Virginia Woolf kimdir? İşte hayatı, eserleri ve ölümü
29 Mart 1941 tarihinde yaşamına son veren ünlü feminist yazar Virginia Woolf'un hayatı ve eserleri hakkında tüm ayrıntılar
Klasikleşmiş romanı Kendine Ait Bir Oda ile feminist yazının öncülerinden kabul edilen Virginia Woolf, 81 yıl önce bugün hayatına son vermişti.
1882'de Londra'da dünyaya gelen Virginia Woolf, Victoria devri'nin tanınmış yazarlarından Sir Leslie Stephen'ın kızıydı. Annesi ve babası daha önce başkalarıyla evlenmişler, dul kaldıktan sonra ise bir araya gelmişlerdi. Her ikisinin de ilk eşlerinden çocukları vardı. Sir Leslie Stephen'ın ilk eşi, ünlü romancı William Makepeace Thackeray'nın kızıydı. Thackeray'nın eşi akıl hastası olduğundan, Leslie Stephen'ın bu kadından olan kızı Laura, anneannesine çekerek yirmi yaşında bir akıl hastahanesine kapatıldı. Virginia'nın annesi Julia Duckworth ile Leslie Stephen'ın beş çocukları oldu. Yaş sırasıyla Vanessa, Julian, Thoby, Virginia ve Adrian. Virginia on üç yaşındayken annesi ağır bir grip geçirerek hayatını kaybetti. Woolf, o yıllarda kadınların ikinci planda kalması nedeni ile okula gönderilemedi fakat babasının yardımı ile kendini geliştirdi.
Kızkardeşi Vanessa Bell daha küçük bir yaşta iken bir ressam olmaya, Virginia Woolf ise bir yazar olmaya karar verdi. Kendisini babasının kütüphanesinde geliştiren Virginia Woolf, 1895'te bir gazetede kısa hikâyelerini yayınlattı.
Özellikle, Viktorya tarzı yaşamaya karşı olan Virginia Woolf, yazılarında da bundan bahsetti.
1904'te babasının ölümünden sonra kardeşleriyle Bloomsbury'ye taşınması ise hayatında ciddi bir dönüm noktası oldu. Bloomsbury grubu içinde birçok ünlü edebiyatçıyı barındıran ve cinsel konulardaki özgürlükçü tavırlarıyla tanınan bir grup entelektüelden oluşuyordu. Grupta bulunan birçok kişi eşcinsel ya da biseksüeldi. İnsanlar onları etik bir grup olarak görüyorlardı. Grupta John Maynard Keynes, E. M. Forster, Roger Fry, Duncan Grant ve Lytton Strachey gibi ünlü kişiler vardı. Woolf, 1909'da bir süreliğine Lytton Strachey ile nişanlandı.
Virginia Woolf 1912 yılında Leonard Woolf ile evlendi. Leonard Woolf eşi için bir basımevi kurdu ve bu da Virginia Woolf'un yazdığı kitapları yayımlatması için bir fırsat oldu.
Perde Arası romanını yazdığı sıralarda artık kendini yeterince yetenekli hissetmiyor, yeteneğini kaybettiğini düşünüyordu. Her gün savaş korkusu ve yeteneğini kaybetmenin vermiş olduğu stres, dehşet ve korku sonucu ruhsal bunalıma girerek, 28 Mart 1941’de içinde bulunduğu duruma daha fazla dayanamayıp evlerinin yakınlarında bulunan Ouse nehrine ceplerine taşlar doldurarak atlayıp intihar etti. Virginia Woolf, geride iki intihar mektubu bıraktı. Birisi kardeşi Vanessa Bell'e diğeri ise kocası Leonard Woolf'a.
Leonard Woolf'a, 18 Mart 1941
"Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. Yaşadığım o korkunç anlara geri dönemem artık. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin. Benim için her şey oldun. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı. Hayatını mahvettiğimin farkındayım ve ben olmazsam, rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Bunu sen de göreceksin. Görüyorsun ya, bunu düzgün yazmayı bile beceremiyorum. Söylemek istediğim şey şu ki, yaşadığım tüm mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı daima sabırlı ve çok iyiydin. Demek istediğim, bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun. Artık benim için her şey bitti. Sadece sana bir iyilik yapabilirim. Hayatını daha fazla mahvedemem. Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum."
Bir profesyonel olarak 1905'lerde yazmaya başlayan Virginia Woolf'un ilk kitabı olan The Voyage Out (Dışa Yolculuk) 1915'te yayınlandı. Bu kitabın yazımı çok uzun sürdü, bir yıl içinde üç kez tekrar yazıldı. Özelllikle annesinin ölümünü yenmesi ile ilgili olan bu kitap ilginç olduğu kadar etkileyiciydi.
Gece ve Gündüz, Virginia Woolf'un ikinci romanıdır. Woolf'un "bilinç akışı" tekniğini kullandığı daha sonraki modern deneysel romanlarından farklı olarak klasik gerçekçi üslûpla kaleme aldığı bu eser, olay örgüsü, gerçek mekân tasvirleri ve titizlikle betimlenmiş karakterleri, dönemin atmosferini yansıtan özellikleriyle dikkat çekti.
1920'de yayımlanan roman, daha sonraki eserlerinin habercisi olarak, nesnel gerçekliğin ve tarihselliğin insan bilincindeki yansımalarını birbirinden oldukça farklı karakterlerde ustalıkla canlandırıyor.
Roman, I. Dünya Savaşı öncesi Londra'sında geçiyor. Woolf, dönemin entelijansiyasını, fikir ve ruh dünyasını mizahî ancak sıcak, insanî bir dille anlatıyor. Kadın hakları, sınıfsal farklılık, aşk, evlilik ve özgürlük gibi meseleleri, karakterlerinin yaşamları, mücadeleleri, umutları, acıları ekseninde tartışıyor. Gece ve Gündüz, Katharine, Mary ve Ralph'in hakikat arayışlarında tanık olduğumuz modern insanın yazgısı, bir başkasını anlama çabası üzerine duygulu ve derin bir metin.
"Virginia Woolf, 1931’de yayımladığı Dalgalar’ı yazarken ise, bu kitapla o güne değin hiçbir başka romancının göze alamayacağı değişik şeyleri yapmak istediğini, bu romanın o güne değin yazılan hiçbir başka romana benzemeyeceğini biliyordu. (...) Çünkü Dalgalar, ‘hem düzyazıyla kaleme alınacak, hem de şiir olacaktı; hem roman olacaktı, hem de tiyatro oyunu'.
Virginia Woolf, Dalgalar’da dış dünyayı yok etti. Üç erkek ve üç kadının çocukluklarından yaşlılık dönemlerine kadar tüm hayatlarının anlatıldığı kitapta dış dünya nesnel olarak değil, ancak kişilerin iç dünyalarına yansıdığı kadarıyla verildi. “Bir olay örgüsüne uyarak değil, bir ritme uyarak” yazılan kitap, “şiir olmayan herhangi bir şey edebiyata neden girsin ki” diyen Woolf tarafından iki yıl içinde üç kez yazıldı ve dalgaların sesine uydurularak, şiir gibi yüksek sesle okunarak düzeltildi... Gerçekçi roman geleneğinden tam bir kopuşu temsil eden Dalgalar, bilinç akışı tekniğiyle yazılan romanların en önemlilerinden biridir." (İletişim Yayınlarından çıkan baskısının arka kapak yazısından)
Mrs. Dalloway'se ünlü yazarın adıyla anılacak ‘bilinç akışı’ tekniğinin en başarılı örneklerinden biriydi.
Eşcinsel olan Virginia Woolf'un eserlerinde eşcinsel yakınlıklarına bol bol rastlanıyor. Yazarın öteki romanlarına benzemeyen, tümüyle özgün bir düşünce ürünü olan Orlando isimli romanı bir aşk mektubuyla beraber o dönemdeki sevgilisi Vita Sackville-West'e adanmıştı.
1929 tarihli "Kendine Ait Bir Oda" feminist hareketin klasik bir kitabı olarak kabul ediliyor.
Kadın hareketinin elden düşürmediği önemli kitaplardan biri olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un belki de en kolay okunan kitabıydı. Çünkü konu çok somuttu: “Kadın ve Edebiyat.”
Erkeklerin kadınlara bıkıp usanmadan tekrarladıkları ‘ezeli’ ve de ‘ezici’ bir soru bulunuyor: “Bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem öyle, neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?” İşte Virginia Woolf bu ‘yakıcı’ soruya, tarihsel ilişkilerin kökenine inip kütüphane raflarında şöyle bir gezindikten ve de kısa bir kadın edebiyatı tarihçesi çıkardıktan sonra esaslı bir yanıt getiriyor. Ve şöyle sesleniyor kadınlara: “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!..”
Daha sonralarda Virginia Woolf tarafından kaleme alınan Flush'ta bir köpeğin bakış açısı fark ediliyor.
Kitaplarının kapaklarında kardeşi Vanessa Bell'in resimleri bulunuyor.
Yazar, modernist hareketin en önemli kişilerinden biri olarak tarihe geçti ve roman türünün gelişimine büyük katkıda bulundu.
Kitapları elliden fazla dile çevrilen Viginia Woolf'un bu eserlerinden bir kısmı, Jorge Louis Borges ve Marguerite Yourcenar gibi tanınmış yazarlarca çevrildi.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması