İzmir İktisat Kongresi - 2

KONUK YAZAR | Atatürk Araştırmacısı Ahmet Gürel, Cumhuriyet Ege için yazdı...

İzmir İktisat Kongresi - 2
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.03.2022 - 12:19

Türkiye İktisat Kongresinde alınan Yeni Türkiye’nin iktisadi politikasını belirleyecek kararlar alındığını geçen yazımda belirtmiştim. Gazi Mustafa Kemal’in açış konuşmasını çok önemsiyorum, bölümler halinde tamamını siz okurlara sunacağım;

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Türkiye İktisat Kongresi’ni Açış Konuşması (17 Şubat 1923)

“Efendiler;

Aziz milletimizin iktisadi kalkınma çarelerini aramak ve bulmak gibi vatani, hayati ve milli amaçlar için bugün burada toplanmış olan sizlerin, sayın halk temsilcilerinin huzurunda bulunmaktan çok mesut ve bahtiyarım.

Efendiler; 

Uzun aymazlıklarla ve derin kayıtsızlıkla geçen yüzyılların iktisadi bünyemizde açtığı yaraları tedavi etmek ve çarelerini aramak; memleketimizi imara, milleti refah ve saadete ulaştırma yollarını bulmak için yapacağınız çalışmaların başarıyla sonuçlanmasını dilerim.      

Arkadaşlar;

Sizler, doğrudan doğruya milletimizi temsil eden halk sınıflarının içinden ve onlar tarafından seçilmiş olarak geliyorsunuz. Bu itibarla memleketimizin durumunu, ihtiyacını, milletimizin sıkıntı ve emellerini yakından ve herkesten daha iyi biliyorsunuz. Sizin söyleyeceğiniz sözler, alınmasını gerektirecek tedbirler, halkın dilinden söylenmiş sayılır ve bunun için en büyük isabete sahiptir. Çünkü halkın sesi, hakkın sesidir. 

Efendiler;

Tarih, milletimizin çökme ve yükselme sebebini ararken birçok siyasi, askeri, toplumsal sebep bulmakta ve saymaktadır. Şüphe yok ki, bütün bu sebepler, toplumsal olaylara etkilidir. Bir milletin doğrudan doğruya hayatiyle ilgili olan, o milletin iktisadiyatıdır. Tarihinin ve tecrübenin yoğunlaştığı bu gerçek bizim milli hayatımızda ve milli tarihimizde tamamıyla gerçekleşmiştir. Gerçekten Türk tarihi incelenecek olursa, çökme ve yükselme sebeplerinin iktisadi konularından başka bir şey olmadığı derhal anlaşılır.   

Efendiler;    

Tarihimizi dolduran zaferler yahut yok oluşların hepsi iktisadi durumumuzla ilgili ve ilişkilidir. Yeni Türkiye’mizi layık olduğu sağlam düzeye ulaştırabilmek için, kesinlikle iktisadiyatımıza birinci derecede çok önem vermek zorundayız. Çağımız tamamıyla bir iktisat devrinden başka bir şey değildir.         

Bir milletin varoluş sebebini, refah ve saadetini teşkil eden iktisadiyatla uğraşmaması, uğraşamaması, dikkat çekici bir durumdur. İtiraf zorundayız ki; iktisadiyatımıza gereği kadar önem verememiş bulunuyoruz. Bir milletin var oluş sebebiyle uğraşmaması, o milletin yaşadığı devirle ve o devri tespit eden tarihle çok yakından ilgilidir. Bunun sebeplerini, geçtiğimiz devirlerde, özellikle tarihimizde arayabilirsiniz. Şimdiye kadar gerçek anlamıyla milli bir devir yaşamadık, dolayısıyla milli bir tarihe sahip olamadık.       

Bu noktaya biraz açıklayabilmek için hep beraber Osmanlı tarihini hatırlayalım: Osmanlı tarihinde bütün amaçlar, bütün çalışmalar milletin arzusu, emelleri ve ihtiraslarını tatmin anmacıyla gerçekleştirilmiştir.      

Mesela, Fatih İstanbul’u aldıktan sonra yani Selçuki saltanatıyla Doğu Roma İmparatorluğu’na varis olduktan sonra, Doğu Roma İmparatorluğu’na da konmak istedi. Bunun içinde büyün milleti bu hedefe doğru yöneltti.   

Mesela; Yavuz Sultan Selim, Fatih’in açtığı batı cephesiyle beraber Asya İmparatorluğu’nu birleştirerek büyük bir İslam birliğini meydana getirmek istedi.    

Kanuni Süleyman, her iki cepheyi genişletmek, bütün Akdeniz’i bir Osmanlı denizi haline getirmek, Hindistan üzerinde nüfuz tesisi gibi şahane bir siyaset takip etmek istedi. Bunun içinde bütün milleti bu hedefe doğru yönelttir.   

Devamı haftaya...

27 Mart 2022
Ahmet Gürel
Atatürk Araştırmacısı


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon