‘İnsanların iyiyi hissetme hakkı var!’
“Son birkaç yılda çok şey yaşadık ve çok yorulduk. Bütün dünya akla sığmaz bir çemberin içinden geçiyor. Adaletsizlik, namussuzluk, omurgasızlık üst üste gelirken doğruluğa olan ihtiyaç da tıpkı işleme alınmayı bekleyen evraklar gibi üst üste yığılarak birikiyor” diyor Yiğit Güralp ilk kitabı İyi Hissettiren Yazılar’da (Masa Kitap). Sınav, Uzun Hikâye, Ayla gibi sevilen ve ses getiren filmlerin senaristi ve yazar Yiğit Güralp, iyilerin kazandığı ve gülmek için sebeplerin çok olduğu yıllara götürüyor okuyucuyu. Renkli anlarından çıkardığı tecrübelerden geleceğe ilişkin tahminlere, Barış Manço’dan Zeki Müren’e, Tarık Akan’dan Sadık Şendil’e uzanan anekdotlarla iyiliğin, gülümsemenin, umudun kıyılarına davet ediyor. Bazen bir şarkıyla, bazen bir şiirle ya da filmle, hatıralarımızda saklanan duygularımızı satırlarına ekliyor.
‘DENEMEYİ SEÇTİM ÇÜNKÜ...’
- Senaryolarınızla Türk sinemasında az ama öz işlerle adınızdan söz ettirdiniz. Ancak şimdi, deneme türündeki ilk kitabınızda çıkıyorsunuz okuyucu karşısına. Neden denemeyi tercih ettiniz?
Bunda sinemacı olmamın, görselliğe dayalı anlatımı tercih etmemin de etkisi var. En önemlisi de kuşkusuz zaten günlük yaşamımda drama yani kurgu ile meşgul olmam. Yorucu bir mesaidir. Özgürce yazdığım metinler için anı ya da deneme dinlendiren bir kaçamak oldu. Haldun Taner, Ferhan Şensoy, Atilla Atalay gibi mizah yönü de güçlü ustalardan da sevdiğim, benimsediğim bir türdür.
- Her yazının öncesinde, o yazının içinden “aforizma” olarak nitelenebilecek bir bölümü sunuyorsunuz. Tüm yazılarda karşımıza çıkan bu aforizmaların / yapının ayırıcı niteliği nedir?
Gazetecilikte olduğu gibi manşet mantığıyla seçilen cümlelerdir bunlar. Aslında kitabın ilk taslağında bu alıntılar bir illüstrasyonla birlikte yer alıyordu. Sonra çizimler bizi hayli geciktirip, başka sorunlar da yaşayınca o minik kapaklar olarak tasarlanmış sayfalar sadece alıntılardan ibaret birer sayfaya dönüştü. Kitaplarımda bir sinemacı olarak böyle görsel unsurlar da olmasına önem veriyorum.
Fotoğraf: Vedat Arık
ŞAİRLER VE ŞARKILARLA İLGİLİ
KADİM BİLGİLER SÖZLÜĞÜ!
- Benim en etkilendiğim yazı, “Yaşanmış Şarkılar Diskosu” oldu. Hepimizin bildiği şarkıların “bilinmeyen” şiirleri ve öyküleri… Aslında “Hiçbir şey göründüğü gibi değildir” mesajı. Bu yazıyı size yazdıran nedeni anlatır mısınız?
Yazarların özellikle şairlerin yaşamında hep “Bunu kime yazdın?” sorusu vardır. Hatta yazarın en yakın çevresi için bu soru bir kıskançlık ya da en hafif haliyle bir sitem nedeni bile olabilir. “Yaşanmış Şarkılar Diskosu”nun ana fikri aşk sözcüklerinin her zaman karşı cinsten birine yazılmadığını anlatmak için yola çıktı.
Kayahan “Mavilim”i bir radyonun lambasına yazmış mesela. Sonra örnekler çoğaldıkça yazı kendiliğinden bir “şairler ve şarkılarla ilgili kadim bilgiler sözlüğüne” dönüştü.
Fotoğraf: Vedat Arık
‘POLİTİK MESAJ ALERJİM YOK!’
- Yer yer politik mesajlar da içeriyor yazılarınız. Baştan beri planlanan bir izlek miydi?
Giriş bölümü “Düşünüyorum” dışında kitap pek az yerde politik mesaj içeriyor. Aslında bu kitapta bundan biraz uzak durmaya çalıştım. Çünkü bu, olan biten onca yük ve olumsuzluk içinde insanların yaşama güçlüce devam edebilmeleri için bir moral verme metni. İnsanların kaçınılmaz olarak iyi de hissetmeye hakkı var.
Ancak buradan politik mesaj alerjim olduğu da çıkmasın. Sınav, Uzun Hikâye ve Ayla politik mesajları anlatının içinde harmanlamış filmlerdir. Sınav özellikle çok sert bir filmdir. Uzun Hikâye orijinal kitapta olmadığı halde Ergenekon sürecinde masum gazetecilerin arkasında durmuştur. Bu benim kalemimin, kimliğimin bir parçası.
- Ali Sirmen, Emre Kongar, Barış Manço, Ertem Eğilmez, Zeki Müren ve daha bir çok tanıdık isim, anılar ya da çağrışımlar çıkıyor karşımıza. Bir tür “anımsayışlar” kitabı diyebilir miyiz?
Ortak belleğimiz bizim paydamız. İyi Hissettiren Yazılar bu anlamda çok yerel de bir kitap. Meselâ başka ülkelerde başka dillere çevrilmesi içindeki yerel referanslardan dolayı hayli güç. Biz bize bir sohbet olsun istedim.
Bir sohbeti tek taraflı ne kurabilir ne de ilerletebilirsiniz. Bu yüzden sıkça hepimizi iyi hissettiren, toplum denen bu harç bu kadar ayrışmadan önce onu bir arada tutan, çimento görevi gören insanlardan, eserlerden söz etmek istedim. Okur bunları anımsadıkça metinle ve ana fikriyle daha sıkı bir bağ kurabildi.
Fotoğraf: Vedat Arık
‘ANA AKIMIN AVAMLIĞINI,
ÖZNEL SİNEMANIN SIKICILIĞINI
KIRMAK İSTEDİM!’
- Jaws filminden hareketle yazdığınız “Saçma Sapan Film” başlıklı yazınızdan hareketle sorsam, sinema ve yazın ile ilişkinizi buradan da anlatır mısınız?
Eserlerin bir görünen yüzü vardır. Ama bir de özü, çekirdeği vardır. Bazen hazmı zor bir özü, bir parça kremayla süsleyerek vermek size bir orta yol, bir uzlaşı alanı sunar. Ben filmlerimde bunu yapmaya çalıştım. Ana akımın avamlığını, öznel sinemanın sıkıcılığını kırmak, bunları birleştirerek akıcı ama saygın da olabilen eserler üretmeye çalıştım. Bunun yolu büyük anlatılardan geçiyor. Jaws bunun sinemadaki literatüre de geçmiş karşılığıdır. Kitapta da bunu anlatıyorum.
- Ufukta bekleyen çalışmalarınız neler?
Sinemayla ilgili söyleşiler sürecek. İkinci kitap Biraz Sert, Ocak 2023’te çıkacak, esas politik mesajlarla dolu kitap bu. Yine çok bekletmeden ilkbaharda bu kez sadece aşk, sevgi, evlilik, cinsellik gibi konulardan söz eden Adında Aşk Olduğu İçin Çok Satan Kitap’ı yayımlayacağız. Üç kitabın da imza günleri sürecek, meselâ mart ayında İzmir’deyiz.
Amacım önümüzdeki 5 yıl içinde, arasında Sinemanın Yeni Yüzyılı, Yönetmen Sineması: Tek Adam Faşizmi, Sinema ve Demokrasi adlı sinemaya ve yaşama ilişkin 10 kitap yayımlamak. Kimi önemli isimlerin nehir söyleşi ve biyografilerine de çalışıyorum.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi