Oğuz Tan’dan bir hayat memat meselesi; ‘Yalnızlık ve Aidiyet’
Doç. Dr. Oğuz Tan’ın yeni kitabı Yalnızlık ve Aidiyet (Timaş Yayınları), yalnızlığa bilimsel bir bakış niteliğinde. Tıp, psikoloji, sosyoloji ve antropoloji araştırmaları rehberliğinde yalnızlık gibi oldukça içsel bir konuyu ele alırken yöntemi gözlem ve deney olan çalışmaları öne çıkaran, çoğu yerde okuyucuyu şaşırtan, nicel bulguları edebiyattan, müzikten, bilim tarihinden göndermelerle harmanlayan bir çalışma.
Sanayi Devrimi dünyada çok hızlı bir değişime yol açtı. Sadece teknoloji değişmedi; fikirler, anlayışlar, gelenekler, ilişkiler değişti. Modernleşmenin komplikasyonu da yalnızlaşma oldu. Aileler küçüldü. Hane başına düşen kişi sayısı düştü.
Yakınlarımız endüstriyel bölgelerde kurulan fabrikalara çalışmaya gittiler. Göç olağanüstü boyutlara ulaştı. Şehirlerin büyümesi ve çalışma yaşamının esnek olmayan mesai saatleri yüzünden türlü zamanlarda yaşamımıza giren kişilerle ilişkilerimiz pekişemedi.
Sorun bu kadarla kalsa iyi. İşin bir de görünmeyen, çok daha hüzünlü kısmı var: Kendini yalnız hissedenler.
Doç. Dr. Oğuz Tan Yalnızlık ve Aidiyet’te tam bu noktaya bakıyor. Ancak bu duygu temelli değil, bilim penceresinden bir bakış. Tan’ın diğer kitaplarında da kendini gösteren ironiyle ihtisas alanında sahip olduğu birikimini yeni çalışmasında da farklı disiplinlerden kardığı bilgilerle sunuyor.
Tıp, psikoloji, sosyoloji ve antropoloji araştırmaları rehberliğinde yalnızlık gibi oldukça içsel bir konu ele alırken gözlem ve deney olan çalışmaları öne çıkardığı, çoğu yerde okuyucuyu şaşırtan, nicel bulguları edebiyattan, müzikten, bilim tarihinden göndermelerle harmanlandığı bir çalışma.
Temel bir ihtiyaç olarak sevgi ve aidiyeti, başkalarının ruh ve beden sağlığımıza nasıl iyi geldiğini, diğerkâmlığın biyolojik kökenlerini, kantitatif yöntemlerin intihar gibi son derece bireysel / psikolojik gibi görünen bir konuya uygulanması halinde ortaya çıkan sonuçları, aidiyetle ilgili çarpıcı deney ve gözlemleri, yalnızlık üzerine kafa yoran filozofların düşüncelerini, yalnızlığın kapitalizmle ve modernleşmeyle ilişkisini merceğe alıyor Doç. Dr. Tan.
Kantitatif çalışmalarda Émile Durkheim’a, Muzaffer Şerif’e, Salomon Asch ve Henri Taijfel’e borçlu olduklarımızı anımsatan, yalnızlığın çok özel tarihinde Georg Simmel, Erich Fromm, David Riesnam, Philip Slater gibi isimlere selam duran, hatta Balzac ve Yusuf Atılgan’ın kişisel hikâyelerine de değinen kitap, “Çok konuştun, haklısın, ama yalnızım, bunun çözümü ne?” diye soranlara yanıt niteliğinde bir bölüm de içeriyor.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza