Yeni Milletvekillerini Bekleyen En Acil İş

16 Nisan 2015 Perşembe

Milletvekilli olmak için binlerce kişi başvurdu. Başlarına ne geleceğini pek bilmeden başvurdu.
İzdihamın nedeni belki de kimileri için vekillere tanınan ayrıcalıklar, kimileri için de siyasi güç sahibi olmanın dayanılmaz cazibesi...
Elbette ideal olan vekil adaylarının hepsinin ülkedeki haksızlıklara adaletsizliklere dur demek için TBMM üyesi olmak istemeleri!..
Ama ne yazık ki vekil adayları işsizliğin en büyük sorun olduğunu pek bilemeden bu işe talip oluyorlar.
Sonunda da iş başvurularından iş yapamaz baş kaşıyamaz hale geliyorlar.

***

Raslantıya bakın ki Davutoğlu Seçim Beyannamesi’ni açıklarken TÜİK de ülkenin işsizlik rakamlarını açıkladı:
İşsiz sayımız yeni bir rekorla yüzde 11. 3’e yükselmiş.
Ama Davutoğlu beyannameyi işsizlere değil, Tayyip Erdoğan’a temanna çekmekle doldurmuş!
Çünkü kendisini başbakan yapan işsizler değil patronu Erdoğan.
Bu “işe” devam edip etmeyeceğine de karar verecek olan o.

***

Beyanamede, “istihdam ve işsizlik” için bazı fiyakalı ibareler de var, ama özü itibarıyla laga luga!
“İşsizlik” aslında “kimliksizlik” demek.
İşi olmayan insan kimliksiz kalmış demektir.
Hele yeni güvenlik yasası da çıktıktan sonra, her işsiz polisin gözünde bir “olağın şüpheli” dir.

***

İşsiz kalanların son umudu bir milletvekili torpilidir.
Bu yüzden de koridorlarıyla, lokantasıyla bahçesi ve kulisleriyle yıllardan beri TBMM koskoca bir iş arama kurumu haline dönüşmüş durumda.
Ecevit bu gidişata Milliyet’te 1960’ların ortalarında köşe yazarı iken dikkat çekmiş.
İşte Ecevit’in 50 yıl önce yazdığı yazısından bazı bölümler:
“Türkiye’de siyaset adamlığı, bir ölçüde fahri iş bulma memurluğu haline dönüşmüştür.
Bunda siyaset adamlarının da, yöneticilerinin de, halkın da kusuru vardır.
Siyaset adamlarının kusuru vardır: Çünkü ya yüzleri tutmadığı için ya da iş arayanların gönlünü almakla çevrelerine hoş görünebileceklerini ve güçlerini artırabilecekleri düşündükleri için birer iş bulma memuru olmaya razı olurlar.
Yöneticilerin kusuru vardır: Çünkü siyaset adamları aradan çekilseler bile bir kısım daire yöneticileri işçi almada adam kayırma yoluna gider veya objektif yöntemlere uymaktan kaçınırlar.
Halkın da kusuru vardır: Çünkü halk olarak, hakkımıza razı olmaya yeterince alışamamışızdır.
 İş arayanları başvurma sırasına veya belirli yeteneklere göre işe yerleştirmek için kurulmuş bir düzen birçoklarını rahatsız eder. O düzeni bozmak o düzenin dışına çıkabilmek için siyaset adamlarını da, yöneticileri de zorlarız. Otobüs kuyruğundan başka herhangi bir alanda sırasını beklemeye razı olanlarımız henüz pek azdır.

***

Yazının burasında biraz nefeslenmek gerek.
Sayın Ecevit’in sonraki yıllarda “Halkçı” sıfatına layık görülmesiyle bu görüşü arasında bir çelişki var gibi...
Ama yazar, paragrafın devamında halkın hakkını halka teslim ediyor:
“Fakat siyaset adamları iş bulma aracılığından, yöneticiler de adam kayırıcılığından vazgeçmedikçe, halkın bu kusurunu mazur görmek gerekir. Çünkü kimseye imtiyaz tanımayan bir demokratik düzende, bir tek kişi bile, tavsiye ve kayırma ile işe yerleştirilirse, aynı tavsiye ve kayrılma yollarını bütün yurttaşların aramaları, iltimasla işe yerleştirilmek için kendilerinde hak görmeleri pek tabiidir.”
50 yıl önceki bu yazı, 50 saat önce yazılmış gibi tazedir.
Çünkü sözü edilen kaygılar doğru çıkmıştır: Artık, halkın neredeyse tümünün gözünde TBMM büyük bir iş bulma kurumu, milletvekilleri ise birer iş bulma memurudur.
Peki kurtuluş yolu?
Ne yazık ki AKP’nin beyannamesinde bunun yanıtı yoktur!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları