoyunu bu protestolarla etkilemeye çalıştığını da gösterdik.
Bu açıdan İstiklâl Savaşı sırasında Anadolu işgalci olan yabancı devletler arasındaki ittifakı bozduğu da bu zamandizinde açıkça görülüyor.
‘TARİHE YANİ ZAMANDİZİNE DİYALEKTİK AÇIDAN BAKTIK’
- Bu bağlamda zamandizinde Cumhuriyet Devrimi ve Karşı Devrim’e ilişkin kronolojik düzlemde neden ve sonuçlarıyla iyice beliren / öne çıkan siyasal, toplumsal, ekonomik alanlarda tarihsel kırılmalar ve gerçeklere ilişkin özellikle başat dönemler bazında neler söylersiniz?
Bu zamandizin çalışmasının en önemli özelliği, tarihe diyalektik yöntemle bakmasıdır. Bir başka deyişle, Cumhuriyet’i reddeden “Karşı Devrim” tepkilerinin daha Kurtuluş Savaşı sırasında tohumlandığını ve Cumhuriyet ilan edilirken ortaya çıktığını bu ciltte, nesnel olaylarla gösterdik.
Devrim ile Karşı Devrim arasındaki bu diyalektik ilişki, her üç cilde de egemen olan yaklaşımımızın hâkim yöntemidir.
BEŞ-ALTI YILLIK ÇALIŞMANIN ÜZERİNE, İKİ-İKİBUÇUK YILLIK ÇAPRAZ DENETİM...
- Üç ciltte 2019 sonuna kadar gelecek, gazeteci ve yazar Zülâl Kalkandelen’le birlikte hazırladığınız Devrimin ve Karşı Devrimin Yüz Yılı’nın ortak çalışma sürecini anlatır mısınız?
100 yıllık Cumhuriyet tarihini alışılmış sınıflamaların ve bölünmelerin dışında nasıl bir paradigmaya tabî tutuyorsunuz?
Çalışmanın altı bölümden oluşan ilk cildini Devrim’in tohumlandığı Kurtuluş Savaşı ile başlatıyor, Kurtuluş Savaşı sırasında başlayan gerçekleşme öyküsünü anlatıyorsunuz. Bu bağlamda bölümleriyle nasıl bir izlekte geliştiriyorsunuz?
Aslında yedi-sekiz yıllık bir ortak çalışma bu. Benim önerim üzerine Zülâl hanımın da bu projeyi benimsemesiyle başladık. Onun katkıları olmasaydı bu proje gerçekleşmezdi. Çekirdek olarak artık çok geride kalmış olan ilk zamandizin çalışmamı esas aldık. Fakat zaman içinde bunun yetersizliğini fark ettik.
Yeniden hem gazete koleksiyonlarına, kitaplara, akademik makalelere ve internet sitelerine döndük. Önce on yıllık zaman dilimlerine göre bir çalışma yaptık. Sonra bunu, tarihsel dönüm noktalarına göre sınıfladık.
İlk çalışmamız neredeyse bin sayfaya yakın oldu. Bunu yaklaşık iki-iki buçuk yıl önce bitirdik. Sonra yayınevindeki arkadaşlarla birlikte bu metnin daha çok siyasal, toplumsal ve ekonomik sorunlar üzerinde odaklanmasını sağlamak için, siyaseti etkilemeyen (spor olayları gibi) maddelerin temizlenerek yeniden gözden geçirilmesi kararını verdik.
Zülâl Kalkandelen’le birlikte tekrar çalışmaya başladık ve bu kez de konulara göre, tematik veya çapraz denetim dediğimiz bir yöntem kullanmayı uygun gördük. Bu yöntem, metni daha da uzattı. Kitabı üç cilde bölmek kararını o zaman verdik.
Bu ikinci çalışma döneminde belli konuları tek başlarına ele alarak o konudaki olayların kendi içlerindeki mantıkları çerçevesindeki mikro zamandizinleri hazırladık ve bunları ana metne eklemledik.
Örneğin, Kurtuluş Savaşı sırasındaki iç isyanlar ve aflar, Türkiye’deki “Genel Af”lar veya Cumhurbaşkanı olduktan sonra yurt dışına çıkmayan Mustafa Kemal Atatürk’e gelen yabancı devlet görevlilerinin ziyaret tarihleri ya da 1970’li yıllarda sonra tırmanan önemli siyasal cinayetlerin tarihleri gibi pek çok özel konuda ya çapraz denetimler yaptık ya da doğrudan tematik zamandizinler hazırlayıp bunları ana metne dahil ettik.
‘BİRİNCİ CİLT 1919’DAN 12 MART 1971 ASKERİ DARBESİNE KADARKİ DİYALEKTİK’
Bir başka deyişle “Devrim ve Karşı Devrimin tarihini” hem diyalektik olarak bu iki sürecin birbirleriyle olan karşılıkla zıtlaşmaları ve etkileşimleri bağlamında ele aldık, hem de yüz yıllık tarihi, tarihsel dönüm noktalarına göre fonksiyonel olarak sınıfladık.
Örneğin bu ciltte 1919 yılını 1 Ocak’tan itibaren ele aldık ve 12 Mart 1971’ kadar getirdik. Bu ciltteki fonksiyonel bölümleri şöyle saptadık:
Birinci Bölüm: Devrimin İki Temeli: Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in İlanı (1919-29 Ekim 1923).
İkinci Bölüm: Devrimin Çok Partili Düzen Denemeleri: Cumhuriyet’e Karşı Halifeci Komutanların ve Şeyhlerin Direnişi, Atatürk’ün Kurdurduğu Muhalif Parti (29 Ekim 1923–17 Kasım 1930).
Üçücncü Bölüm: Çok Partili Düzenden Alınan Derslerle Toplumsal Dönüşüm Pekiştiriliyor: Ekonomik, Toplumsal, Siyasal, Kültürel Devrimler (17 Kasım 1930-10 Kasım 1938).
Dördüncü Bölüm: İkinci Dünya Savaşı ve Devrimin Değişim Yılları: Cumhuriyeti Yerleştirmek İsterken Altını Oymak! (10 Kasım 1938-14 Mayıs 1950).
Beşinci Bölüm: Karşı Devrim İktidarda: Demokrasi Tahrip Ediliyor (14 Mayıs 1950-27 Mayıs 1960).
Altıncı Bölüm: Cumhuriyet Devriminin İkinci Atılımı: 1961 Anayasası (27 Mayıs 1960-12 Mart 1971).
‘ATATÜRK DÖNEMİNİ PEK ALIŞILMAMIŞ BİÇİMDE ELE ALDIK’
Bu fonksiyonel sınıflamada, Atatürk dönemini pek de alışılmamış biçimde, Cumhuriyet’in ilanına kadar farklı bir bölüm, Cumhuriyet’in ilanından Serbest Cumhuriyet Fırkası deneyiminin sonuna kadar bir bölüm, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurucuları tarafından terk edilmesinden, Atatürk’ün ölümüne kadar farklı bir bölüm olarak üç farklı kısımda ele aldık.
Atatürk sonrası bölümü, İkinci Dünya Savaşı ve Çok Partili Düzen’e geçiş olarak diyalektik bir değişim sürecini anlayacak biçimde ayrıntılı olaylarla okurlara sunduk.
Demokrat Parti dönemini ise “Karşı Devrim”in Çok Partili Düzen’in ilk sivil darbesini gerçekleştiren bir siyasal iktidarın adımlarını ve atılımlarını, bu sivil darbenin temellerini ve nedenlerini anlamaya yardımcı olacak bütün olayların zamandizini ile okurlara aktardık.
Daha sonraki 27 Mayıs askeri darbesini, siyasal bir kan davasını başlatan siyasal idamları ve Türkiye Cumhuriyeti’ne çağ atlatan 1961 Anayasası dönemini, bu dönemi izleyen ve “Gerçek Demokratik” yapıyı hazmedemeyen Türkiye’deki süreçleri 12 Mart 1971 askeri darbesine kadar olan olaylarla okurlarımıza ayrıntılı olarak sunduk.
Bu cildin sonuna kadar bütün ciltlerin sonuna koyacağımız bir ad dizini ekledik ki, okurlar merak ettikleri kişilerin karıştıkları olayları kolaylıkla bulabilsinler ve o olayların öncesini ve sonrasını kolaylıkla izleyebilsinler.
İÇ DİNAMİK-DIŞ DİNAMİK İLİŞKİLERİ, FONKSİYONEL AÇIKLAMALAR VE DİYALEKTİK YAKLAŞIM
- “Küreselleşme” Dönemi’ni algılamadan, Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi’nin de Karşı Devrim sürecinin de yeterince anlaşılamayacağını vurguluyorsunuz. Anlatır mısınız?
Devrim ve Karşı Devrim arasındaki iç diyalektik, ancak toplumun gelişme evreleri, Din Tarım Toplumu Yapısı ve Kentsel Endüstriyel Toplum Yapısı arasındaki farklar ve sınıfsal nitelikler iyi bilinirse anlaşılabilir.
Elbette içteki sınıfsal ve siyasal diyalektiğin anlaşılması da dış diyalektik yani emperyalizm ile ilişkilendirilmeden anlaşılamaz.
Dolayısıyla, toprak ağalığı, köle köylülük, tarikatların egemenliği, sermaye sınıfının oluşumu, işçi sınıfının gelişmesi ve bütün bu sınıfların emperyalizmle ilişkilerini vurgulayan nesnel olayları değerli okurlarımıza aktardık.
Bu zamandizin aslında ikili bir yapıyla oluşturuldu. Birinci olarak, her bölüm başına o bölümdeki dönemi irdeleyen bir çözümleme ve giriş bölümü yazdık. İkinci olarak da bu girişten sonra olayları nesnel bir biçimde sıraladık. Gerisini okarlarımızın kendi yorumlarına bıraktık.
Ayrıca bir da önemli bir farklılık olarak her bölümün başına Türk Lirası’nın ABD doları karşısındaki değerini, o dönemin Cumhurbaşkanlarını ve Başbakanlarını koyduk.
Böylece okurlarımıza başka hiçbir kaynağı başvurmadan kişisel ve ekonomik bazda değerlendirme yapmak olanağı sunduk.
‘CUMHURİYET KİTAPLARI’NDAN DA ‘AYMAZLIĞIN İBRETLİK ÖYKÜSÜ’ GELİYOR’
- Yeni tasarılarınızı sorarak bitirelim söyleşimizi.
Yakında Cumhuriyet Kitapları’ndan değerli gazeteci yazar Ümit Aslanbay’ın editörlüğünde Aymazlığın İbretlik Öyküsü adlı bir kitabım yayınlanacak. İki tane daha kitabım yazım aşamasında ama onlar hakkında konuşmak için zaman erken.
Devrimin ve Karşı Devrimin Yüz Yılı-Cilt 1: Savaş, Devrim ve Tepkiler (1919-1971) / Emre Kongar, Zülal Kalkandelen / Remzi Kitabevi / 143 s.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması