Uygulama otellerinde “Uygulama Otelleri Merkezi Yönetim Platformu” kullanılmaya başlanacak. Bu platformla uygulama otellerinden elde edilen veriler bakanlık merkezinden izlenebilecek. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) söz konusu platform kapsamında uygulama otellerine “Uygulama Otelleri Yönetim Programı Teknik Şartnamesi” gönderdi. MEB; uygulama otellerinden şartname doğrultusunda Uygulama Otelleri Yönetim Programı'nın temin edilmesini, temin edilen programın, Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü Uygulama Otelleri Merkezi Yönetim Platformu ile tam entegrasyonunun 30 Aralık 2025 tarihine kadar sağlanmasını istedi.
OKUL, BÜTÇESİNİN ZORLANACAĞINI BELİRTTİ
MEB yazılım için tek bir firmayı adres gösterirken, Karaman’da bir uygulama oteli ise yazılım için bütçesi olmadığını Karaman İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bildirdi. Firma, Karaman’daki 90 yataklı uygulama oteline yıllık kullanım bedeli olarak 236 bin 330 TL+KDV, Lisans Bedeli (tercihli) için 708 bin 991 TL+KDV olacak şekilde teklif verdi. Okul, il milli eğitim müdürlüğüne gönderdiği yazıda, ‘Şartnamede koşulları sağlayan ikinci bir işletme olmadığından, rekabet koşullarının oluşmadığını, firmanın vermiş olduğu teklif bedelinin yüksek olduğunu ve ilgili programın finanse edilmesinin kurum bütçesini zorlayacağını ifade etti.
‘TEK KURUŞ MERKEZİ BÜTÇE AYRILMADI’
Söz konusu durumu gazetemiz Cumhuriyet’e değerlendiren Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Şartlar öyle belirlenmiştir ki; otelcilikten muhasebeye, personel yönetiminden POS ve e-dönüşüm sistemlerine, banka entegrasyonlarından farklı kamu kurumlarının veri tabanlarına kadar uzanan son derece özgül ve kapsamlı bir yazılım yapısını fiilen yalnızca tek bir şirket karşılayabilmektedir. Bu tablo, teknik bir zorunluluğun değil; kamusal iradenin bilinçli biçimde daraltılmasının, seçeneklerin bilerek ortadan kaldırılmasının ve sürecin baştan tek bir adrese yönlendirilmesinin sonucudur” dedi.
Söz konusu şartnamenin yalnızca ‘öneri’ niteliğinde olmadığını söyleyen Özbay, “Bakanlık, yazılarıyla uygulama oteli bulunan tüm okullara bu yazılıma uygun alım yapılması zorunlu tutulmakta, ancak bu zorunluluk için tek kuruş merkezi bütçe ayrılmamaktadır. Kamusal bir ihtiyacın maliyeti, doğrudan okul bütçelerine yüklenmektedir” diye konuştu.
‘KAMUSAL KAPASİTE BİLİNÇLİ ŞEKİLDE TASFİYE EDİLDİ’
Karaman örneğine ilişkin olarak, temel sorunun yalnızca ‘bedel yüksekliği’ olmadığını belirten Özbay, asıl sorunların; ‘tek bir firmayı işaret eden özel şartnameyle okulların seçeneksiz bırakılması’, ‘kamusal bir yazılım ihtiyacının devlet tarafından üretilmemesi’, ‘mali sorumluluğun okullara devredilmesi’ olduğunu vurguladı. Yazılım ihtiyacının karşılanabilmesi için; Millî Eğitim Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gibi güçlü kamu kurumlarının bulunduğunu anımsatan Özbay, “Devletin kendi ihtiyacı olan bu dijital altyapıyı üretmemesi ya da üretmek istememesi, kamusal kapasitenin bilinçli biçimde tasfiye edildiğini göstermektedir. Kamu yapması gerekeni yapmamakta, bedelini ise eğitim kurumlarına ödetmektedir” ifadelerini kullandı.
‘OKULLAR FİNANSMAN KAYNAĞI OLAMAZ’
Özbay son olarak şunları söyledi: “Daha önce ders kitaplarının nerede basıldığı, Fatih Projesi’nde hangi firmalara milyarlarca liralık kaynak aktarıldığı defalarca tartışılmıştır. Aynı anlayış, geçtiğimiz yıl öğretmenevlerinde de hayata geçirilmiştir. Aynı yazılımın öğretmenevlerine aldırıldığı, ancak aradan geçen bir yılın sonunda çok sayıda şikâyetin Bakanlığa ve ilgili birimlere iletildiği, yazılımdan beklenen verimin alınamadığı ve kurumların önemli bir bölümünün memnun olmadığı bizzat sahadan dile getirilmektedir. Bu olumsuz deneyim ve geri bildirimler ortadayken, başarısı dahi tartışmalı hâle gelmiş bir uygulamanın bugün uygulama otellerine yeniden ve zorunlu biçimde dayatılması, kamu yönetimi açısından ciddi bir sorumsuzluktur.
Kamusal kararlar, sahadan gelen uyarılar yok sayılarak alınamaz; alınmamalıdır. Şeklen hukuka uygun gösterilmeye çalışılan bu süreç; kamu yararı, eşitlik ve mali sorumluluk ilkeleri açısından meşru değildir. Kamusal eğitim kurumları şirketlere pazar alanı değildir. Okullar, merkezi idarenin yapmadığı işlerin finansman kaynağı olamaz. Bu sürecin tüm boyutlarıyla takipçisi olacağımızı; kamusal kaynakların bu şekilde kullanılmasına karşı sendikal, hukuki ve toplumsal tüm mücadele yollarını kullanacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz.”