Hollandalılar dünyada en çok okuyan halklardan biri. Kitap, gazete ve dergi gibi basılı yayınların hem satın alınma hem de okunma oranları küçümsenmeyecek düzeyde. 18 milyon nüfuslu ülkede yalnızca 2024 yılında 43 milyon kitap satıldı. Bu sayıya okullarda okutulan ders kitapları ise dahil değil. Hollandalı okurlar, yılda ortalama 65 Avro tutarında kitap satın alıyor. Ülkede geçen yıl kitap satışlarından elde edilen toplam gelir 685 milyon avroya ulaştı.
Elbette basılı yayınların karşısında hızla güçlenen dijital yayıncılık, her yıl yeni kazanımlar elde ederek mürekkep kokulu yayınların tahtını sallamayı sürdürüyor. Bizim kuşağımız direnerek bu dönüşüme hâlâ göğüs germeye çalışsa da bizden sonrası için ne olacağını düşünmek bile istemiyor insan. Dilerim kitapların, gazetelerin mürekkep kokusu bir gün tamamen yok olmaz.
Hollanda halkının yüzde 28’i her gün, az ya da çok, bir kitap sayfası çeviriyor. Son yıllarda özellikle çocuk ve gençlik kitaplarına ilgi belirgin biçimde artmış durumda. Hollandalıların yüzde 82’si yaşamlarında en az bir kez kitap okumuş.
SOKAK KÜTÜPHANELERİ
Son yıllarda Hollanda’da kendiliğinden gelişen bir uygulama dikkat çekiyor: Minibieb adı verilen minik kütüphaneler. Artık sokaklarda, tren istasyonlarında, apartman girişlerinde, büyük marketlerin bir köşesinde bu küçük kitap raflarını görmek mümkün.
Yaşadığım apartmanın yönetimi de benzer bir karar alarak giriş kısmına yaklaşık 50-60 kitaptan oluşan bir “kitap değişim dolabı” yerleştirdi. Dolapta romanlardan gezi kitaplarına, politik analizlerden güncel sanat dergilerine kadar pek çok yayın bulunuyor. Buradan istediğiniz kitabı alabiliyor, okuduktan sonra geri koyabiliyor ya da evinizdeki başka kitapları paylaşım için bırakabiliyorsunuz.
İlk değişim kütüphanesini yıllar önce Utrecht tren istasyonunda görmüştüm. Düşünsenize, bir saatlik yolculuk için istasyondan bir kitap alıyor, trende okuyup dönüşte aynı rafa geri koyabiliyorsunuz. Kitabın işi bittiyse gittiğiniz başka bir istasyondaki minibieb’lere de bırakabilirsiniz. Ne kadar incelikli, ne kadar insanı mutlu eden bir dolaşım... Bu minik kütüphanelerin hiçbirinde bir yönetici, müdür ya da denetçi yok; tamamen okur kitlesinin sahiplenmesiyle ayakta duruyorlar. Bir zamanlar savunduğumuz dayanışmacı sistemin mikro ölçekte hayata geçmiş hali.
SOSYAL YAŞAMIN MERKEZİNDE
Hollanda’da her şehrin, hatta büyük şehirlerde her semtin kendine ait bir de resmi kütüphanesi bulunuyor. Cüzi bir ücretle üye olabilir ve rahatlıkla ödünç kitap alabilirsiniz. Ülkede 133 kütüphane organizasyonu ve bunlara bağlı 1261 şube faaliyet gösteriyor. Üniversite kütüphaneleri, müze kütüphaneleri ve özel koleksiyonlar da dahil edildiğinde toplam sayı 1820’ye ulaşıyor. Kütüphaneler yalnızca kitapların değil; eğitim, tartışma, kültür ve toplumsal buluşmaların da merkezi.
Hollanda’ya ilk geldiğim yıllarda Türkiye’den haber almak için yoğun çaba harcardık. Uydu antenleri yok, cep telefonları yok, günlük Türkçe gazete bulmak imkânsız. Abonesi olduğumuz Cumhuriyet gazetesi, posta yoluyla ancak bir hafta gecikmeyle elimize ulaşırdı. O dönem Hollanda kütüphaneleri büyük bir heyecanla koleksiyonlarına Türkçe eserler eklemeye başlamıştı. Pek çok yazarın kitaplarını raflarda görmek mümkündü.
Ne yazık ki bu çaba uzun yıllar sürmedi. Türkçe kitaplara beklenen ilgi gösterilmedi ve koleksiyonlardan sessiz sedasız çıkarıldılar. Kütüphanemde bugün hâlâ Utrecht Merkez Kütüphanesi’nin bana hediye ettiği yaklaşık yüz kadar Türkçe kitap durur. Bir dönemin sessiz tanıkları...