Şenyaşar ailesi olayı nedir?

Ahmet Eşref Fakıbaba, 20 Ekim’de hem AKP'den hem de milletvekilliğinden istifa etti. Geçtiğimiz hafta ise Meral Akşener'in genel başkan olduğu İYİ Parti'ye katıldı. Fakıbaba'nın istifası sonrası Şenyaşar ailesi olayı bir kez daha gündeme geldi. Peki, Şenyaşar ailesi olayı nedir?

Şenyaşar ailesi olayı nedir?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 31.10.2022 - 13:04

Suruç’ta seçim çalışması sırasında Şenyaşar ailesinin işyerinde başlayan ve hastaneye uzanan saldırı sonucu Hacı Esvet Şenyaşar (66), oğulları Adil (25) ve Celal Şenyaşar (45) ile AKP milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız yaşamını yitirdi. Olayda Mehmet, Ferit ve Fadıl Şenyaşar ile birlikte toplam sekiz kişi yaralandı.

ŞENYAŞAR AİLESİ OLAYI NEDİR?

Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız, seçim çalışmaları sebebiyle iş yerlerini ziyaret etmiş ve taraflar arasında çıkan kavgada Celal, Adil, Mehmet, Fadıl ve Ferit Şenyaşar kardeşler ağır yaralanarak Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. AKP'li Yıldız'ın yakınları, Şenyaşar ailesine kaldırıldıkları hastanede de saldırmış ve tekrar çıkan kavgada Hacı Esvet Şenyaşar, oğulları Celal Şenyaşar ve Adil Şenyaşar ile milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın kardeşi Mehmet Şah Yıldız hayatını kaybetmiş, 8 kişi yaralanmıştı.

Hastanede yaşanan linç ve ölümler esnasında dönemin Urfa Valisi Abdullah Erin, Suruç Kaymakamı Tarık Açıkgöz ve dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba hastane bahçesinde bulunuyordu. Olay sonrası Fadıl Şenyaşar, tutuklanmıştı.

ŞENYAŞAR AİLESİ OLAYINDA KİMLER TUTUKLU?

Şenyaşarların işyerinde yaşanan saldırıya ilişkin davada, saldırı sırasında ağır yaralanan Fadıl Şenyaşar’a 37 yıl 9 ay hapis, olaydan 15 ay sonra, 50 kişi ile adliyeye gidip teslim olan AKP’li vekilin ağabeyi Enver Yıldız’a ise ‘haksız tahrik altında suç işlediği’ gerekçesiyle 18 yıl hapis cezası verildi.

Olayın üzerinden 4 yıl geçmesinin ardından geçtiğimiz günlerde AKP'li Yıldız'ın ailesinden 11 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 4 kişi tutuklu 7 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 

AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın ağabeyi Enver Yıldız (kırmızı kravatlı) teslim olmaya giderken.

FAKIBABA: KENDİMİ AFFEDEMEDİM

Ahmet Eşref Fakıbaba olaydan dört yıl sonra  Şenyaşar ailesine yönelik 'terör olayı' dediği için pişmanlığını dile getirdi, Fakıbaba "Keşke öyle bir ifadede bulunmasaydım. Terör olayı dediğim için kendimi affedemedim" ifadelerini kullandı.

HÜKÜMET NE DEMİŞTİ?

Olay sonrası açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, milletvekilinin kardeşinin PKK'lılar tarafından öldürüldüğünü söyledi ve "Bu olay, PKK ve HDP'nin, Kürtlerin kanından beslenerek büyüme stratejilerini hala terk edemediklerinin en bariz örneğidir" dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, olayın "önceden kurgulandığını", saldırının hazırlıklı olduğunu öne sürdü.

Başbakan Binali Yıldırım da "faillerin veya zanlıların PKK sempatizanı olduğu yönünde polisin kayıtları, tespitleri" olduğunu söyledi.

 

Olaydan 3 gün önce Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, milletvekili İbrahim Halil Yıldız ile birlikte Suruç'ta esnaf ziyareti yaptıkları sırada Ferit Şenyaşar (kırmızı tişörtlü) ile tokalaşırken.

OLAY NASIL OLDU?

O dönem Cumhuriyet’e konuşan anne Emine Şenyaşar olayı şöyle anlatmıştı;

Her gün olduğu gibi o sabah da eşini ve çocuklarını dükkâna uğurladığını anlatan Şenyaşar, “Böyle kara bir gün olacağını bilmiyordum ki. Bilsem gönderir miydim? O zalimler yavrularımı elimden aldılar. Evimin direğini yıktılar” diyor. Olayı kendisine gelininin haber verdiğini, duyar duymaz da dükkâna koştuğunu ifade eden anne Şenyaşar, “Yolda bir kadın önümü kesti. ‘Gitme seni de öldürecekler, çocuklarının hepsini öldürdüler’ dedi. Hastaneye yöneldim. Oraya vardığımda, bir duvarın dibinde ağıtlar yaktım. İnsanlar yanıma gelip, orada Yıldız ailesinden kişiler olduğunu, beni tanırlarsa beni de öldüreceklerini söyleyip susturmaya çalışıyordu. Tam o sırada Esvet’in yaralı olarak hastaneye geldiğini gördüm. Tekrar dükkâna döndüğümde, mahşer günü gibiydi. Çocuklarım yerde yatıyordu. Onlara ulaşmak istiyordum ama polisler engel oluyordu. Cenazelerini alıp götürüyorlardı” diye konuştu.

‘Kim kaldıysa öldürün’

Emine Şenyaşar, hastanede yaşananları ve eşinin gözleri önünde linç edilişini şöyle anlattı: “Esvet bir perdenin arkasında yaralı olarak yatıyordu. 20’den fazla kişi ona yöneldi. Serum şişesini taktıkları çubuğu alıp vurmaya başladılar. Yerler, perde her yer kan olmuştu. Sürekli olarak “Seni geberteceğiz” diyerek vuruyorlardı. O sırada polisi gördüm. “Bakın onu öldürüyorlar” diye bağırdım. Polisler dışarı çıktı. Ortada hiç kimse yoktu. Ne doktor, ne görevli. Biri yangın tüpünü alıp Esvet’in kafasına vurdu. Kafası içe göçmüştü. Biri beni dışarı çıkardı. Yıldız ailesinden biri, toplanan akrabalarına “Gidin, bu aileden geride kim kaldıysa, hepsini öldürün” diye emir veriyordu. İçeride Esvet’i öldürenler “Öldürdük, öldürdük” diye sevinç çığlıkları atıp alkışlıyordu.

Çocuklarının ve eşinin hiç kimseye zararı olmayan, kahveye bile gitmeyen mazbut insanlar olduğunu kaydeden Emine Şenyaşar, “Bu nasıl bir hükümet, bu nasıl hastane, bu nasıl kanun? Hiç mi kimse görmedi bu cinayetleri? Nerede bu kameralar? Polis oradaydı onlar görmedi mi? Beş çocuğumu birden benden alacaklardı. Bu vicdan mıdır? Birini yaralı olarak tutukladılar. Bu adalet mi? Onu tutukladınız, peki hastanede Esvet’i katleden canileri neden tutuklamıyorsunuz? Hastanenin kameralarını kim aldı oradan? Ben onların tutuklanmalarını istiyorum. Cinayeti ortaya çıkarsın bu hükümet. Dükkânın da kameralarına el koydular. Suçlular o kameraların kayıtlarında. Nerede bu hükümet? Vahşet bile böyle değil. Vahşiler bile böyle öldürmez” 

OTOPSİ RAPORU

Olayda baba Hacı Esvet Şenyaşar hastanenin acil servisinde kesici aletle yaralanıp, aşırı darba maruz kaldığı, Celal ve Adil Şenyaşar'ın ise yakın mesafeden sıkılan toplam 23 kurşunla öldürüldüğü, otopsi raporlarına yansıdı.

Olayda işyerinde bulunan Celal Şenyaşar’ın, Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsisinde vücuduna 6 farklı çaplarda ateşli silah mermi çekirdeği isabet ettiği, ilk isabet eden mermi çekirdeğinin öldürücü nitelikte olduğu, diğerlerinin ise öldürücü nitelikte olmadığı belirtildi. Raporda vücuda isabet eden tüm mermilerin giriş deliklerinin incelenmesi sonucu, mermilerin bitişik atış mesafesi dışından yapılmış olduğu ancak elbiseli bölgeye isabet etmiş olduklarından kesin atış mesafesi tayini için elbiselerinin kriminal fiziki incelemesi gerektiği tespit edildi.

Aynı saldırıda hayatını kaybeden Celal Şenyaşar’ın ardından kardeşi Adil Şenyaşar’ın otopsisinde ise vücudun 14 bölgeden kesici, delici alet ve sert cisimlerle darp edildiği belirlendi. 14 bölgenin büyük bir kısmında ciddi yaraların olduğunu belirleyen Adli Tıp Kurumu ekibi, raporda Şenyaşar’ın aşırı darba maruz kaldığını belirtti. Adil Şenyaşar’ın vücuduna 17 tane farklı çaplarda silah mermisinin isabet ettiğini belirledi. İsabet eden mermilerden 5’inin öldürücü nitelikte olduğunu, diğer mermilerin yaralanmalara sebebiyet verdiğini, ancak öldürücü nitelikte olmadığını belirten ekip, sadece 2 adet merminin uzaktan atıldığını diğer tüm atışların bitişik mesafeden yapıldığını kaydetti.

Suruç Devlet Hastanesi'ne giden Hacı Esvet Şenyaşar ise acilde yaşanan kavgada yaralanıp, yaralı olarak kaldırıldığı Gaziantep'te 15 Haziran günü saat 17.00 sularında 25 Aralık Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Baba Esvet Şenyaşar’ın vücudunun 7 hayati bölgesinden kesici aletlerle büyük çapta yaralar oluşturularak yaralandığı ve 7 ciddi yaranın yanı sıra vücutta 23 noktada öldürücü nitelikte olmayan yaranın olduğu tespit edildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon