Murat Ağırel, ‘Yağma-Sayıştay Belgeleri’ni anlatıyor!
Araştırmacı gazeteci ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Murat Ağırel, Sayıştay raporlarından yansıyan yolsuzlukları kaleme aldığı Şaki’nin devam niteliğindeki kitabı Yağma-Sayıştay Belgeleri (Kırmızı Kedi Yayınevi) kitabında, alınteri ile oluşturulmuş kamu kaynaklarının nasıl, kimler tarafından yağmalandığı ve oluşturulan ahbap çavuş düzenini anlatıyor.
Kızılay’dan TRT’ye, TÜRKSAT’tan, bakanlıklara kadar işleyen çürümüş düzenin panoramasını çıkaran Ağırel, AKP iktidarının tarikat / cemaatlerle ilişkisini tek bir cümle ile özetliyor: “Kimin eli kimin cebinde belli değil!”
Özlem Özdemir: ‘Cumhuriyet devriminin en önemli öznesi kadındır!’
Dr. Hatice Safiye Ali, Prof. Dr. Remziye Hisar, Prof. Dr. Hatece Kâmile Şevki (Aygün) Mutlu, Sabire (Dalyan) Aydemir, Prof. Dr. Hatice Nüzhet (Toydemir) Gökdoğan, Sabiha Rıfat (Ecebilgen) Gürayman, Prof. dr. Belkıs (Antel) Özdoğan, Dr. Pakize (İzzet) Tarzi, Fatma Hikmet İşmen, Prof. Dr. Fatma Selma Soysal, Prof. Dr. Dilhan (Ege) Ezer Eryurt ve Prof. Dr. Türkan Saylan...
Özlem Özdemir, Kadınlar Cumhuriyet’i-Bilimde Öncü Kadınlar’da (Doğan Kitap), alanında öncü 12 Cumhuriyet kadınının ayrıntılı portresini çıkarıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında kadınların haklarını, yaşamlarını inceliyor, “Cumhuriyet kadınlara ne sağladı?” sorusunu yanıtlamaya çalışıyor.
Cumhuriyetin 100. yılına armağan ettiği kitabında Özdemir, Cumhuriyeti “kadın devrimi” olanak nitelendiriyor ve kadınlara da şu uyarıyı yapıyor: “Lütfen, aklımızı başımıza toplayalım!”
Özlem Özdemir’le kitabının esin kaynağını, Hatice Safiye Ali, Remziye Hisar ve Türkan Saylan özelinde 12 kadının özelliklerini, geçmişte ve günümüzde kadınların ülkemizdeki yerini konuştuk.
Enis Batur dan “Denemek Sapmak”
Yazınımızın üretken yazarlarından Enis Batur, “Çekmeceler Kitabı” dizisindeki ilk kitabı Gülmekten Ölmek’in arkasından gelen Denemek Sapmak’ta (Sel Yayınları); dil meselesine odaklanıyor, Tanpınar’a değiniyor, imgelerin, dizelerin ve dörtlüklerin tesadüfi karşılaşmalarını ele alıyor ve söyleyeceklerini bitirmiyor Enis Batur yine.
Bitmeyeceğini biliyor. Okuyucuya onlarca çekmecenin daha açılabileceğini ve büyüleyeceğini duyumsatıyor. Ve sorduruyor: Daha kaç çekmecenin büyülü dünyasında gezineceğiz?
Osman Şahin: ‘Anlatılan cehaletin hikâyesidir!’
Yazınımızın usta kalemlerinden Osman Şahin’le doğup büyüdüğü Toroslar’ın eteğindeki Arslanköy’ün tarihini, Yörüklerin gündelik yaşamlarını, gelenek ve göreneklerini öyküsel bir dille anlattığı; Türk siyasi tarihine “1947 Hadisesi” olarak geçen ‘Arslanköy Sandık Olayı’nı en ince ayrıntılarıyla, olayın en yakın tanıklarının anlatımıyla aktararak sözlü bir tarih çalışması sunduğu 47 Hadisesi - Kuvayi Milliye Köyü Arslanköy’de Sandık Olayı (Cumhuriyet Kitapları) kitabını konuştuk.
İki ayrı kutup, iki ayrı başrol!
Başar Başarır ile içi içine sığmayan, sınırları olmayan geleceğin başarılı mühendisi Gamze ve baskın, nobran, dediğim dedik İhsan Sami Bey özelinde; yakın tarihin izlerini, iki komşu ülke insanları arasındaki bağları irdeleyen, çok yönlü, anlatıcı ve karakterlerin iç içe geçtiği, mizahtan hayli beslenen yeni romanı Dolunay İki Gece Sürer’i (Can Yayınları) konuştuk.
‘Yazar bize yaşatılanı, dayatılanı görmek zorunda!’
Türk edebiyatının 1950 Kuşağı denince ilk akla gelen isimlerinden, dil emekçisi, yazın alanında Türkiye’deki örgütlü mücadelenin kurucularından, yaşamını edebiyata ve topluma adamış usta yazar Adnan Özyalçıner, Everest Yayınları’nca yayımlanan iki yeni kitabı Yağmurda ve Yüzleşmeler ile buluştu okuyucularla.
Yağmurda’da İstanbul’u, yoksul halkı, buğulu camlardan olanı biteni izleyen çocuk yalnızlığını, kadın cinayetlerini, sığınmacıların ölüm yolculuklarını, Gezi Parkı direnişini kısa kısa öykülerle işliyor Özyalçıner.
Yüzleşme’de ise 2015’te yitirdiğimiz eşi, usta şair Sennur Sezer’e, o yokken olanı biteni haber veriyor. Yaşamla, kentle, yöneticilerle, yönetilenlerle, yönetenlerin bize yaşattıklarıyla yüzleşiyor; şairi, yazarı uyarıyor, tarihe not düşüyor.
Adnan Özyalçıner’le Yağmurda ile Yüzleşmeler kitaplarını, öykünün gücünü, yazarın sorumluluğunu, tarihe tanıklığını ve tüm acılara karşın yıkılmayan, en sevdiği ve etkilendiği yazarı Orhan Kemal’e bağladığı umutvarlığını konuştuk.
Tepkisel bir atak, yeni bir yoklama
“Yazdığım her roman gibi ‘Dünbatımı Defterleri’ de benim kendimle yaptığım çok uzun ama bir o kadar da verimli bir yolculuktu.” diyor İbrahim Yıldırım, Kırmızı Kedi Yayınevi’nce yayımlanan yeni romanı hakkında.
Yıldırım ile kendi deyimiyle “müesses edebiyat nizamını şaşırttığından saldırıya uğrayan, yenilgiye uğratılan, cephe gerisine itilen” kahramanın Zeyrek’teki bir muayenehane ile Şişli’deki bir binanın zemin katında, elli saatlik bir zaman diliminde yaşadığı sorgulamalarını ve günümüz Türk edebiyatı üzerine konuştuk…
Müge İplikçi: ‘Bir kadının kendisi olması en büyük devrim!’
“Dinleyin” diye başlıyor ilk öykü ve 1450’lere uzanıyoruz Müge İplikçi’nin alegorik anlatının baskın olduğu, kimi felsefi kimi psikolojik çıkarımlarla sorgulamaya yönlendiren Columbus’un Kadınları (Can Yayınları) kitabında.
Kitabında Christopher Columbus’un Santa Maria adlı gemisinden yola çıkararak geliştirdiği izlekte, kadınlar arasındaki ilişkileri kadınlar için güçlenmenin önemli bir alanı olarak öne çıkarıyor İplikçi. Ülkesinden binlerce kilometre uzaklıktaki kadınların sosyal ve kültürel alanda yaşadığı çatışmayı ve değişimin hikâyesini anlatıyor.
Cem Akaş: “Öykü ‘kontrollü delilik’ alanı!”
Birbirine benzemeyen 42 öyküden oluşan Son Kişot’ta (Can Yayınları) yaşamın kendisinden anları öyküleştiren Cem Akaş, babasının arabalarını, yıllar sonra evine dönen bir koltuğu, mahallesinin sevgilisi bir kediyi, bir cesedin başına gelenleri kendine özgü dili ve üslubuyla anlatıyor.
Kitapta, anlayışla yaklaşılan diktatörler de var, iki kadının sert intikamı da. Gelişimini okurların belirlediği bir bar macerası da var romanların içine girip gereksiz karakterleri öldüren redaktörler de.
'Yazınsal yolculuk dünyaya baka baka gerçekleşir!'
Eleştirmen ve yazar Çiğdem Ülker, edebiyatla ilgili düşüncelerini hem dilbilgisel hem de kuramsal düzlemde ele aldığı Yazmak... Zamanı Aşmak (Remzi Kitabevi) kitabıyla okuyucunun karşısına çıkıyor. Genç yazarları, yazarlıkta ilerlemek isteyenleri edebiyat yolculuğuna davet ediyor. Çiğdem Ülker’le, yazarlığın yaratıcı dünyasını besleyen etkileri, kalemin yolculuğunu kavramaya çalışmanın sonu olmayan, zamanı aşan bir serüven olduğunu vurguladığı kitabı hakkında konuştuk.
‘İnsanların iyiyi hissetme hakkı var!’
“Son birkaç yılda çok şey yaşadık ve çok yorulduk. Bütün dünya akla sığmaz bir çemberin içinden geçiyor. Adaletsizlik, namussuzluk, omurgasızlık üst üste gelirken doğruluğa olan ihtiyaç da tıpkı işleme alınmayı bekleyen evraklar gibi üst üste yığılarak birikiyor” diyor Yiğit Güralp ilk kitabı İyi Hissettiren Yazılar’da (Masa Kitap).
Sınav, Uzun Hikâye, Ayla gibi sevilen ve ses getiren filmlerin senaristi ve yazar Yiğit Güralp, iyilerin kazandığı ve gülmek için sebeplerin çok olduğu yıllara götürüyor okuyucuyu. Renkli anlarından çıkardığı tecrübelerden geleceğe ilişkin tahminlere, Barış Manço’dan Zeki Müren’e, Tarık Akan’dan Sadık Şendil’e uzanan anekdotlarla iyiliğin, gülümsemenin, umudun kıyılarına davet ediyor.
Bazen bir şarkıyla, bazen bir şiirle ya da filmle, hatıralarımızda saklanan duygularımızı satırlarına ekliyor.
İbrahim Yıldırım’dan ‘Yaralı Kalmak-General’i Bağışlayın Lütfen’
İbrahim Yıldırım’ın “Eylülden Sonra” üçlemesinin ikinci kitabı Yaralı Kalmak-General’i Bağışlayın Lütfen, 21 yıl sonra yeniden Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlandı. Yıldırım, 12 Eylül’ün adını vermeden, dönemin bütün bunaltıcı atmosferini ve sonrasındaki yarı karanlık dünyayı, siyasi geçmişi nedeniyle kaçmak, herkesten saklanmak, hatta adını bile değiştirmek zorunda kalan Müşfik’in özelinde anlatıyor. Yaralı Kalmak’ta, oyunlu kurgusu, imgesel dili aracılığıyla okuyucuyla sıra dışı bir diyalog kuran İbrahim Yıldırım’la ve Müşfik’i, İstanbul’un Aksaray semtindeki Karakuş Birahanesi’ni ve müdavimleri Hubert’i, “E...!”yi, Tatyos’u konuştuk...
Adnan Özyalçıner'den ‘Dede Korkut Kitabı’
Dil emekçisi, yazınımızın usta ismi Adnan Özyalçıner, heybesine sözlü geleceğimizin atası Dede Korkut’un öykülerini alıyor. Özyalçıner, Dede Korkut Kitabı’nda (Fom Kitap) Dede Korkut’un 12 öyküsünü Dresden yazmasını esas alan Orhan Şaik Gökyay ile Muharrem Ergin’in çalışmalarından yararlanarak günümüz Türkçesiyle okuyucularla buluşturuyor. Özyalçıner ile kitabı ve Dede Korkut’un günümüz yazınına etkisini ve yeni tasarılarını konuştuk.
Cumhuriyet Kitapları’ndan çağın kapılarını aralayan yapıtlar!
Türk yazın yaşamında özgün bir yeri olan en önemli yayınevlerinden, usta yazar kadrosuyla geçmişin mirasını geleceğe taşırken çağın kapılarını da yeni yetkin yapıtlarla aralayan, kurumsal kimliğiyle köklü, onurlu bir kurumun yılmaz mirasçısı Cumhuriyet Kitapları TÜYAP 39. İstanbul Kitap Fuarı’nda yüzlerce kitapla okuyucularıyla buluşmaya hazırlanıyor!
Cumhuriyet Kitapları, 39. İstanbul Kitap Fuarı’nda da İlhan Selçuk’tan Alev Coşkun’a, Necati Cumalı’dan Ataol Behramoğlu’na, Mustafa Balbay’dan Işık Kansu’ya, Zeynep Oral’dan Mine G. Kırıkkanat’a usta kalemlerin yeni kitaplarını bir araya getiriyor.
Başta Türk ve dünya klasikleri olmak üzere Türk siyasi tarihine yön veren kitaplarıyla da yayıncılık dünyasında da haklı bir yer edinen Cumhuriyet Kitapları, öyküden romana, şiirden denemeye, incelemeden günceye ve çocuk kitaplarına dek geniş bir okuma evreni sunmaya devam ediyor.
Nazlı Eray: ‘Kitap bitince korkunç bir yalnızlık duyarım!’
16 yaşında yazdığı “Mösyö Hristo” adlı öyküsüyle Türk edebiyatında büyülü gerçekçi bir kapıyı ardına dek açan ve okuyucuları da bu dünyada serüvenden serüvene taşıyan usta yazar Nazlı Eray, “Kitabın büyülü dünyası” sloganıyla gerçekleştirilecek TÜYAP 39. İstanbul Kitap Fuarı’nın (3-11 Aralık) “Onur Yazarı”.
Nazlı Eray’la, yazına ilk adım atışını, yaratı sürecini, “fantastik-büyülü gerçekçilik” ayrımını, Türk okuyucuların büyülü gerçekçiliğe bakış açısını, Attilâ İlhan’dan Ferit Edgü’ye kadar çalıştığı editörleri ve fuarın ana teması olan büyülü gerçekçilik üzerine konuştuk.
Kâmil Erdem: ‘Yolcu olmazsa yol da olmaz!’
Kâmil Erdem, 77 yapıtın değerlendirildiği ve Seçici Kurulu Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Seval Şahin, Mehmet Zaman Saçlıoğlu ve Murat Yalçın’dan oluşan 77’inci Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazandığı Yok Yolcu (Sel Yayıncılık) adlı kitabında, yürüyen, yürürken tökezleyen ama yine devam eden insanların yaşamından izler sunuyor.