Hollanda’nın örümcekleri
Nemli ve ılıman bir iklime sahip Hollanda, pek çok canlının doğal yaşam alanını oluşturur. Örneğin fare çeşitleri, bunlardan birisidir ve özellikle Amsterdam’ı mesken tutmuşlardır. Nasıl saydılar bilmiyorum ama iddiaya göre farelerin ağır toplarından olan tam 200 bin sıçan yaşıyormuş bu kentin kanallarında. Belediye sık sık vatandaşları uyararak kanallardaki ördeklere yiyecek atılmamasını istiyor çünkü yiyeceklerin en büyük ortağı sıçanlar, bu sayede beslenip semiriyorlarmış. Belediye işi daha da abartmış ve bazı kanallara yiyecek atanları, yakalandığında 70 Avro ceza kesmeye başlamış.
Benim meselem asıl örümceklerle. Eylül ve ekim ayları, Hollanda’nın örümcek aylarıdır. Özellikle kanal kenarındaki evlerde bu canlılarla baş etmek çok kolay değil. Buldukları her köşeye hemen yuva yapıp sahipleniyor, gelen giden uçan minik canlılara musallat oluyorlar. Komşumun söylediğine göre Hollanda’da örümcekleri lezzetli bulan kuş türleri yaşamadığından her sonbaharda ciddi örümcek saldırısına uğruyoruz.
Uzmanların açıkladığına göre dünyada 43 bin çeşit örümcek bulunuyormuş ve bunların yalnızca 5-6’sı zehirliymiş. Hollanda ve Avrupa ülkelerinde zehirli türleri yokmuş. Bu biraz yüreğimize su serpiyor ama yine de büyük kıllı gövdeli, sekiz bacaklı bu canlılar insanı ürkütüyor.
YARARLI CANLILAR
Aynı uzmanlar, örümceklerin yararlarını anlatmakla bitiremiyor ve evde bulunduğunda öldürmeyip bir bardağı ters çevirerek yakalamamızı ve dışarı atmamızı söylüyorlar.
Özellikle sivrisinekleri çok seven örümcekler, ağları sayesinde bu canlıları avlayarak sıtma ve benzeri hastalıkların yayılmasını önlemede katkılar sunuyor. Ayrıca bir dokuma ustası olan bu minik mühendisleri, dünya örnek alarak salgılarını inceleme başlamış ve özellikle kimya endüstrisi bu salgılardan yararlanma yolunu araştırıyormuş.
Bilim insanı ve önemli bir örümcek uzmanı olan Peter van Helsdingen, endüstrinin uzun süredir örümcek salgısını taklit etmeyi denediğini ama hâlâ başarılı olunamadığını söylüyor. Örümceklerde bulunan dokuz çeşit salgı bezinin ortak karışımından çıkan örümcek iplikcikleri, bir doğa harikası ve taklit edilemez gibi gözüküyor.
“Tropik bölgelerdeki bazı kabilelerin, açık bir yaranın üzerine huni örümceği ağını koydukları biliniyor” diyor Van Helsdingen. Uzmanın verdiği bilgiye göre örümcek ağları, doku dezenfekte edici bir etkiye sahip ve bu iplik kütlesi trombositlerin hızla pıhtılaşmasını da sağlıyor. Tropik bölgelerde bu elbette çok önemli, çünkü yarayı hızla kapatıp, enfeksiyonların oluşmasını engelliyor.
SANAT OBJESİ
Amsterdam’da yetkililer, örümcek fobisi olanlardaki bu korkuyu yenmeleri için şirin bazı etkinlikler de yapıyorlar. Şehrin çeşitli yerlerine koydukları dev örümcek heykelleri, zaman zaman yapılan ışıklı gösterilere örümceğin de eklenmesi bunlardan bazıları.
Birkaç yıl önce kentin en bilinen kanal caddesi Herengracht üzerindeki köprüye devasa bir örümcek yerleştirdiler. 80 küçük örümceğin art arda dizilmesiyle dev bir örümceği oluşturan ışıklı gösteri, gerilerden bakınca hoş bir sanat objesi gibi duruyordu. Köprünün üzerini kaplayan bu örümceğin altından geçmek yine de fobisi olanlar için cesaret işiydi.
Örümcekleri sevmiyorsak ve evden uzak durumasını istiyorsak nane ya da limon esansını kapı kenarlarına sürmemiz salık veriliyor.
m.e.alkanlar@gmail.com
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği