Adnan Binyazar

Kitapla donanmalı insan!

27 Ocak 2023 Cuma

Geçen haftaki yazımda öğrencinin kitaba yönelmesinde öğretmenin tutumu üzerinde durmuştum. Bu yazımda da öğretmen okulundan üniversiteye kırk yılı aşan görevim   sırasında, öğrencinin kitapla nasıl donatıldığına ilişkin bir uygulamadan söz edeceğim.   

İktidar değişimlerinde görevden alınıp oraya buraya sürülen  öğretmenler arasında ben de vardım. Beni Atatürk’ün kurduğu Gazi Eğitim Enstitüsü’nden alıp Ankara’nın kıyılarındaki Şentepe Ortaokulu’na sürmüşlerdi. 

Külüstür bir minibüsün içinde okula giderken sürgünlüğümü unutmuştum.    

ÖNCE KİTAP!

Eğitimin en kısa tanımı olan “Ağaç yaşken eğilir” atasözünü yaratan erdemli bir halkın içinden geliyordum. Çocukların karşısına o bilinçle çıktım. Bu, öğretmenliğimin en verimli dönemini yaşattı bana.         

Bendeki çocuk kitaplarını okul kitaplığına taşımakla başladım göreve. O dönemde Cem Yayınları’nda çocuk bölümünü yöneten, Erdal Öz okula yüze yakın kitap armağan etti.    

“İmece”nin ne denli üretken bir uygulama olduğunu Köy Enstitüsünde öğrenmiştim. Çöpü koridorları kirleten çekirdek yeme yerine, o parayla kitap almaya yönelttim çocukları. Öğrenci, edindiği kitabı okuduktan sonra, öbür arkadaşları da okusun diye okul kitaplığına armağan edecekti.      

Çok sürmedi, bir iki hafta sonra çocukların elinden kitap düşmez oldu. Okumakla kalmadılar, aralarında kitaptaki olayları, kişileri, tartışmaya başladılar. Bunu sınıfa taşıdım. Önce olay anlatılıyor, ardından kişi betimlemelerine geçiliyordu. Kitapta tartışmayı gerektiren bir olay varsa haklıyla haksızı birbirinden ayırmak için öğrenciye konuşma fırsatı veriyordum. Kitap, öğrencinin yaşamına bu yolla
girmişti.  

Göreve başladığımda, kitaplıkta çocuk düzeyinde olmayan üç beş kitap varken, bir buçuk yıl sonra ayrıldığımda sayı 2500’ü bulmuştu...  

KÜLTÜR BAKANLIĞI DÖNEMİ

On sekiz ay sonra görev yerim bu kez olumlu yönde değiştirilmişti. 1999’da can düşmanı katillerin tuzağıyla aramızdan ayrılan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı 1978 yılında Kültür Bakanı olunca Yayımlar Dairesi Başkanlığı’na beni getirmişti. 

1950’de iktidara gelen Demokrat Parti’nin ilk işi, Cumhuriyet tarihinin en önemli eğitim kurumlarından biri olan Köy Enstitülerini kapatmak olmuştu. Onunla yetinmemiş, toplumların kültürel kaynaşmalarla birbirlerini var ettikleri bilincinden yoksun olanlar, dünya klasiklerinin basımını gerçekleştiren Tercüme Bürosu’nu kapatmada da gecikmemişti. 

Kültür Bakanı Kışlalı’nın ilk eylemi Hasan Âli Yücel’in başlattığı klasiklerin yeniden basımları oldu. Yazarlardan, bilim insanlarından, sanatçılardan seçici kurullar oluşturuldu. Dört beş ay içinde de klasiklerin basımına geçildi, Ulusal Kültür, Çeviri dergileri vitrinlerdeki yerini aldı.  

Çağdışı kafalar tarihin her döneminde bilgi kaynaklarını kurutmaya çabalamıştır.      



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024
Cinci hocalar 22 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları