Dostluklar, sınırlar ve yeşeren umutlar

Dostluklar, sınırlar ve yeşeren umutlar

1.06.2025 04:00:00
Güncellenme:
Dostluklar, sınırlar ve yeşeren umutlar

Yıllar önce Hollanda’ya geldiğimde Ankara’da okulu yeni bitirmiştim. Arkada bıraktığım dostlarımın eksikliği içimi acıtmıştı...

Yıllar önce Hollanda’ya geldiğimde Ankara’da okulu yeni bitirmiştim. Arkada bıraktığım dostlarımın eksikliği içimi acıtmıştı. Uzun yıllar mektuplar aracılığıyla haberleştik; sonra sırayla mektuplar yerini kartpostallara, kartpostallar e-postalara, e-postalar kısa mesajlara, onlar da kısa sesli mesajlara bıraktı. Şimdi ise yanıtlar çoğunlukla tek kelimeyle geçiştiriliyor. Sanki insanlar artık yazmayı da, okumayı da sevmiyor. Belki de bizim dönemimiz gerçekten kapanıyor…

O dönemlerde sadece dostluklar değil, fikirler de daha zengindi. Dünyanın neresinde olursa olsun haksızlıklar olduğunda sesimizi yükseltirdik. Geldiğim bu yeni ülkede farklı sesler, renkli muhalif yapılar vardı. Önce sağ partiler birleşti, sonra sol partiler. Zamanla sağ ve sol birbirine benzemeye, ortada buluşmaya başladı. Öyle ki artık eski sağ ile solun arasında neredeyse fark kalmadı.

Güven ortamı, yerini denetimci sistemlere bıraktı. Sadece Türkiye’de değil, Hollanda’da bile insanlar mesaj atarken ölçüp biçiyor. Oysa eskiden dünyada bir yerde insan hakları ihlali yaşandığında herkes ayağa kalkar, o ülkelere yaptırımlar uygulanırdı. Türkiye bile bu yaptırımlardan payını almıştı. Ama şimdi herkes kendi derdine düşmüş durumda. Yanı başımızda insanlar katlediliyor, temel haklar çiğneniyor ama kimse görmek ya da duymak istemiyor.

Örneğin Filistin. Orada neredeyse insan kalmadı. Sivil halk, çocuklar, kadınlar... Sistematik biçimde yok ediliyor. Ama dünya sessiz. Hatta İsrail’e destek veren açıklamalar dahi duyuluyor.

SESSİZLİKTEN ÇIĞLIĞA

Tam her şey sessizliğe gömülmüş, umutlar tükenmiş derken geçen ay ortasında içimizi kıpırdatan, yeniden umut veren bir gelişmeye tanıklık ettik. Greenpeace, Uluslararası Af Örgütü, Sınır Tanımayan Doktorlar ve “Başka Bir Yahudi Sesi” gibi 53 kuruluşun çağrısıyla 100 binin üzerinde insan, Lahey’de toplandı. İsrail saldırıları altındaki Gazze’de yaşanan trajediye yönelik protesto, Hollanda’da “son 20 yılın en büyük kitlesel eylemi” olarak kayda geçti.

Katılımcıların büyük çoğunluğunun Hollandalı olması ise en dikkat çekici ayrıntıydı. Çünkü böylesi protestolarda genellikle göçmen topluluklar ön planda olurdu. Ne yazık ki bu kez bizim insanımız pek ilgi göstermemişti.

'SOMUT ADIM YOK!'

Göstericiler kırmızı giysiler giymişti. Meydan adeta kocaman bir kırmızı çizgiye dönüşmüştü. Lahey, sessizce ama güçlü bir mesaj veriyordu: “Yeter artık!”

Geçtiğimiz haftalarda Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp, ilk kez İsrail’i açıkça eleştirdi. Bakan, İsrail’in Gazze’ye yönelik insani yardımları bloke ederek temel insan haklarını ihlal ettiğini söyledi

Veldkamp, Avrupa Birliği ile İsrail arasındaki anlaşmaların ihlali konusunda Avrupa düzeyinde bir soruşturma başlatılmasını da önerdi. Bu gelişmeler, hükümetin İsrail’e yönelik politikasında kısmi bir yön değişikliği olarak yorumlansa da protestoyu düzenleyen kuruluşlar somut adımların atılmadığını savunuyor.

Uluslararası Af Örgütü gösteri sonrası şu açıklamayı yaptı: “Orada olan ve bunu bizimle birlikte olanaklı kılan herkese yürekten teşekkürler! Ancak henüz işimiz bitmedi. Mücadeleye devam etmek her zamankinden daha önemli. Bu yüzden eylemlerinizi sürdürün, sesinizi yükseltmeye devam edin.”

Sokakta bir kırmızı çizgi çizildi. Ama aslında kalbimize de bir çizgi çekildi. Vicdanla kayıtsızlık arasına…

İlgili Konular: #Hollanda