Tarihin tozlu sayfalarında bazı yapılar vardır ki, varoluş amacıyla bile insanı tüyler ürperten bir gizem barındırır. Çek Cumhuriyeti'nde yer alan Houska Şatosu da tam olarak böyle bir yer. Nehrin kenarında ya da sınır hattında değil; düşmandan korunmak için yapılmadı. O zaman neden inşa edildi?
CEHENNEME AÇILAN KAPI MI?
Efsaneye göre Houska Şatosu, aslında bir hapishane ya da korunak değil, cehenneme açılan bir deliği kapatmak için inşa edildi. 13. yüzyılda yapıldığı düşünülen bu gotik şatonun temelleri, bir doğa boşluğunun —yerli halkın “cehennem çukuru” dediği— üzerine kurulmuştu. Yeraltından garip sesler yükseldiği, zaman zaman şekilsiz yaratıkların dışarı çıktığı iddia ediliyordu.
İLK MAHKUM DENEYİ
Efsaneye göre bu çukurun neye açıldığını görmek isteyen yetkililer, bir mahkumu çukura indirmeye karar verdi. Suçları karşılığında affedilmesi karşılığında mahkumu aşağı sarkıttılar. Ancak adam sadece birkaç dakika içinde çığlıklar atarak yukarı çekilmek istedi. Yüzü tanınmaz haldeydi, aklını kaybetmiş gibiydi ve ömrünün kalanını bir akıl hastanesinde geçirdi.
NEDEN PENCERESİZ?
Şatonun en garip yönlerinden biri de mimarisi. Çoğu pencere, dışarıya değil duvarlara açılıyor. Savunma yapısından çok, içeridekini dış dünyadan yalıtmak ister gibi tasarlanmış. Bu da “asıl tehlike içeride miydi?” sorusunu akıllara getiriyor.
GÜNÜMÜZDE NE DURUMDA?
Bugün Houska Şatosu, turistlerin ve doğaüstü araştırmacıların ilgisini çeken bir yer. Ziyaret edenler hâlâ bodrum katlarında garip bir enerji hissettiklerini, fotoğraflarında beliren gölgeler ve ses kayıtlarındaki uğultulardan söz ediyor.
