Gezi Parkı davasında hakkında verilen 18 yıl hapis cezası Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce onanan ve 3 yılı aşkın süredir Silivri’deki Marmara Kapalı Cezaevi’nde bulunan şehir plancısı Tayfun Kahraman, hastaneye kaldırıldı.
MS hastalığı bulunan Kahraman'ın hastaneye kaldırıldığını CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik duyurdu.
"ADALETİ GECİKTİRMENİN BEDELİ AĞIR OLMADAN BU MESELE ÇÖZÜLMELİ"
Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti:
"Yol arkadaşımız ve parti üyemiz, şehir plancı ve akademisyen Dr. Tayfun Kahraman’ın bugün Silivri Cezaevi’nden MS hastalığı nedeniyle İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Hastanesi Nöroloji Polikliniği’ne sevk edildiğini öğrendik.
Tayfun 38 aydır hukuksuzca cezaevinde tutuluyor. Hakkında tek bir somut delil olmadan 18 yıl hapse mahkum edildi. Herkes biliyor ki; Tayfun su kadar temizdir.
Adil yargılanmadığı, sunduğu kanıtların, tanıkların dava dosyasına alınmadığı, suçsuzluğunu ortaya koyan hiç bir belgenin değerlendirilmediği, hukukun tüm evrensel ilkelerinin gözardı edildiği bir yargı süreci sonucunda 38 aydır evladı Vera'dan mahrum, ailesinden ırak.
Tayfun’u ailesine sağlıkla, geri dönüşü olmayan sonuçlara sebep vermeden kavuşturmak bu ülkenin yargı sisteminin boynunun borcudur. Adaleti geciktirmenin bedeli ağır olmadan bu mesele çözülmelidir."
CEZAEVİ ARACINDA KELEPÇELİ İŞKENCE!
Tayfun Kahraman'ın, geçen yıl MS hastalığıyla ilgili doktor kontrolüne götürülürken 6.5 saat kelepçeli halde bekletildiği ortaya çıkmıştı.
Eşi Meriç Demir Kahraman, Tayfun Kahraman’ın talebine rağmen kollarındaki kelepçenin çıkarılmadığını hatta kelepçenin kan akışı duracak kadar sıkıldığını belirterek, sosyal medya hesabından şunları yazmıştı:
"Bugün, 29 Ağustos 2024’te, eşim ve kızımın babası Dr. Tayfun Kahraman MS hastalığı nedeniyle rutin nöroloji kontrolüne giderken, kendisine eşlik eden kolluk güçleri, sabahtan itibaren altı buçuk saat boyunca, kelepçesini bileklerindeki kan akışını durduracak ve fiziki zarar verecek şekilde niye sıktı?
Talimatı kim verdi? Eşim, zarar gördüğünü söylediğinde inadına kelepçesini daha da sıkarak eziyet etmelerini ve bileklerinin yara içinde kalmasına yol açtıklarından haberiniz var mı? Yasa ve mevzuat gereği, doktor muayenesinde kolluk güçlerinin bulunması yasak olduğu halde, doktorun ve Tayfun Kahraman’ın hukuku hatırlatıp çıkmalarını istemelerine rağmen muayenehaneden çıkmamalarını talimat alarak mı yaptılar?
Yasaları tanımayan bu kişiler, gücünü kimden alıyor? Bu şahıslar; haksız muamele ve eziyet karşısında tutanak tutulmasını isteyen eşimi tehdit etme cüretini nereden buluyorlar? Toplumun bütün kesimlerinden Tayfun’un masumiyetine ilişkin açıklamalar gelirken böyle bir muameleyi, kime ve ne mesaj olarak anlamalıyız? Özgürlüğümüzü elimizden aldınız, hukuku çiğnediniz. Ama haysiyetimize dokundurmayız!"