‘Stockholm sendromu’ öksüz kaldı

‘Stockholm sendromu’ öksüz kaldı

31.08.2025 04:00:00
Güncellenme:
‘Stockholm sendromu’ öksüz kaldı

“Celladına âşık olmak” deyimimizin İsveççe karşılığı olan “Stockholm sendromu”nun yaratıcılarından Clark Olofsson, 78 yaşında öldü.

“Celladına âşık olmak” deyimimizin İsveççe karşılığı olan “Stockholm sendromu”nun yaratıcılarından Clark Olofsson, 78 yaşında öldü.

Olofsson, 1973 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de yapılan Kreditbanken soygunu girişiminden sonra yaşanan rehine kriziyle adını dünyaya duyurdu. Altı gün süren kuşatmada psikolojik değişim yaşayan rehineler, banka soyguncuları Clark Olofsson ve Jan Erik Olsson’la özdeşleşti; onların eylemlerini içselleştirerek güvenlik güçlerine karşı tavır aldılar. Eylem süresince rehinelerle eylemciler arasında oluşan bu duygusal bağ, “Stockholm sendromu” kavramının doğmasına neden oldu.

OLOF PALME DEVREDE

Olayın üçüncü gününde rehine Kristin Enmark, Başbakan Olof Palme ile telefonla görüştürüldü.

Ancak geçen süre içinde bankada tuhaf şeyler yaşandı. Rehineler, güvenlik güçlerine değil de soygunculara, özellikle de Olofsson’a büyük güven duyduklarını, onlarla ortak hareket edeceklerini bildirdiler. Serbest bırakıldıktan sonra da Clark Olofsson ve Jan Erik Olsson’la bağlarını sürdürdüler. Mahkeme sürecinde soygunculara karşı tanıklık yapmayı reddettiler.

Kreditbanken rehine krizi, altıncı günde polisin çatıdan içeriye göz yaşartıcı gaz atmasıyla kan dökülmeden sona erdi. Rehineler, dışarı çıkarılırken polis tarafından vurulmalarını önlemek için soyguncuları aralarına aldılar.

‘STOCKHOLM SENDROMU’

Bu psikolojik dönüşüm, İsveç ve dünya kamuoyunda günlerce tartışıldı. Sosyolog ve psikiyatrist Nils Bejerot, rehinelerin soygunculara karşı geliştirdikleri bu duygusal bağı “Stockholm sendromu” olarak tanımladı.

Sendromun kahramanlarından Jan Erik Olsson halen hayatta. Clark Olofsson ise bu olaydan sonra da suç işlemeyi sürdürdü, birçok kez cezaevine girdi. Son olarak Belçika’da uyuşturucu suçundan aldığı cezayı tamamlayarak 2018’de tahliye oldu. Olofsson, uzun süredir tedavi gördüğü bir hastalığa yenik düşerek 24 Haziran 2025’te Arvika Hastanesi’nde öldü.

PATTY HEARST OLAYI

“Stockholm sendromu” benzeri olaylar dünyanın başka yerlerinde de tekrarlandı. 1974 yılında ABD’de, medya patronu William Hearst’ün 19 yaşındaki torunu Patty Hearst, Simbiyonist Kurtuluş Ordusu (SLA) tarafından kaçırıldı.

Serbest bırakılması beklenen Patty Hearst, iki ay sonra örgüt militanlarıyla birlikte bir banka soygunu gerçekleştirirken görüntülendi. Patty, yayımladığı mesajda kendini Che Guevara’nın kadın yoldaşı Tania’ya benzeterek gruba gönüllü olarak katıldığını açıkladı.

Patty Hearst’ün bu dönüşümü, “kaçırılan kişinin kaçıranlarla özdeşleşmesine” örnek gösterildi.

‘LİMA SENDROMU’

“Lima sendromu” adını, 1996 yılında Peru’nun başkenti Lima’da yaşanan bir rehine krizinden aldı. Tupac Amaru gerilla grubu, Japon büyükelçisinin düzenlediği bir resepsiyonu bastı. Aralarında diplomatlar, iş insanları ve askerlerin bulunduğu yaklaşık 600 kişi rehin alındı. Ancak örgüt üyeleri kısa bir süre sonra rehineleri gruplar halinde serbest bırakmaya başladı. Geride kalanlara karşı ise empati gösterdi.

Bu olay, “Stockholm sendromu”nun tersi bir sendrom olarak kayıtlara geçti ve “Lima sendromu” olarak anıldı. Bu sendromda, “rehin alan kişi, mağdurla empati kuruyor ve rehineye karşı olumlu duygular geliştiriyor”.

1973’te Stockholm’de başlayan “Stockholm sendromu”, yalnızca bir banka soygunu ve rehine alma olayı olarak kalmadı, zamanla yeni versiyonlarını da yarattı. İnsan psikolojisinin kırılganlığına, rehine ile rehin alan arasındaki karmaşık ruhsal ilişkiye de ışık tuttu.

İlgili Konular: #Stockholm #sendrom