Yine ve Hep Günah Sarayı

13 Ocak 2015 Salı

Uygulanan bir tür Soğuk Savaş dönemi taktiği...
Ne de olsa kendini “Asrın Lideri” sayan bir “Reis”, emrinde de “Stratejik Derinliğin’ kitabını yazmış bir “Baş-Vekil” var”...
Strateji de, düşman da çoktan belirlendi:
“Bir numaralı tehdit paralel. Her görüldüğü yerde ezilmeli!”
Oysa “paralel” diye lanetledikleri bu iktidarın, kendi “kayıt dışı” çocuğu.
10 yıl boyunca besledi, sevdi okşadı, büyüttü geliştirdi.
Pensilvanya “tak” dedi.
Bunlar da “şak” diye yaptı!
Rahmetli Doğan Güreş Paşa’nın adı da boş yere “tak - şak”a çıktı.
Oysa, asıl “tak - şak”...
Tövbe tövbe!
“Ne istediler de vermedik?!..” dedi;
Bundan daha açık bir suç ikrarı, bir yardım ve yataklık itirafı olabilir mi?
Yetmedi, üstüne bir de İslamın en affedilmez suçunu, “şirk günahı”nı işledi:
Gülen’i ilahi bir kudretle eş tuttu, onu yedi kat göklere çıkardı:
“Gökten ne yağar da yer kabul etmez?!”
77 milyon dilimizi yuttuk.

Paralı el = paralel
“Paralel”, tanımı gereği, bir önkabul ve duruş - tutum gerektiriyor.
Altında, yanında veya önünde bir pozisyon alınmadıkça paralel oluşmaz.
Paralel varsa sen varsındır.
Sıfırdan bir şirket veya kurum oluşturmakla paralel yapı olmaz.
Paralellik, AKP’nin fıtratında var.
Örneğin siyasetten değil, ticaretten verelim:
2008 yılında durup dururken Anadolujet diye bir havayolu şirketi kurdular.
Bu düpedüz paralel bir yapıdır...
Bu yapı sayesinde yeni makamlar, kadrolar icat ettiler.
Milyonlarca dolarlık harcama kalemlerine, namütenahi bir bütçeye kavuştular.
Bu yapıya bir de Sabiha Gökçen Havaalanı tahsis edidi.
Sonra da burası, Baş-Vekil Davutoğlu’nun uzun yıllar ilim irfan alışverişine sahne olan Malezya’ya satıldı.
Özet mi?
Paralel demek “paralı el” demek.
Kıskançlığın, kavganın asıl nedeni de bu.
“İnlerine gireceğiz!” demesi ise “İnlerde sıfırlanacak paraları ele geçirmek için!”.

Şizofren gündem
Ne yazık ki ülkenin yapay şizofren gündemi ile Kaçak Saray’ı unutturuyorlar!.
Oysa TBMM’yi izler gibi, bu günahkâr yapının karşı kaldırımına da kameralar yerleştirip orayı 24 saat izlemek gerekiyor.
Çünkü asıl paralel yapı orada kuruluyor.
Erdoğan, “Hedef 2023” diyerek açık açık Türkiye Cumhuriyeti’ni “sıfırlayacak” kendi paralel yapısını orada kuruyor!
O, “1150 küsur oda”da misafir ağırlayacak değil.
Nakit istiflenecek de değil.
(Zemin katın altında çelikten duvarlarla desteklenmiş dev kasalar yapıldığı açıklandı.)
O odalarda misafir ağırlanmayacak, danışman mangaları da yatıp kalkmayacak elbet.
Her bir oda, Tayyip Cumhuriyeti’nin yargı organları dahil, tüm kamu kuruluşlarına karşı kuracağı kendi paralel yapısının özel “kozmik odaları” olacak.
Tapu Kadostro’daki alım satımlardan MİT dinlemelerine, Merkez Bankası’ndan BDDK’ye iç piyasadaki tüm para ve sermaye hareketlerine, her türlü işlem, her çeşit nakit girişi çıkışı bu odalardan izlenecek.
Kimlerin neler yaptığı, ne alıp sattığı ne kadar kazandığı belirlenecek.
Bu rakamlar ve bilgiler ışığında yeni paralel havuzlar oluşturulacak.
“Katkı payları”, su olup buralara akıtılacak.

Davutoğlu’nun Sırtından Karizmadan Tasarruf... 
Derdimiz az imiş gibi yenisi eklendi: Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Paris’te yürüyüşe katılan liderlere tek tek sarılıp öptüğü halde Ahmet Davutoğlu’nu öpmedi.
Öpmedi!
Nedeni basit.
Davutoğlu lider değil de ondan öpmedi!
Davul bile dengi dengine
Hollande’ın hayatta en kolay yaptığı şey sarılmak ve öpmek.
Kimi nerede, ne zaman ve nasıl öpeceğini çok iyi biliyor.
Bir yerde şaştı.
Orada da 15 yıllık metresinden oldu.
Neyse!
Fransa Cumhurbaşkanı eğer Davutoğlu’na sarılıp öpmedi ise... Bunun kusuru bizde!
Paris’teki “Teröre Lanet Yürüyüşü”ne ülkelerin liderleri davetli idi.
O kadar ülke arasında teröre Türkiye’den daha ağır bedel ödemiş ve ödeyen bir ülke var mı? Yok.
Peki ülkemizde, değil ülkenin, kendisini asrın ve dünyanın lideri gören - gösteren Erdoğan’dan başka bir lider var mı? Yok.
Niye yok?
Yerli yabancı radikal İslamcılar arasındaki imajı zedelenmesin diye yok!..
“Karizmasından tasarruf etmek” için yok!
Hem “şehit olmaya karar veren” teröristleri hem de terör mağduru Avrupalıları idare etmek için yok!
Elin Fransızı bunu yer mi?
O da iki tarafı idare etmek için gönderdiğin “dublörü” öpmez işte!
Elin Avrupalısı işte, her zaman öperek, hatta daha da ileri giderek değil, öpmemek ve sarılmamak suretiyle de cezalandırıyor.
Oh olsun!
Yine de, kadın kalbi mi demek gerek bilemiyor insan..
Davutoğlu’nun zedelenen onurunu tamir etmek, Alman Şansölyesi Merkel’e düşüyor.
Kendisini Berlin’de ağırlıyor.
Üstelik sarılıp iki yanağından da öpüyor!
Tayyip Bey de teselli bulmuştur inşallah!

Siyasi Ders
Demirel’e sormuşlardı:
- Neden aldınız o milletvekilini? Size ve partimize hep sövüyordu!
Demirel’in yanıtı Tayyip Bey’in “transfer sırrı”nı da açıklıyor:
- Orada iken bize bağırıyordu. Bizim kapıya bağlayacağız. O tarafa havlayacak!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları