Dönüşü muhteşem olacak!

Dönüşü muhteşem olacak!

28.09.2025 04:00:00
Güncellenme:
MAHMUT ŞENOL
Takip Et:
Dönüşü muhteşem olacak!

Justin Trudeau ağzında gümüş kaşıkla doğan nadir bebeklerden biriydi; büyüdü, adam oldu, sonra başbakan oldu Kanada’ya...

Justin Trudeau ağzında gümüş kaşıkla doğan nadir bebeklerden biriydi; büyüdü, adam oldu, sonra başbakan oldu Kanada’ya... Bir kere babasının kartvizitini taşıyor: “Hamili kart evladımdır, başbakanlığa layıktır!”

Babası Pierre, 1968’de Liberal Parti’yi iktidara taşıyıp 16 yıl başbakan olmuş, yaşam biçimiyle muhafazakârları delirten “ilginç” bir monşerdi. Monşerdi, zira silme Fransız olan Quebec’te büyümüş, çift dilli, çok kültürlü, epey de çapkın biriydi. Birisini kazada yitirdiği üç evladı oldu eşi Margaret’ten, boşandıkları yıl seçimi de kaybetti.

BİR ANDA PARLADI

1971 doğumlu Justin’in eğitim süreci ilginç. Farklı alanlarda maymun iştahlı gibi değişik eğitimler almış, matematik öğretmenliği bile yapmış bir ara. 28 yaşındayken babasının cenaze törenindeki söylevi TV’lerde yayınlanınca bir anda yıldızı parladı. Muhteşem bir hatipti, karizmatik ve tabii yakışıklı haliyle gönülleri çeldi. Siyaset bu; sonunda on yıllık evli, üç çocuk babasıyken başbakanlığa geldi. 37 milyonluk, Türkiye’nin 12 katı büyüklüğündeki devasa ülkenin başındayken sağcı senatör Patrick Brazeau’nun meydan okumasıyla ringde boksa çıkmaya “Evet” dedi. Kaybeden karşı tarafın partisinin armalı tişörtünü giyecek, saçlarını sıfır numaraya vurduracaktı. Boks müsabakasından elde edilecek gelir de hayır kurumuna bağışlanacaktı. Salon tıklım tıklımdı, TV’ler canlı yayındaydı, daha üçüncü rauntta Justin rakibini nakavt yaptı. Allah kimseyi Brazeau’nun vaziyetine düşürmesin; partisinden ihraç bile edildi. Justin’in bu delişmen halleri ona yakışıyor olmalı ki mesela basın toplantısında canı sıkılınca birden amuda kalkar, takla atar, koşar zıplardı; âlem bir adamdı yani. Ortanın solunda siyaset izleyerek görevde kaldı ve geçen yıl eylül ayında istifa etti, galiba yine şıpsevdiliği tutmuştu. Bu kadarla kalsa neyse, istifadan evvel Yunan asıllı eşi Sophie’den anlaşmalı boşandı. Romalı hatip Seneca’nın Latince yazılı sözüyle dediği gibi “Patris vestigia filius sequitur”: her çocuk biraz babasının kaderini taşıyordu.

Justin’in yakışıklı ve sportif çekiciliğine karşılık mazbut aile yaşamı bitince bütün Kanada basını, paparaziler, magazinciler peşine düştü haliyle... Uzunca bir süre ses çıkmadı Justin’den. Nihayet geçen temmuzda Montreal’deki lüks bir restoranda Amerikalı pop şarkıcısı Katy Perry’le görüldü. Perry deyip geçmeyin, her albümü 150 milyon adet satış yapan bir şöhret. Çiftin aralarında ne olduğu henüz bilinmiyor, magazinci kamuoyu da meraktan çatlıyor. Yemeğin ardından iki gün sonra Katy’nin konserine katılan Justin çıkışta “yeni arkadaşını” alarak eğlenceye gitti; ardından fotomuhabirler. Korumaların çabasıyla sonra ne olduğunu henüz öğrenmiş değiliz. Eski ustalarımızın yazdığı gibi “Tafsilatlı bir havadis alırsak haberdar ederiz.”

ENKAZ BIRAKMADI

Justin’in pederi de böyleydi, evliyken film yıldızı Barbara Streisand başta olmak üzere pek çok sevgilisi oldu, çapkın politikacı unvanını elden bırakmadı. Justin’in annesi Margaret’in de geri durmadığı, Küba’nın komünist lideri Castro ile yakınlaştığı, daha sonraları aktör Jack Nicholson’la ve İngiliz rock topluluğu Rolling Stones’un gitaristiyle aşk yaşadığı da bilinmez değil.

Trump’ın gümrük tarifelerine ayar verdiği zamanlarda Justin görevden ayrılmıştı ama yeni başbakan koltuğuna oturana kadar “topal ördek” diye siyasi literatürde anıldığı gibi “Nasılsa gidiciyim, bana ne” demedi, geçmişinde kim varsa kimseye kötü söz etmedi ve partisinden Mark Carney’ye bir enkaz bırakmadan ortalığı toparlayıp ceketini alıp gitti. Carney çalışkan, dürüst, bilgili ve devlet terbiyesi almış, iyi adam ama hepsi o! Nerede Justin’in karizması nerede onun boks maçı yapıp muhalifini “iki seksen uzatması...” Federal kulislerde duyuyoruz, diyorlar ki Justin’in “Dönüşü muhteşem olacak”!

Olur, önce şu gönül meselelerini bir halletsin de.

İlgili Konular: #boks