AKP'li Metin Külünk: Türkiye ve Suriye ilişkileri, temenni ederiz ki 2011 öncesine dönsün
Türkiye ve Suriye’nin yeniden diplomatik ilişki kurmasına yönelik sinyaller son günlerde siyaset gündemine oturdu. AKP'li Metin Külünk de, "Türkiye ve Suriye ilişkileri temenni ederiz ki 2011 Haziran’ından öncesine dönsün. Bu mümkün mü? Şu anda çok imkan dahilinde görünmüyor. Ama imkansız mı, değil" açıklamasında bulundu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun geçen hafta Ankara'daki 13'üncü Büyükelçiler Konferansı'nın son gününde gazetecilerin sorularını yanıtlarken, "Muhalefetle Suriye'deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım. Aksi takdirde kalıcı bir barış olmaz, bunu hep söylüyoruz" sözleri tartışma yaratmıştı.
Ekim 2021'de Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da düzenlenen Bağlantısızlar Toplantısı'nda Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile de ayaküstü bir sohbet gerçekleştirdiğini açıklayan Çavuşoğlu, bu düşüncesini o görüşmede de aktardığını söylemişti. Çavuşoğlu, "Orada da biraz önce söylediğim, bu ülkenin tek çıkar yolunun siyasi uzlaşı olduğunu... Teröristlerin temizlenmesi lazım. Kim olursa olsun, adı ne olursa olsun ama diğer taraftan muhalif olan Suriyelilerle rejim arasında bir barışın olması gerektiğini, Türkiye olarak da böyle bir durumda buna destek olabileceğimizi de söyledik" ifadesini kullanmıştı.
Çavuşoğlu'nun sözleri üzerine başlayan tartışmalar sürerken; AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Metin Külünk de, Türkiye ve Suriye hükümetleri arasında görüşmeler yapılabileceği açıklamalarını değerlendirdi.
Sputnik Türkiye'den Turan Salcı'ya konuşan Metin Külünk, "11 yıldan bu yana Esad’ın basiretsiz politikalarının sonucunda, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve güvenliğine yönelik tehdit olan bir fotoğrafı oraya çıkıyor. Bu fotoğraftan Suriye’nin toprak bütünlüğüne dem vuran Şam da rahatsız" ifadelerini kullandı.
Külünk ayrıca, “Temenni ederiz ki Türkiye ve Suriye ilişkileri 2011 Haziran’ından öncesine dönsün” ifadelerini dedi.
'BAHÇELİ VE YAZICI'NIN DESTEK VERDİĞİ GİBİ BİR ZEMİN OLUŞMASI ÖNEMLİ'
"Ancak bundan Batı dünyası mutlu. Bütün yükü Türkiye çekiyor, Suriye kendi içinde müthiş bir acıya teslim oldu, 10 milyona yakın vatandaşı yeryüzüne dağıldı, yıkılmış harabe olmuş bir ülke ortaya çıktı" diyen Külünk, şöyle devam etti:
- Sınırımız PKK’nın, DEAŞ’in tehditleriyle baş başa kaldı. Şimdi bunun bu şekilde devam etmesi mümkün değil. Türkiye doğal olarak uluslararası hukuktan doğan haklarını kullandı. Terör tehdidini başladığı yerden bitirmek üzere sınır ötesi operasyonlarla toprak bütünlüğümüze yönelik saldırıları engelledi. Ancak bir nokta var ki terör örgütleri orada halen duruyor. Bundan Rusya da rahatsız. Soçi zirvesinde de ortaya çıktı ki Batı hegemonyasının Suriye üzerinden Rusya’ya kadar uzanan bu tehdidinin sonsuza kadar burada yaşaması mümkün değil. Bunun çıkış yolu olarak Sayın Bahçeli ve Sayın Yazıcı’nın destek verdiği gibi bir diplomatik zeminin oluşmuş olması çok önemli.
'İKİ GÜÇLÜ LİDERİN VARLIĞI EN BÜYÜK GÜVENCEMİZ'
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu süreçte en büyük güvence olduğunu öne süren Külünk, "Tabii ki Rusya ve Türkiye’nin iki güçlü liderinin varlığı bu süreçte en büyük güvencemiz. Sayın Putin şunu görüyor; Rusya’nın güvenliği aslında Akdeniz’den başlıyor, Türkiye’nin güvenliği Rusya’yı doğrudan ilgilendiriyor. Türkiye’nin güvenliği İran’ı da ilgilendiriyor. O halde bölge ülkelerinin bu konuda işbirliği yapması gerekiyor. Türkiye’nin güçlü devlet yapısı İran ve Rusya’nın da varlığını koruma noktasında son derece kritik önemde. Sayın Putin Türkiye’ye, Rusya’ya saldırının nereden geldiğini, Suriye’yi kimin istikrarsızlaştırdığını görüyor" dedi.
'BU COĞRAFYANIN PARÇALANMASINI İSTEYENLERİN MUTSUZ OLDUĞU BİR SÜREÇ BAŞLADI'
Türkiye ve Suriye'nin diplomatik ilişkilerinin gelişmesinden rahatsızlık duyanlar olduğunu söyleyen Metin Külünk, "Türkiye’ye yönelik Suriye ile diplomatik ilişkilerin bu noktaya gelmesinden kimin rahatsız olduğunu yine Atlantik’e, FETÖ’ye ve arkasındaki akla baktığımızda çok net görüyoruz. O zaman bu coğrafyanın birliğini beraberliğini isteyenlerin memnun olduğu ancak bu coğrafyanın parçalanmasını isteyenlerin mutsuz olduğu bir sürecin kapısı açıldı. Bu sürecin gelecekte bu coğrafyada Suriye ile Irak’la kendi aralarında sosyal, kültürel, iktisadi birliğin kapılarını açmaya vesile olacak bir olmasını temenni ediyorum" şeklinde konuştu.
'SÜREÇ ÇOK HIZLI İŞLEMEYE BAŞLADI'
Sürecin hızlı geliştiğini ifade eden Külünk, şunları söyledi:
- Süreç çok hızlı gelişmeye başladı. Sayın Cumhurbaşkanımız zamanı iyi okuyan bir liderdir. Zaten Soçi zirvesi bu noktadaki bütün ipuçlarını verdi ve süreç çok hızlı işlemeye başladı. Burada dikkatli olunması gereken nokta şu; Suriye’nin içinde de bu denklemi bozmak isteyen sızıntı unsurların olduğunu olacağını beraberinde Atlantik ötesine müzahir terör örgütlerinin bu süreci sabote etmek için ciddi provokatif eylemlerin içinde olacaklarını görmeliyiz. Gelişmeleri şu soru üzerinden yorumlamalıyız; bu eylemin sonuçları bu coğrafyaya yarar mı yaramaz mı? Çünkü bu bir büyük adım. Türkiye ve Suriye ilişkileri temenni ederiz ki 2011 Haziran’ından öncesine dönsün. Bu mümkün mü? Şu anda çok imkan dahilinde görünmüyor. Ama imkansız mı, değil.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi