'Dünyanın Anası'nı Kim, Neden Ağlatıyor?..

16 Ağustos 2013 Cuma

Mısır için “Ümmül Dünya-Dünyanın Annesi” denir.
Bu analık...
Akıp geçtiği kadim coğrafyasına hayat bahşeden Nil Nehri’ne mi göndermedir, yoksa, piramitleri yaratan muhteşem insan emeğine mi ve kucakladığı zenginden de zengin beşeri tarihine mi?..
Dünyanın gözü önünde,
“Dünyanın Anası” ağlıyor...

\n

***

\n

Siyasi tarihçilere göre, “Ortadoğu’da Mısır’sız barış, Suriye’siz savaş olmaz!”
Belki ikisini birden garanti etmek üzere iki ülke birleşerek ortak bir devlet bile kurdu.
(Birleşik Arap Cumhuriyeti -1958)
Bu birleşme aslında iki ülke arasına yerleş(tiril)miş İsrail tehlikesine karşıydı.
Ama Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin ömrü uzun sürmedi. (40 ay!)
Mısır ile Suriye arasındaki köklü, sağlam bağlar nedeniyle, Tahrir Meydanı’nda es(tiril)en fırtınanın Suriye’yi de etkisi altına alacağı bekleniyordu.
Beklenen oldu.
Şimdi iki ülkenin meydanları, sokakları birbirinin aynası gibi.
3 Temmuz’da ordu yönetime el koydu.
Seçilmiş cumhurbaşkanını devirdi.
Gözler Amerika’ya çevrildi.
Washington, belki de en tarihsel açıklamalarından birini yaptı:
- “Bu olaya darbe denilmesine Amerikan çıkarları el vermiyor!”
Böylece...
Yakın tarihin en adaletsiz ama en trajikomik siyasi gerçeği bir kez daha tescil edilmiş oldu:
“Dünyadaki tüm darbeler Amerikan çıkarlarına endekslidir!”
Peki ya “darbe teşebbüsü iddiaları?”
Ya 28 Şubat?

\n

Mısır’ı, Kim Niye Yemek İstiyor?

\n

Başbakan “Mısır’dan sonra sıra Türkiye’de...” dedi.
Acaba ikisinin de
“yenebilir” olması yüzünden mi böyle düşünüyor...
Türkiye’nin İngilizce
“hindi” ile eşanlamlı olması gerçekten ülkemiz için büyük risk.
Zamanında
Turgut Özal’ın bir prensi “Hindi değiliz Türkiye’yiz!” diye Batı medyalarında milyonlarca dolarlık reklam yapmıştı.
Başbakan’ın uyarısı boşuna değil.
Önümüz Noel!

\n

***

\n

Kumarın Mekkesi Las Vegas’ta en dehşetengiz oyun rulet değil, “açık poker”miş.
Belki de bu yüzden insanlık üzerine oynanan en açık pokeri Washington oynuyor.
Göstere göstere ve kendi ulusal mevzuatına göre oynuyor.
Mısır’da ordunun, seçimle gelmiş yönetimi devirmesine
“darbe” denilmesine “Dış Yardımlar Yasası” engelmiş.
Bu yasaya göre, 1978’den beri Washington, Mısır’a her yıl düzenli 1.3 milyar dolar bağış (yardım değil!) yapıyor.
Ancak Amerikan yasaları
“darbeci yönetimlere acil ve insani yardımlar dışında mali yardım yapılmasını” yasaklıyor.
Yani,
“Darbeye darbe demekten kaçınması” mevzuat hükümlerini çiğnememek için!..

\n

***

\n

Mısır, Amerikalılar için İsrail’in güvenliğinin en büyük garantisi.
Son yıllarda yıllık parasal destek 1.5 milyar dolara çıkarıldı.
Ve devlet belgelerine şu hüküm konuldu:
“Bu hibe, bölgenin istikrarı ve İsrail’in güvenliğinin sigortasıdır.”
Darbeye darbe demekten kaçınmasının bir nedeni de Amerikan silah sanayii.
Mısır yıllık hibenin tamamını, Amerika’dan ağır silah almaya harcıyor.
“Darbe” derse, darbecilere silah temin etmiş duruma düşecek.
Bu duruma da düşmek istemiyor.
Son katliam üzerine Dışişleri Bakanı
Kerry lütfedip bu olayları “acıklı-trajik” bulduğunu söyledi ve...
“Olanlar Mısır’da kapsayıcı ve barışçı bir demokrasi kurulması niyetine aykırıdır!” dedi.
Peki, o niyete
“darbeye darbe dememek” çok mu uygundu?

\n

İlim ile ‘Filim’

\n

Ünlü bir yerel siyasetçimize göre de...
Siyasetin yarısı ilim, yarısı
“filim”dir!
Ve ardından ekliyor:
“İlmi yapacak olanlar danışman olur... Filmi bana bırakın!”
Çok pratik ve mantıklı...
Acaba bu yaklaşım Norveç Başbaşkanı
Jens Stoltenberg’in de mi kulağına gitti?
Ki bir propaganda filmi için taksi şoförlüğüne soyunmuş.
Ama
“film” ters tepti.
Başbakan’ın arabasına binen yolcuların, paralı artistler olduğu ortaya çıktı.
Norveç basınına göre bu
“büyük skandal!”
Bizde siyasetçilerin çevirdiği hiçbir filmin ne yazık haber olması mümkün değil.
Acaba Norveç ile Türkiye arasındaki uzaklıktan mı?
Filmlerin kendi aralarında çevrilmesi yüzünden mi?

\n

Tam Teşhiş

\n

Başbakan’a göre, siyaset bir belagat sanatıdır.
Bu sanatı icranın en etkili yolu ise
“öfke”!..
Belli ki kendisine esin kaynağı o malum atasözümüz olmuştur:
“Öfke baldan tatlıdır!..”
Ama bir başka atasözümüz daha vardır:
“Keskin sirke küpüne zarar verir!”
Acaba kendisinin rahatsızlığı ile ilgili söylentilerin nedeni, halkın bu atasözüne olan inancı nedeniyle midir?
Danışmanları bir araştırsa...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları