Bugüne ulaşmış en eski korku filmimiz olan Drakula İstanbul’da filmi; Bram Stoker'ın 1897’de yazdığı Dracula isimli romanının 1928 senesinde Ali Rıza Seyfi tarafından Türkçeye özgün çevrilmiş Kazıklı Voyvoda adlı romandan uyarlanmıştır. Romanı, 1950’ler Türkiye’sinin sosyo-kültürel kodlarına uygun bir şekilde ve kendine özgü mizahıyla filme uyarlayan senarist Ümit Deniz, Film Dostları Derneği’nin “En Başarılı Senaryo” ödülünü kazanmıştır. Gösterime girdiği sene büyük bir ilgi ile karşılanan film; sahne tasarımı, görüntü yönetmenliği, gerilimi sürekli canlı tutan kurgusu ve ses tasarımı ile sinemaseverler arasında kült statüsüne yükselmiştir.
Filmin yönetmeni Mehmet Muhtar ve her karesi fotoğraf gibi incelikle çalışılmış görselliği borçlu olduğumuz görüntü yönetmeni Özen Sermet, sonraki yıllarda çalışmalarını Hollywood’da sürdürmüştür. Başarılı dans koreografilerinin yanında titiz bir dekor ve kostüm çalışması sergilenen filmde; dönemin teknik imkânlarıyla gerçekleştirilmesi oldukça zor görsel efektler, sanat yönetmeni Sohban Koloğlu sayesinde başarılı bir şekilde uygulanabilmiştir. Filmin başrollerinde ise aynı zamanda bir senarist olan Bülent Oran’ı, karakterli ifadeleri ile Drakula’ya hayat veren Atıf Kaptan’ı ve Güzin rolü ile gazinodaki akılda kalıcı dans sahnelerine imza atan -gerçekten de İstanbul’da bir dansçı olan- Annie Ball’u görürüz.
ZORLU BİR RESTORASYON SÜRECİ
Filmin nitrat tabanlı orijinal negatifi halen Mimar Sinan Üniversitesi Prof. Dr. Sami Şekeroğlu Araştırma ve Uygulama Merkezi arşivinde bulunan filmin yüksek çözünürlükte (4K) tarama işlemi de burada gerçekleştirilmiştir. Atlas Post Production’da Dr. Şenol Er tarafından yapılan fiziksel restorasyon sonrasında, filmin dijital restorasyonu ve tüm post prodüksiyon işleri Caner
Çevikkaya tarafından gerçekleştirildi. Restorasyon süreci Ahmet Hızarcı süpervizörlüğünde, uzun ve titiz bir çalışma sonucu tamamlandı. Fiziksel restorasyon; film üzerindeki eğilme, büzülme, kırılma ve perforasyon hasarı gibi deformasyonların düzeltilmesi; küf lekelerinin, toz, kir ve emülsiyon yüzeyindeki pudralanmanın temizlenmesi ve gerektiğinde geçici yumuşatma uygulanmasını içermiştir. Dijital restorasyon süreci ise görüntü sabitleme; toz, kir, çizik ve lekelerin kare kare temizlenmesi; sirkelenme sendromu sonucu oluşan hasarın mümkün olduğunca onarılması ve ses haritalaması, sinyal düzeltme, filtreleme işlemleri sonrası filmin orijinal ışık dengesi ve kontrastının geri kazanılmasını içeriyordu. Tüm bu titiz çalışma sonrası restorasyonu biraz daha gecikse kaybetme ihtimalimiz olan bu değerli filmin sinemaseverlere yeniden kavuşmasına katkı yapmış olmanın mutluluğunu içindeyiz. Filmin hak sahibi Melike Demirağ’a restorasyon sürecine desteği için çok teşekkür ederiz.
ESKİ TÜRK FİLMLERİ RESTORASYON PROJESİ’NİN ÜÇÜNCÜ ESERİ
Drakula İstanbul’da filmi, Kurukahveci Mehmet Efendi ile Sinematek/Sinemaevi tarafından ortaklaşa yürütülen Eski Türk Filmleri Restorasyon Projesi’nin üçüncü eseri. Proje çerçevesinde geçen yıl Aysel, Bataklı Damın Kızı (1935, Muhsin Ertuğrul), ondan önce de Hakkâri’de Bir Mevsim (1988, Erden Kıral) filmlerinin restorasyonu yapıldı. Her iki film çeşitli yurtiçi ve yurtdışı festivallerde restore edilmiş kopyalarıyla yeniden seyirciyle buluştu ve büyük ilgi gördü1. Restorasyon projesinin amacı, Türk sinema tarihinin önemli filmlerini aslına sadık biçimde koruyarak, sinema mirasımızın ve kültürel hafızanın korunmasına katkıda bulunmanın yanı sıra bu tarihî filmleri bugünün seyircisiyle yeniden buluşturmaktır. Film restorasyonu, yalnızca “dijitale aktarma” işleminden farklı olarak bozulan malzemeyi kare kare onaran, kaybolan ayrıntıları geri kazanan ve geleceğe yönelik daha güvenli bir arşiv stratejisi kuran, çok katmanlı bir koruma sürecidir.
DRAKULA HER YERDE!
Bram Stoker’ın 1897 tarihli romanı sayısız sinema filmine esin kaynağı olmuştur. W.H. Murnau’un efsanevi sessiz film Nosferatu (1922), Werner Herzog’un Klaus Kinski’li Nosferatu’su (1979), Coppola’nın Bram Stoker’s Dracula (1992) ve Luc Besson’un Dracula: A Love Tale (2025) bunlardan sadece bazıları. Drakula, sinemaya hazır bir efsane kalıbı sunuyor: Aristokrat ve baştan çıkarıcı doğaüstü bir varlığın çağdaş güçler tarafından yenilmesi; sisli kaleler, gölgeler, kan, korku, ölümsüzlük, kurtuluş… Drakula’nın güçlü imgeleri, sessiz dönemden günümüze kadar kültleşmiş bir anlatıya dönüşmüştür. Mehmet Muhtar’ın Drakula İstanbul’da (1953) filmi, gotik Drakula ikonografisini ve dramatik kurgusunu kültürel kodlarımızla ve gündelik mizah motifleriyle buluşturarak bu evrensel mirasa özgün bir katkı sunuyor.
VE DRAKULA, “YENİDEN” İSTANBUL’DA!
Drakula İstanbul’da restore kopyasıyla, 12 Aralık, 25 Aralık ve 14 Ocak tarihlerinde Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi’nin güncel programı kapsamında gösterilecek. Kurukahveci Mehmet Efendi tarafından hazırlanan, filme ve restorasyona dair Drakula İstanbul’da sergisini ise Sinematek/Sinemaevi sergi salonunda 12 Aralık’tan itibaren gezmek mümkün olacak.
Drakula İstanbul’da (1953)
Yönetmen: Mehmet Muhtar
Senaryo: Ümit Deniz, Turgut Demirağ, Ali Rıza Seyfi, Bram Stoker (eser)
Oyuncular: Annie Ball (Güzin), Atıf Kaptan (Kont Drakula), Bülent Oran (Azmi), Ayfer Feray (Şadan), Kadri Ögelman (Uşak), Cahit Irgat (Turan)
Yapımcı: Turgut Demirağ (And Film)
Görüntü Yönetmeni ve kurgu: Özen Sermet
Sanat Yönetmeni: Sohban Koloğlu
Müzikler: Carlo Capocelli ve Ferit Anar
Türkiye / 1953 / 102 dk. / Siyah Beyaz / Türkçe / İngilizce Altyazılı
Azmi, Romanya’da yaşayan Drakula isimli bir kontun avukatlığını üstlenmiştir. Drakula, Kazıklı Voyvoda’nın soyundan gelen bir vampirdir ve İstanbul’da Azmi aracılığıyla pek çok ev satın almak istemektedir. Drakula’nın aslında bir vampir (filmde “hortlak” diye geçiyor) olduğunu öğrenen Azmi, kontu öldürmeye çalışır. Oysa Azmi’nin elinden kurtulan kont gemilerle İstanbul’un yolunu tutmuştur bile. Drakula’nın İstanbul’a gelişi ile Azmi’nin nişanlısı Güzin’i ve kuzenleri Şadan’ı büyük bir tehlike beklemektedir.