Mahmut Arıkan: 'Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin İmralı'ya götürülmesini ben kırılma noktası olarak görüyorum'

Mahmut Arıkan: 'Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin İmralı'ya götürülmesini ben kırılma noktası olarak görüyorum'

27.11.2025 16:40:00
Güncellenme:
ANKA
Takip Et:
Mahmut Arıkan: 'Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin İmralı'ya götürülmesini ben kırılma noktası olarak görüyorum'

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, "Çözüm sürecini yaşadık. Çok kıymetli tecrübeler edindik orada. Oradaki en önemli tecrübenin ben şu olduğunu düşünüyorum. Habur'a yargının götürülmesi en büyük tepkiyi almıştı. Bence kırılma noktası da oraydı. Yani o hamleden sonra dikiş tutmadı tabiri yerindeyse. Burada da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin İmralı'ya götürülmesini ben kırılma noktası olarak görüyorum. Ama en az zayiatla o çözüm sürecindeki tecrübelerden faydalanarak kazasız belasız atlatabilmek için de Saadet Partisi olarak sorumlu davranmaya çalışıyoruz" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Türkiye Basın Federasyonu’nun konuğu olarak basın mensupları ile bir araya geldi. Arıkan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de gündemin çok hızlı değiştiğini ancak bir yıldır değişmeyen tek gündemin "Terörsüz Türkiye" olduğunu dile getiren Arıkan, şunları söyledi:

"Türkiye'de yaşayan 86 milyon insan var, hepimizin malumu bir kişi çıkıp da terörsüz Türkiye istemiyorum demez. Biz de aynı minvalde hareket eden siyasi hareketiz. Eğer terör bitecekse Saadet Partisi çözümün tarafı olmak ister. Bedel ödenmek istiyorsa, risk almak istiyorsa Saadet Partisi değil elini vücudunu taşın altına koymaya hazır ifadesinde bulunmuştum. Devamında şunu söylemiştim, bu terörün bitmesiyle alakalı. ilk inisiyatif alan siyasi hareketiz. 1994 yılında o dönem Genel Başkanımız Necmettin Erbakan Hocamız Bingöl'de bir konuşma yapmıştı. 'Siz her sabah Türk'üm, doğruyum, çalışkanım derseniz karşı tarafta Kürt'üm, doğruyum, daha çalışkanım der. Bir gerginlik ortamı oluşturur' demişti ve Türkiye'de büyük bir baskı olmuştu bizim üzerimizde ve Refah Partisi'nin kapatma gerekçelerinden bir tanesi olmuştu. Necmettin Erbakan'a siyasi yasak gerekçelerinden bir tanesi olmuştu.

Yine 1996 yılında o dönem Van milletvekilimiz Fethullah Erbaş 15 tane askerimiz rehin alınmıştı PKK terör örgütü tarafından. Erbakan Hoca’nın görevlendirmesiyle Kuzey Irak’a kampa gitmişti. Abdullah Öcalan ile görüşmek için gitmişti ama Karayılan'la görüşerek 15 askerimizi sağ salim geri getirme başarısı ortaya koymuştu. Böyle bir risk alma durumunda söz konusuydu. Yakın tarihe geldiğimizde 2018 seçimlerinde Selahattin Demirtaş cumhurbaşkanı adayıydı. O dönemki genel başkanımız yine Demirtaş eğer aday oluyorsa tutuklanmaması gerekiyor, tutukluysa aday olmaması gerekiyor. Burada bir tezat var, hukuki anlamda bu çözülsün demişti. Yine çok büyük eleştirilere, baskılara maruz kalmıştık. Bugün gelinen noktada biz böyle böyle demiştik siyasetinden daha ziyade, bugünkü sürece nasıl katkı sağlarız, bunun müzakeresini yapmaya çalışıyoruz.

"İMRALI'YA GİTME NOKTASINDAKİ DESTEĞİN YÜZDE 20-25'LERDE KALDIĞINI GÖRDÜK"

İlk gün şunu söylemiştim yine, terörsüz Türkiye ifadesinin yetersiz olduğunu, başlığın yaşanabilir bir Türkiye olması gerektiğini söylemiştim. Sadece terör üzerinden, PKK üzerinden bir süreç yürütürsek, bunun yetersiz kalacağını ve toplumda yeterli desteği alamayacağını söylemiştim.

Daha yaşanabilir bir Türkiye'ye ulaşmak için alt maddeleri zenginleştirirsek, toplumun kangren hale gelmiş sorunlarını buraya da katarsak daha geniş bir mutabakat sağlarız diye ifade etmiştim. En son İmralı olayında da gördük. Genel manada terörsüz Türkiye sürecine desteğin yüzde 70'lere ulaştığı bir ortamda, İmralı'ya gitme noktasındaki desteğin yüzde 20-25'lerde kaldığını gördük.

"KIRILMA NOKTASI OLARAK GÖRÜYORUM"

Hukuk bir kenara itilmedi. Çözüm sürecini yaşadık. Çok kıymetli tecrübeler edindik orada. Oradaki en önemli tecrübenin ben şu olduğunu düşünüyorum. Habur'a yargının götürülmesi en büyük tepkiyi almıştı. Bence kırılma noktası da oraydı. Yani o hamleden sonra dikiş tutmadı tabiri yerindeyse. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin İmralı'ya götürülmesini ben kırılma noktası olarak görüyorum. Ama en az zayiatla o çözüm sürecindeki tecrübelerden faydalanarak kazasız belasız atlatabilmek için de Saadet Partisi olarak sorumlu davranmaya çalışıyoruz.

"BİZ HER ZAMAN DEVLET MENFAATİNİ GÖZETLEDİK"

Biz İmralı konusunda, terörsüz Türkiye konusunda elimizden gelen gayreti ortaya koyacağız. Kafamızdaki istifamları da süreci baltalamak için, süreci engel olmak için değil, sürece katkı sağlamak için vermeye devam edeceğiz. Zorlamak, illa olacak, illa olacak diye toplumun hassas noktalarına baskı yapmak farklı neticeleri doğurabilir. Ama çok şükür şu ana kadar da korktuğum şeyler olmadı. Bu noktaları dün grup toplantısında ifade ettim. Biz sürecin destekçisi olacağız. İnşallah oradan gelen mesajlar da sağlıklı mesajlardır. Hukuk çerçevesinde yürüyecek mesajlardır. Eğer hukuku önceleyecek hamleler olmazsa Allah korusun tehlikeli olur. Yani Saadet Partisi şurada değil; ben bu işten nasıl hamasi, toplumun hoşuna gidecek cümleleri kurarım da seçimlerde oy artırırım kaygısıyla değil, on binlerce evladını şehit vermiş Türkiye'nin bu sıkıntıların kurtulabilmesi için gerekirse fedakarlık yapacak bir yerde duruyor. Devlet menfaati mi parti menfaati mi diye gözettiğimizde biz her zaman devlet menfaatini gözetledik.

Farklı siyasi partiler farklı kanaatleri kullanıyorlar ve toplumda da bugünlerde popülaritelerin kısmen de olsa arttığını görüyoruz. Saadet Partisi orada değil. Bu problem çözülecekse bedelle ödenecekse Saadet Partisi kendine düşen bedel ödemeye her zaman hazır."

Arıkan, "Cumhurbaşkanı adayınız Fatih Erbakan mı olacak? Partiler birleşecek mi" yönündeki bir soru üzerine şöyle devam etti:

"Partilerin birleşmesiyle alakalı bir durum söz konusu değil. Orada net olmam gerekir. Böyle bir konu masada da yok. Ama seçim iş birliğiyle alakalı ben bir yıl önce göreve geldiğimde yeni nesil siyaset başlığını kullandım. Yani yeni nesil siyasetten kastım şuydu benim. Bugüne kadar ezber olan siyasetlerden çıkıp farklı bir anlayış ortaya koymak gerekiyor. 23 yıl boyunca iktidar duruyor. Bu bir başarıdır.

"MUHALEFET DE İKTİDAR OLMAYI BECEREMİYOR"

Muhalefet de iktidar olmayı beceremiyor. Bundan muhalefetin dönüp kendisine bakması gerekiyor. Niye ben iktidara gelemiyorum? Niye iktidar 23 yıl boyunca tüm seçimleri kazanıyor? Şuradan baktık Saadet Partisi olarak, artık Türkiye'de 'Ey' diye başlayan cümlelerin de geleneksel muhalefet anlayışında bir kenara itilerek olaylara daha sağlıklı pencereden, daha geniş perspektiften bakan bir anlayış ortaya koymaya çalışıyoruz. Şunu söyledim, işte şununla mı mı ittifak olacak, bununla mı ittifak olacak? Türkiye'de 184 tane siyasi parti var, hepsiyle ittifak kurabilirim.

"ÇOK DÜZEYLİ NEZAKET İÇERİSİNDE BİR SÜREÇ GÖTÜRÜYORUZ"

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı ile çok düzeyli nezaket içerisinde bir süreç götürüyoruz. Seçimlere doğru ne olur ne biter bugünden kestirebilmek zor ama geçtiğimiz seçimlerden farklı, bu seçimde çok fazla ittifaklar olacak, çok fazla cumhurbaşkanı adayı olacak, biraz daha renkli, biraz daha rekabete açık bir seçim yaşayacağımızı düşünüyorum. Bizim yapmak istediğimiz şeylerden bir tanesi de bir Milli Görüş İttifakı'nı kurabilmek, toplumun bugün hala hayırla yad ettiği o günlere kavuşturabilecek bir konsensus sağlayıp bir Milli Görüş İttifakı'nı hayata geçirmek isteyeceğiz."