Dişhekimi Gamze Burcu Gül, Türkiye 22 Kasım Dişhekimliği Haftası kapsamında yazılı basın açıklaması yaptı. Gül, günün anlam ve önemine ilişkin yaptığı açıklamada, “ içinde bulunduğumuz dönemde 22 Kasım Dişhekimliği Günü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası, bizim için bir kutlamadan ziyade bu ülkede sağlığa erişim mücadelesinin, emeğin, eşitliğin ve kamusal sağlık hakkının hatırlatılması için bir fırsattır” dedi. Türkiye’de milyonlarca insanın yoksulluğun yanı sıra çürümüş sağlık politikalarının yükünü taşımak zorunda kaldığını belirten Gül, “Çocuğun çürüğü de, kadının bakım emeği vermekten kendine bakamaması da, işçinin ağrıyı erteleyip çalışmaya devam etmek zorunda kalması da tesadüf değil, politik tercihlerle yaratılmış eşitsizliklerdir. Ağız ve diş sağlığı bozuk bir toplum; beslenme, gelişim, kronik hastalıklar ve yaşam kalitesi açısından dezavantajlı bir toplumdur. Bu nedenle koruyucu ağız ve diş sağlığı uygulamaları bir tercih değil, toplumun sağlık göstergelerini iyileştirmek için bir zorunluluktur. Ancak bugün kamuda koruyucu uygulamaların öncelenmediği ağız ve diş sağlığı sistemi çökmüş, enkazın altında diş hekimleri ve sağlık çalışanları kalmıştır” ifadelerini kullandı.
‘TAHRİBATI GİDERMEYE YETMEZ’
Söz konusu ağır tablonun sebebini Türkiye’nin sürdürülebilir ve bilimsel temelli bir “Ulusal Ağız ve Diş Sağlığı Politikası”na sahip olmamasına bağlayan Gül, şunları söyledi:
“Nüfus artış hızının çok üzerinde, hiçbir bilimsel gereklilik gözetilmeden açılan ve büyük kısmı altyapıdan yoksun olan diş hekimliği fakülteleri, Türkiye’de son on yılda fakülte sayısı neredeyse üç katına çıkmış; birçok ilde laboratuvarı, hastanesi, öğretim üyesi kadrosu yetersiz okullar açılmıştır. Bu kontrolsüz büyüme, yalnızca eğitim niteliğini çökertmemiş; aynı zamanda hekim istihdamı planlamasını da tamamen bozmuştur. Öğrencilerin yeterli klinik deneyim alamadığı, mezun sayısının ihtiyacın çok üzerine çıktığı, mesleğe yeni başlayan genç hekimlerin işsizlik, düşük ücret ve ağır güvencesizlikle karşı karşıya kaldığı bir tablo ortaya çıkmıştır. Bugün kontenjanlarda yapılan sınırlı azaltmalar ise bu büyük yapısal tahribatı gidermeye yetmeyecektir; çünkü sorun nicelik değil, bütüncül bir politika yokluğudur. Niteliksiz fakülte enflasyonu sürdükçe ne istihdam sorunu çözülebilir ne de mesleki standartlar güvence altına alınabilir. Bu tablo, kamudaki plansızlığı, özel sektördeki güvencesizliği ve halkın nitelikli hizmete erişimini doğrudan etkileyen bir krizdir.”
‘AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI TEMEL HAKTIR’
“MHRS’nin 10–15 dakikalık randevu aralıkları, yetersiz dental ünitler, teknik personel açığı, 4 elle çalışma koşullarının sağlanaması ve laboratuvar hizmetlerinin taşeronlaştırılması yalnızca meslektaşlarımızı değil, doğrudan halk sağlığını da tehdit eden bir tablodur” diyen Gül, aynı sorunları özel sektörde çalışan hekimlerin de yaşadığını belirtti. Gül, “Ağız ve diş sağlığı lüks değil; eşit, ücretsiz ve nitelikli biçimde erişilmesi gereken temel bir haktır. Tüm olumsuz koşullara, mobbinge, şiddete, güvencesizliğe rağmen; toplumun ağız ve diş sağlığını korumak için her gün yeniden çabalayan binlerce meslektaşım var. Gençlerin, gelecek hayallerini doğdukları yerde kurabildiği, emeğin karşılığını aldığı, bilimin ve aklın ışığında planlanan bir sağlık sistemi için mücadele edenler var. Biz umudu kaybetmiyoruz; çünkü bu çürümüş düzeni değiştirecek olan da biziz. Daha eşitlikçi, daha adil ve kamucu bir sağlık sistemi mümkün” diye konuştu.