Büyük Taarruz'un 100. yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları anılıyor

Türkiye'de 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanan 30 Ağustos günü bu yılda tüm Türkiye'de Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları anılarak kutlanıyor. 30 Ağustos'un önemi nedir?, Türk tarihine getirdiği askeri ve siyasi sonuçları nelerdir? Alanında uzman tarihçi ve akademisyenler Cumhuriyet'e değerlendirdi.

Yayınlanma: 30.08.2022 - 09:34
Büyük Taarruz'un 100. yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları anılıyor
Abone Ol google-news

Hürriyet ateşiyle düşman cephesini küle çeviren Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, yüce Türk milletinin çelik iradesi sayesinde düşman ordularını tarihi bir mağlubiyete uğrattığı 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 100. yıl dönümü.

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bu zaferi Türk milletine armağan eden Milli mücadelenin bütün kahramanları, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü için canlarını feda edan aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz Türkiye'nin dört bir yanında her yıl anılıyor. 

"30 AĞUSTOS ATATÜRK'ÜN DEHASIDIR"

Günün anlam ve önemine dair tarihçi Prof. Dr. Ergün Aybars, Doç. Dr. Evrim Şencan, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıdvan Akın Cumhuriyet'e konuştu. Aybars, şunları söyledi:

"30 Ağustos Zaferi Atatürk'ün dehasıdır. Atatürk stratejisini daha Erzurum Kongresi sırasında hazırlamış ve '3 sene sonra Yunan ordusunu denize dökeceğim zaten İngiltere'nin, İtalya'nın, Fransa'nın ve Amerika'nın bize karşı sava açacak güçleri yok. Perişan durumdalar ancak Yunanistan bu işi yürütebilir' şeklinde düşünüyor. Bu yüzden Yunanistan'ı karaya çıkarıyorlar. Bu durumda Erzurum'da Karabekir Ermeni sorununu halledecek, Güney'de Fransa'ya karşı gerilla savaşları yaparak halk direnişleri yapılacak, Batı'da da Kuva-yi Milliye... Yunanlıları oyalayacaklar. 1919 yılı oyalama yılıyla geçti. Sakarya savaşı sonrası cephane yokluğundan dolayı Atatürk Büyük Taarruzu yapamadı. Bekledi ve hazırlandı. Milleti, Meclis'i ve orduyu savaşa hazırladı.

"6 AYDA PARÇALANAMAYACAK CEPHE 36 SAATTE PARAMPARÇA EDİLDİ"

Bu savaşa hazırlanırken kimsenin bahsetmediği bir olay var; Atatürk, İngilizlerin casuslarını aldatarak İngiltere'ye büyük taarruzu nereden yapacağı korkusunu salmıştır. O da şudur; 5 Mart 1922 günü bir balo verir. Eğlence biter ve saat 23.30 sıralarında cepheye hareket eder. Cepheye, yanında hafızlar götürür, askerlerle kuran okunur, dinlenir. Eğlenceler olur, saz çalınır, halaylar çekilir. Öyle bir bir buçuk ay ki bu Afyon'dan Eskişehir arasını dolaşır. İngiltere ve Yunanistan 'Tamam buradan hazırlanıyorlar' der. Ancak Atatürk'ün asıl düşüncesi, Bozdağlar'ın Güney'indedir. Tüm silah arkadaşları, orduyu dağların eteklerine yığar çünkü o bölge Yunanistan'ın en zayıf tarafıdır. Atatürk'ün arkadaşları bu karara pek sıcak bakmasada Atatürk, 'Bu benim sorumluluğumdur' diyerek savaşı orada başlatır ve 6 ayda parçalanamayacak denen cephe 36 saatte paramparça edildi. 30 Ağustos zaferi 9 Eylül'ü getirdi. 

"ATATÜRK BİR ÜLKE YAŞATTI"

Atatürk'ün bir sözü vardır; 'Savaşlardaki zaferler sonuçları itibarıyla değerlendirilir.' Biz tarihçiler olarak bu sözü çok kullanırız. Atatürk'ün getirmiş olduğu başarı Mudanya Mutarekesi'ni getirdi. İsmet Paşa Mudanya Mutarekesi'nde tek kurşun atmaksızın, Edirne dahil bütün Trakya'yı Meclis'e kabul ettirdi. Büyük taarruzdan korkanlar, Türk ordusu ilerlerse bizi de mahvedecekler en iyisi kabul edelim dediler. Lozan'ı getirdi. Ben Lozan için İngiltere'de gazeteleri taradığımda Lozan için 'hezimet' deniliyordu. Büyük telaş içerisindeydiler ve Lozan görüşmeleri sonrasında Türkiye Cumhuriyeti doğdu. Atatürk bir ülke yaşattı, var etti. Ümmet düzeyinde olan bir toplumu millet olmaya inandırdı. Din temelini esas alan bir yönetim yerine, çağdaş, uygar ve laik bir devlet getirdi."

Doç. Dr. Evrim Şencan ise, "Atürkün deyimiyle, Türk'ün gerçek kurtuluş güneşidir. istiklalin ve istikbalin dönüm noktasıdır. Bugün kutladığımız tüm bayramları ona borçluyuz. Kağnıdan tayyareye geçiştir. Kağnılarla kazanılan bir kurtuluş savaşıdır. 30 Ağustos aynı zamanda tayyare bayramıdır da. Atatürk hayattayken bu hep bu şekilde olmuştur. Atatürk'ün asıl yapmaya çalıştığı şey; Türklerin denizle bağlantısını buluşturmak. İzmir'den Akdeniz'i, Mudanya'dan Marmara'yı görmek istiyorum diyor. Karaya sıkışmış Türk milletinin denizle olan bağlantısını kurmaya çalışıyor. Bu nedenle özet olarak istiklalin ve istikbalin dönüm noktasıdır diyebiliriz" ifadelerini kullandı.

"MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN ASKERİ DEHASI"

Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıdvan Akın ise 30 Ağustos'un askeri ve siyasi sonuçları ile ilgili şunları söyledi:

"Büyük Taarruz 1921 temmuzunda başlatılan Büyük Yunan saldırısının Sakarya’da durdurulmasından sonra TBMM hükümetinin barış koşullarını müzakere edebilmek için gerçekleştirmesi zorunlu bir harekattı. Türkler ancak müttefikler adına Batı Anadolu’yu  işgale memur edilen Yunan kuvvetlerini topraklarından söküp atarak barış masasına oturabilirlerdi. Ancak  bir ordunun savunma savaşı yapması ile taarruz edebilmesi farklı askeri olaylardır. Yunan ordusunun tahkim ettiği cepheyi söküp atmak için her anlamda üstünlük kurmak gerekliydi.

Orduyu bu noktaya getirecek kaynaklar yeterli değildi. 1921 Sonbaharından 1922 Ağustosuna kadar kesin sonucu alabilecek  bir güce erişmek gerekliydi. Başarısız bir hareket askeri ve siyasi dengeleri tamamen değiştirebilirdi.Ordu İç Anadolu yönünde geri çekilmek zorunda kalabilir, başkomutanın askeri ve siyasi önderliği tartışmaya açılabilirdi. Bu nedenle, 5 Ağustos 1921’den beri Meclisin  verdiği yetki ile başkomutan olan TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa kıt kaynaklarla taarruzu  başlatmak ve zafere ulaşmak zorundaydı. 

Muhaliflerinin gözünde Sakarya zaferi ancak kısmi bir başarıydı. Mustafa Kemal Paşa’nın kafasındaki siyasi planların hayata geçirilmesi de zafere bağlıydı. Kendi kadrolarını pekiştirebilmek ve yeni Türkiye Devletini inşa etmek için kurtuluşu sağlamak zorundaydı. 

Bu da bir komutanlık zekası ile mümkün olabilirdi. Plevne Savaşı’ndan beri savunma savaşları vermiş olan Türk ordusunu  taarruza kaldırmak ve zafere ulaşmak için, düşmanı süvari taarruzu ile şaşırtma taktiğini denedi ve bunda başarılı oldu. 30 Ağustos’ta düşman üzerinde kesin üstünlük sağlandıktan sonra gerisi bozulan Yunan ordusu İzmir ve Kapıdağ yarımadası  yönünde takip edildi.

30 AĞUSTOS SİYASETİ NASIL ETKİLEDİ?

Büyük Zaferin askeri yönü kadar siyasi yönü de önemlidir. Tartışmasız askeri üstünlük müttefikleri mütareke ve Türklerin kabul edebileceği bir barış antlaşmasını müzakereye mecbur etmiştir. İç siyaset yönünden de Osmanlı Devletini  tarihe intikal ettirecek olan 307 ve 308 sayılı TBMM kararları alınabilmiştir. Bu da Türklerin bağımsızlık savaşını yürüten Anadolu  hükümetinin yeni ve milli bir Türk Devletinin doğuşu ilan etmesi anlamına gelecektir.

Son olarak zafer, Halaskar Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın eline eski rejim yanlılarının tasfiyesi yönünde önemli bir güç geçmesine imkan sağlayacaktır."


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler