İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmada, 22 Mart sabahı yapılan ev baskınlarıyla gözaltına alınan 45 kişinin yargılandığı dosyada ilk kez sanıklar dinlendi. Aynı soruşturma kapsamında toplamda 90 kişi hakkında tek bir iddianame hazırlanmış, ancak Nisan ayında görülen ilk duruşmada bu şekilde sağlıklı bir yargılama yürütülemeyeceği anlaşılınca dosya ikiye ayrılmıştı. Alfabetik sıraya göre ayrıldığı anlaşılan dosyada hukuki bir kriterin gözetilmediği ifade edildi.
Konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan dosya avukatlarından Esin İzel Uysal, dosyanın hem teknik hem de maddi yönden hukuksuzluklarla dolu olduğunu belirtti. Uysal, “Dosyanın tefrik edilmesinde dahi hiçbir hukuki ölçüt gözetilmedi. 45 kişinin neye göre ayrıldığı sorulursa, yanıt çok basit: Alfabetik sıraya göre” dedi.
“21 MART'TA EYLEM YOKTU, GÖRÜNTÜLER GERÇEĞİ YANSITMIYOR''
İddianamede, 21 Mart günü Şişli’de gerçekleştiği iddia edilen bir eylemden söz ediliyor. Ancak duruşmada sanıklar, o gün böyle bir eylemin gerçekleşmediğini ifade etti. Uysal, “Sanıkların tamamı, iddianamede bahsi geçen tarihte ve yerde böyle bir eylem olmadığını beyan etti. Zaten savcılığın sunduğu görüntüler de bunu kanıtlıyor. Yani kendi delilleri, kendi iddialarını çürütüyor” diye konuştu.
GÖRÜNTÜLER HUKUKA AYKIRI, YER VE ZAMAN UYUŞMUYOR
Dosyada delil olarak sunulan kamera kayıtlarının tamamının polis kamerası tarafından çekildiği ve iddia edilen tarihlerle uyuşmadığı belirtildi. Görüntülerin bir kısmı 19 Mart’ta Beşiktaş’ta, bir kısmı 20 Mart’ta Saraçhane ya da Beyazıt Meydanı’nda çekilmiş.
Uysal, “Ceza yargılamasının temel ilkelerinden biri, delilin hukuka uygun elde edilmesidir. Ancak burada kolluğun çektiği görüntüler hukuka aykırı şekilde dosyada yer alıyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bu konuda açık içtihadı var. Bu deliller karara esas alınamaz” dedi.
TANIK POLİSLER DİNLENECEK
Dosyada “iltisaklı kurum” iddiasına dayanak gösterilen ve kim tarafından, hangi yetkiyle hazırlandığı belli olmayan bir araştırma raporu bulunuyor. Bu rapora imza atan polis memurlarının bir sonraki duruşmada tanık olarak dinlenmesi bekleniyor.
Uysal, “Bu kurum kimdir, hangi kararla hareket etmiştir, hangi yasal yetkiyle bu incelemeleri yapmıştır, dosyada hiçbiri yok. Ceza Muhakemesi Kanunu bu tür işlemleri açık şekilde düzenler. Ancak burada yine keyfi bir uygulamayla karşı karşıyayız” diye belirtti.
''İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SUÇ GİBİ GÖSTERİLİYOR''
Duruşmada sanıkların tamamı, anayasal hak olan protesto hakkını kullandıklarını ve bunun suç olmadığını ifade etti. Uysal, “Bu dosyada suç olarak tanımlanmak istenen şey aslında demokratik hakların kullanılmasıdır. Protesto etmek, farklı düşünmek, itiraz etmek yargılanıyor. İktidar, anayasal hakları bastırmak için hukuk dışı yöntemlere başvuruyor” değerlendirmesinde bulundu.
''BU SÜRECİN TAKİPÇİSİYİZ''
Mahkeme, henüz dinlenmeyen sanıkların bir sonraki celsede dinlenmesine ve Emniyet’ten görüntü kayıtlarının CD dökümünün istenmesine karar vererek duruşmayı 17 Ekim tarihine erteledi.
Avukat Esin İzel Uysal, dosyayı takip eden Emekçi Hareket Partili hukukçular olarak yalnızca bu dava özelinde değil, tüm sürecin takipçisi olacaklarını söyledi:
“Bugün orada gördük ki yargılanan arkadaşlarımız niçin orada olduklarını net şekilde ifade ettiler. Demokratik haklarımıza sahip çıkmak suç değildir. Bu tür operasyonlarla toplumu sindirmek, korkutmak istiyorlar ama bu sandıkları kadar kolay olmayacak” dedi.