Ertan Aksoy değerlendirdi: Madde kullanımının boyutu...
Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı (SODEV) ve AKSOY Araştırma Şirketi'nin kurucusu Ertan Aksoy; gündemdeki son gelişmeleri, verilere dayalı analizlerle, siyasilerin gündem belirleyen açıklamalarını ve bu açıklamaların toplum üzerindeki etkilerini Cumhuriyet için değerlendiriyor. İşte Ertan Aksoy'un bu haftaki değerlendirmesi...
AKP öncesi Türkiye’nin çok başarılı olduğu alanlar vardı. Şaibesiz seçimler, torpil ihtimali verilmeyen üniversite sınavları gibi pürüzsüz konular vardı. Bunlardan biri de ülke gerçekten uyuşturucu ile mücadele eden kurumlara ve kadrolara sahipti. Uzun yıllar uyuşturucuya karşı hem fiziki mücadele hem de iletişim tarafında mücadele verildi. Belki de bu nedenle ülkenin yakın geçmişine kadar bu konu çok limitli bir grupta sorundu. Toplumun genelinde görülen bir sorun değildi.
Önceleri uyuşturucu ticareti yapanlar için hedef sadece zengin çocuklarıyken, günümüzde artık yoksulların çocukları da aynı risk altında. Görece daha düşük fiyatlı türev ürünlerin kullanımı, yoksul semtlerde herkesin düşündüğünün ötesinde yaygın.
Bu yazıda hem SODEV’in geçen yıl bu konuda yayınladığı rapordan hem de bu haftaki ölçümümüzden elde ettiğimiz verilerle konuyu ele almaya çalışacağım. Konuya daha çok ilgi duyanlar https://sodev.org.tr/sodev-yoksul-semtlerde-madde-kullaniminin-yayginlasmasi-raporu-yayimlandi/ linkinden rapora da ulaşabilir.
Araştırma, İstanbul’da bonzai vb. türev maddelerin kullanımının en yaygın olduğu iki ilçede yapıldı. Bu ilçeler Bağcılar ve Sultanbeyli ilçeleri. Her iki ilçede de durum gerçekten korkunç denecek boyutta. Kısaca bulgulara değinecek olursak;
• Bonzai ve türevi maddelerin aşırı yaygın kullanımı kentlerde herkesin bildiği bir sır.
• Ebeveynler bu tür ürünlerin alt ve üst fiyat sınırlarına, nerelerde satıldığına kadar hakimler.
• Aileler bu konuda kendilerince çözüm üretme çabasındalar. Çocuklarının telefonlarını sıklıkla karıştırıyorlar, sosyal medyadan karşı cinsten sahte bir hesap açıp çocuklarıyla konuşmaya çalışıyorlar. Tüm bunları madde kullanıp kullanmadığını anlamak için yapıyorlar.
• Orta ve üst gelir grubundaki aileler diğer giderlerinden kısıp çocuklarını koleje göndermeye çalışıyorlar. Öyle ilk akla geldiği gibi daha kaliteli bir eğitim veya yabancı dil öğretimi için değil. Büyük oranda kapıda özellik güvenlik olması nedeniyle uyuşturucu satıcılarına karşı bu okulları daha güvenli gördükleri için.
• Verdikleri harçlığın beslenme için ihtiyaç olan tutarla eşit olmasını tercih ediyorlar. Eline daha fazla para geçerse uyuşturucu alacağından korkuyorlar.
• Çocukların bir kısmı kendi tükettiğini alabilmek için zamanla satıcıya dönüşüyor.
• Telefonunu satıp alanlar var. Hatta bu ilçelerdeki ailelerde konu o kadar gündem ki çocuk eve gelip telefonumu kaybettim dediğinde aile önce satıp madde mi aldı korkusuna kapılıyor. Gerçekten telefonun çalınmış veya kaybolmuş olması aileler için en iyi olasılık.
• Okullarda artık madde kullanan ve kullanmayanlar ayrı gruplar oluşturuyor.
• Gençlerin anlatımına göre kullananların oluşturduğu gruplar kendilerini “daha havalı” buluyor.
• Kullanan gençler birbirini bulabilmek, tanışabilmek için sosyal medya hesaplarına belirli simgeler ekliyor.
• Satıcıların polis tarafından gözaltına alındığını fakat birkaç sonra yeniden aynı sokakta o satıcıyı gördüklerini anlatıyorlar.
• Hem ebeveynler hem de gençler cezaların artırılmasını talep ediyor.
• Bu konuda yapılan çalışmaların iletişiminin de doğru yapılmadığını tartışacak kadar konuya hakimler. Örneğin uyuşturucu madde yakalandığında XX TL değerindeki uyuşturucu yakalandı haberinin doğru olmadığını rakamın büyüklüğünün özendirici etki yaratmadığını anlatıyorlar.
Çok daha fazla detay paylaşılabilir ama yazının tanıdığı imkanlar ölçüsünde bu kadarını paylaşabiliyorum. Yoksul semtlerde aileler konu ile mücadelede devletin daha fazla destek vermesini talep ediyor.
Bildiğiniz üzere Sayın Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz hafta bu konuya girdi. Daha önce de sıklıkla paylaşıyordu. Fakat özellikle konunun ekonomik boyutunu ele alması ile birlikte iktidar temsilcileri savunmaya geçti. Daha önce Sayın Kılıçdaroğlu konuyu ele aldığında susanlar parasal boyutunu konuşunca yine bağıra çağıra konuyu kapatmaya çalıştılar. Fakat nafile.
Tüm siyasilerin konuyu sorumluluğu gereği gündemine alması gerektiğini düşünüyorum. Sorunlu bölgelere gidip görüştüklerinde hem ailelerde hem de gençlerdeki korkuyu göreceklerdir. Konu vicdani ve insani olarak siyasilerin sorumluğundadır.
Son olarak vicdani sorumluluklarından çok çıkarlarına bağlı siyasiler için de bir veri paylaşmak isterim. Bu siyasiler bilsin ki konunun oy potansiyeli de anlamlı oranda. Bu hafta yaptığımız ölçümde “Siyasi görüşünüzün karşıtı olan bir parti iktidara gelse ve Türkiye’de uyuşturucu satışını bitirse, o partiye oy verir misiniz?” sorusunu sorduk. Yanıtları aşağıdaki gibi.
Görüldüğü üzere seçmenin yüzde 41,7’si karşıt görüşünde olsa da uyuşturucuyu bitiren partiye oy vereceğini ifade ediyor. Bu durum farklı parti tabanlarından seçmenlerde de hemen hemen aynı.
İlk seçimde sosyal demokrasinin iktidarını kurduğumuzda bize düşen büyük sorumluluklar var. Elbette yaşam hakkını tehdit eden sorunlar ve yoksulluğun geriletilmesi öncelikli sorumluluk alanlarımız olmalı. Madde kullanımının tehdit ettiği gençleri bu pislikten kurtarmak en başta bizlerin sorumluluğu. Aksi halde bu kirli düzen büyüyerek devam edecek.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!