Geldikleri gibi gittiler

İstanbul işgal edilmiş, padişah bir İngiliz gemisine binip kaçmıştır. Mustafa Kemal, dürbünüyle Dolmabahçe açıklarında demirlemiş üç işgalci düşman gemisine bakar ve tarihe geçmiş olan şu sözleri söyler: “Geldikleri gibi giderler!” Sesinde en ufak bir umutsuzluk, bezginlik yoktur, tam tersine, sakin ve kararlı! Askerlerine “Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!” derken olduğu gibi, inançlı, sonuna kadar gitmeye niyetli.

Nitekim o gemiler, geldikleri gibi giderler. Mustafa Kemal ve arkadaşları batmış bir imparatorluktan bağımsızlığını elde etmek için savaşan ve kazanan bir ülke yaratmış ve Cumhuriyeti kurmuştur. Sadece 52 yaşında hayata veda ettiğinde o kadar çok şey yapmıştı ki vatanı için bu ülke ona minnettar, bu ulus ona hâlâ bağlı ve fani bedeni ebediyete intikal ettiği 10 Kasım’larda onu anmak için herkes yaratıcı bir hikâye peşinde. Son nefesini verdiği Dolmabahçe Sarayı’nın arka bahçesine inşa edilmiş otel zinciri Accord Grubu çatısı altındaki Swissotel de Ata’nın ölümünün 83. yılında Alametifarika Reklam Ajansı yönetmeni Serdar Erener’den duygu dolu bir reklam filmi hazırlamasını isteyince onun aklına başka bir fikir gelir: Bir “oda müze” yaratmak. Çok kısa süre içinde Dolmabahçe tarafındaki bir oda boşaltılır, bir sanat yönetmeniyle anlaşılıp dönemin mobilyalarından Atatürk’ün kullandığı eşyaları simgeleyen bir dekor, bir tür enstalasyon yaratılır. Atatürk’ü canlandıracak bir eleman seçilir, elleri ve kostümü giydirilir. Camdan dürbünle bakarken videosu da çekilir. Videoyu hazırlamak ise daha kolay olur; önce zırhlılar görünür ki elde sadece bir tek fotoğraf vardır, bir martı geçer, Atatürk dürbünüyle bakar ve o sözleri söyler. Lobby katındaki bu oda müze, otelin ziyaretçileri tarafından aralık sonuna kadar gezilebilecek. Videosu ise internete yüklenmiş olarak gezilebilir bir site halinde eşyaların üzerinde tıklayarak tüm dünyadan izlenebilecek. Proje çerçevesinde duygu ve nostalji yüklü reklam filmi ise 9 Kasım’dan itibaren televizyonlarda ve internette yayımlanacak. Atatürk’ün çok az uyuduğu, çok kahve içtiği, çok okuduğu mütevazı odasını bire bir görmek mümkün olacak.