Avukatlardan Dilovası patlaması raporu: 'Bu bir iş cinayeti ve örgütlü ihmal rejimi'

Avukatlardan Dilovası patlaması raporu: 'Bu bir iş cinayeti ve örgütlü ihmal rejimi'

8.12.2025 13:33:00
Güncellenme:
Ufuk Sepetci
Takip Et:
Avukatlardan Dilovası patlaması raporu: 'Bu bir iş cinayeti ve örgütlü ihmal rejimi'

Avukatın Sesi İnisiyatifi’nin yayımladığı detaylı rapor, 7 işçinin yaşamını yitirdiği Dilovası patlamasının “kaçınılmaz kaza” değil, çocuk işçi çalıştırılmasından usulsüz ruhsata, denetim eksikliklerinden rüşvet iddiasına uzanan çoklu bir ihmal zincirinin sonucu olduğunu ortaya koydu. Raporda işveren için “olası kast”, belediyeler için ise “asli kusur” değerlendirmesi yapıldı.

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde Ravive Kozmetik’te 8 Kasım 2025’te meydana gelen ve 7 işçinin ölümüne yol açan patlamaya ilişkin çarpıcı bir rapor yayımlandı.

Avukatın Sesi İnisiyatifi tarafından hazırlanan 30 sayfalık rapor, Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki yapısal çöküşü gözler önüne sererken, olayın bir “teknik kaza” değil; çok boyutlu bir ihmaller zinciri olduğunu ortaya koydu. Raporda, iş cinayetlerinin “kader”, “kaçınılmazlık” veya “teknik arıza” kavramlarıyla meşrulaştırılamayacağı belirtilerek, “Bu olay, önlenebilir bir iş cinayetidir” vurgusu yapıldı.

ÇOCUK İŞÇİLERİN TEHLİKELİ KİMYASAL ÜRETİMDE ÇALIŞTIRILDIĞI TESPİT EDİLDİ

Rapordaki en çarpıcı bulgulardan biri, fabrika içinde çocuk ve genç işçi çalıştırıldığı gerçeği. Yaşamını yitiren işçilerden Cansu E. (15), Nisanur T. (15) ve Tuğba T. (17) tehlikeli kimyasal üretim ortamında çalıştırılıyordu. Mevzuata göre 16 yaşından küçük çocukların bu tür işlerde çalışması kesin olarak yasak. Avukatlar, bu durumun yalnızca İş Kanunu’nun değil, aynı zamanda Anayasa 50. maddesinin ve Türkiye’nin taraf olduğu ILO’nun 138 ve 182 sayılı sözleşmelerinin ağır ihlali olduğunu belirtti. Bu bulgu, Dilovası’nda yaşanan patlamayı yalnızca teknik bir kaza olmaktan çıkarıp, çalışma yaşamındaki sömürü düzeninin en sert haliyle görünür kılıyor.

İŞYERİNDE TEMEL GÜVENLİK BELGELERİ YOK: “DENETİMSİZLİK KURUMSALLAŞMIŞ”

Rapora göre tesis, mevzuatın öngördüğü neredeyse hiçbir belgeye sahip olmadan yıllardır üretim yapıyordu:

* Yapı kullanma izni (iskan) yok

* İtfaiye uygunluk raporu yok

* Yangın güvenlik onayı yok

* Üretim kapasitesi raporu yok

* ÇED raporu yok

Rapor, bu durumun yalnızca işverenin “ihmali” ile açıklanamayacağını, belediyelerin aktif veya pasif eylemleriyle denetimsizliğin kurumsallaşmasına yol açtığını vurguladı.

GSM SINIFININ BİLEREK DÜŞÜRÜLDÜĞÜ DEĞERLENDİRİLDİ

Kozmetik üretim tesisleri mevzuata göre 2. sınıf gayrisıhhi müessese (GSM) sayılıyor ve bu sınıftaki işletmeler ÇED raporu almak, sağlık koruma bandı bırakmak ve konutlardan uzak bir bölgede konumlanmak zorunda. Ancak Dilovası Belediyesi’nin verdiği ruhsatta tesis 3. sınıf GSM olarak gösterilmiş. Rapor, bu işlemi “zorunlu denetim süreçlerinden kaçma girişimi” olarak nitelendirdi. Bu kaydırmanın, işverenin denetime takılmaması için idari irade tarafından kolaylaştırılmış olabileceği belirtildi.

TESİSİN KONUMU MEVZUATA AYKIRI: KONUTLAR VE AKARYAKIT İSTASYONUYLA İÇ İÇE

Uydu görüntüleri, fabrikanın riskli tesislerle iç içe olduğunu ortaya koyuyor:

* Hemen bitişiğinde bir akaryakıt istasyonu

* Yanında bir geri dönüşüm tesisi

* Konutlarla neredeyse aynı parselde üretim

* Acil çıkış ve itfaiye araçları için manevra alanı yok

Rapor, bu tabloyu “şehircilik ve imar mevzuatının sistematik ihlali” olarak nitelendirdi ve faciayı büyüten temel unsurlardan birinin bu yerleşim tercihi olduğuna işaret etti.

ZABITAYA PARFÜM KOLİLERİ VERİLDİĞİ İDDİASI: “DENETİMİN SATIN ALINMASI”

Rapora göre CİMER'e yapılan şikayetler üzerine belediye zabıtası fabrikayı denetlemeye gitti. Ancak tanık beyanlarına göre işveren, zabıta görevlilerine “kolilerce parfüm dağıttı” Bu iddia, raporda “denetim süreçlerinin menfaat karşılığı etkisizleştirildiği” notuyla yer aldı. Hukuki açıdan bu durumun rüşvet, görevi kötüye kullanma ve kamu zararına sebep olma suçlarını gündeme getirdiği belirtildi.

PATLAMANIN NEDENİ: ÖNLENEBİLİR RİSKLER, KURULMAYAN SİSTEMLER

Savcılık ön raporuna göre patlama şu sebeplerle meydana geldi:

* Statik elektrik boşalması

* Elektriksel kontak

* Solvent buharının birikmesi

* Havalandırma sisteminin olmaması

* Ex-proof ekipman eksikliği

* Topraklama yapılmamış olması

Rapor, bu zinciri şöyle özetledi:

“Bu koşullar altında patlamanın yaşanmaması mucize olurdu.” Avukatlar, işverenin riskleri bilerek sürdürdüğünü, maliyet gerekçesiyle hiçbir zorunlu güvenlik sistemini kurmadığını belirterek işverenin sorumluluğunu “olası kast” düzeyinde değerlendirdi.

DİLOVASI BELEDİYESİ  VE KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR İÇİN AĞIR SORUMLULUK: “ASLİ KUSUR”

Rapora göre:

* Dilovası Belediyesi, iskanı olmayan bir yapıya ruhsat verdi.

* GSM sınıfını mevzuata aykırı şekilde değiştirdi.

* Yangın ve acil durum denetimlerini yapmadı.

* Yıkım kararlarına rağmen tesisi mühürlemedi.

* Denetimlerde menfaat ilişkisine göz yumdu.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin ise ilçe belediyesinin eksik denetimlerini denetlememesi ve koordinasyon görevini yerine getirmemesi nedeniyle tali fakat etkili kusurlu olduğuna işaret edildi.

SAĞLIK BAKANLIĞI DENETİMİ DE SORGULANDI

Kozmetik Kanunu gereği üretim yerlerinin denetiminden sorumlu olan Sağlık Bakanlığı’nın, yıllarca süren usulsüz üretimi tespit etmemesi raporda ciddi bir soru işareti olarak yer aldı. Avukatlar, bakanlığın ya denetim görevini ihmal ettiğini ya da usulsüzlükleri bilerek görmezden gelmiş olabileceğini belirtti.

“İŞÇİLERİN YAŞAMI SİSTEMATİK BİÇİMDE YOK SAYILDI”

Raporun sonuç bölümünde şu çarpıcı değerlendirme yer aldı: “Bu facia, Türkiye’de işçi sınıfının yaşam hakkının sistematik olarak görmezden gelinmesinin bir sonucudur. İşverenin hukuka aykırı eylemleri ile belediyelerin ve ilgili kurumların görevlerini yerine getirmemesi birleşmiş; yaşanan patlama bir endüstriyel katliama dönüşmüştür.”