Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'nde düşük ücret dayatması ve kötü koşullar altında çalışan ve grev kararı alan binlerce işçinin örgütlenme faaliyetlerini yürüttüğü günlerde, valililiğin aldığı eylem ve grev yasağına itiraz etmesiyle "çalışma hürriyetinin ihlali" ve "suç işlemeye tahrik" suçlamalarıyla tutuklanıp ardından ev hapsine mahkum edilen BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen'in duruşması Gaziantep 55. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Savcı cezalandırma ve adli kontrol tedbirlerinin devamına dair mütalaa verdi. Mahkeme heyeti ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağını içeren adli kontrol tedbirlerini kaldırdı ve bir sonraki duruşma tarihini 18 Temmuz olarak belirledi.
'''HAKLARIMIZ SERMAYE VE İKTİDARIN İKİ DUDAĞI ARASINDA''
Türkmen, duruşma sonrasında gazetemize yaptığı açıkmada, Valiliğin söz konusu yasak kararına karşı yürütmeyi durdurma kararınınn çıktığını, bir üst mahkemenin de bu yasağı hukuksuz bulduğunu hatırlattı. "Mahkemenin de hukuksuz bulduğu bir yasak kararına hukuksuz dediğim için tutuklanmış oldum" diyen Türkmen, hakkında "devlet kurumlarını aşağılamak" suçundan da dosya açıldığına dikkat çekerek "Başpınar patronları ve onunla birlikte Valilik beni içeride tutmak için adeta her şeyi yaptılar. Hukuku resmen oyuncağa çevirdiler. Ev hapsi kararım kalktıkça bir el devreye girdi. Patronlar ve onların çıkarları doğrusunda hareket eden kimi yetkililer özel olarak yargıya müdahale ettiler ve cezaevinde kaldığım günlerle birlikte 140 gün boyunca haksız bir şekilde özgürlüğümden alıkonuldum. Aslında asıl hedefte olan başta Başpınar işçileri olmak üzere işçi sınıfının hak arama özgürlüğüdür" ifadelerini kullandı. Türkmen ev hapsi cezasının kalkmasına ilişkin şunları söyledi: "Şimdi özgürüm ama bu ülkede artık özgürlüğünüzün hiçbir garantisi olmadığı için 'şimdilik' özgürüm diyebiliyorum. Bu ülkede kimin ceza alıp almayacağına, kimin hapiste olup kimin özgür olacağına karar veren bir kesim var ve onun çıkarları doğrultusunda bu ülkeyi yöneten bir iktidar var, saray rejimi var. O yüzden artık bu ülkede hepimizin özgürlüğü, anayasal hakları ve bunları ne kadar kullanıp kullanamayacağımız, sermaye diktatörlüğünün ve onun emrinde olan yetkililerin iki dudağı arasında"