Tadı damağımda, kokusu burnumda...
Eskiler İstanköy diye anıyor ; “Kos” dediğimizde yüzlerini ekşiterek. İster Kos, ister İstanköy, ister Hipokrat’ın memleketi diye anın, fark etmez. Orada bir Yunan adası var, burnumuzun dibinde. Aynı zamanda Hipokrat’ın M.Ö. 460’lı yıllarda doğduğu Ege adası.
Anakaraya gitmeden uzunca yıllar doğduğu yerde yaşamış tıbbın babası. Aslında adanın ünü zamanımızdan 4 bin yıl öncelere, Karyalılara dek uzanıyor. Şövalyeler, Osmanlı Donanması, İtalyan yönetimi, İngiliz hükümdarlığı derken 2. Dünya Savaşı sonrası Yunanistan’a bırakılmış. Ada nüfusunun dörtte biri Türkçe anlıyor, ya da siz Yunanca anlıyorsunuz üç ya da dört saatten sonra. Birbirine insanca yaklaşınca, gözler yetiyor anlaşmak için. İngilizceye falan gerek kalmıyor. Adaya ilk adımı attığınızda turizmle tarih buluşmasının kokusu geliyor burnunuza.
Bodrum Limanı’na 45 dakika, Akyarlar’a 30 dakikacık uzakta olduğu için Türk turistleri bir kenara koyalım. İngilizler, Hollandalılar, Belçikalılar ve Almanlar sıkı bağımlılar. Hatta hatta, kalenin hemen arkasında, Bodrum’a bakan sahil bandında Hollandalıların oteli bile var. İşletmecesine denize oradan girip giremeyeceğimizi soruyoruz; “Hollandalıysan, bir bardak frappe’ye şezlong bedava” diyor. Ardından hemen ekliyor: “Şaka şaka, sana da bedava. Yeter ki burada güneşlen, denize gir, bir şeyler ye iç...”
Elbette bu Batı ve Kuzey Avrupa ilgisinde, Atina’dan günde 4-5 charter uçuşa evsahipliği yapan uluslararası bir havaalanına sahip olmasının da rolü var. Adanın eskilerinden biri, “Havaalanı savaş uçakları için yapılmış ama turizme hayat verdi” diyor.
Kos’a gidince, iki ülke siyasetçilerinin karşılıklı atışmaları falan hiç aklınıza gelmiyor. Çünkü sahili o kadar güzel ki; hele hele kişi başı 10 Avro’yu bastırıp otobüsle Kefalos sahiline giderseniz; bir de deniz kenarında Eleni’nin restoranına yolunuz düşer ve yarı sıcak, yarı soğuk dolma ve musakkadan tadarsanız uzo eşliğinde, deymeyin keyfinize. Yok yok, sakın korkmayın Avro 16 lira olmuş diye. Türkiye’deki Tayyip Erdoğan zamlarından sonra inanın adada içeceğiniz uzo Türkiye’deki rakıdan, yudumlayacağınız mitos yerli biradan o kadar ucuz ki!
Neyse; Kefalos demişken denizi tarih kokuyor, tarihi deniz. Sahilde yüzünüzü denize verdiğinizde hemen sağındaki açık müzeye uğrayın mutlaka. Biraz meraklıysanız Odeon, Agora Harabeleri, Asklepion’u da ziyaret edin. Yine akşama denk getirip limanın hemen karşısında, Yorgo’nun (Giorgios) karışık deniz ürünü ızgara mönüsünü de tadın. Kişi başı 40 Avro verirsiniz reçine şarabı ve uzo dahil. Ama o yaz akşamının tadı uzun süre damağımızda kalır. Hele hele ada usulü şarapta dinlendirilmiş ahtapot ızgaranın kokusu yok mu ya!..
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev