İçerde ve dışarda savaş

16 Mayıs 2022 Pazartesi

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ABD’nin başını çektiği blok ile Sovyetler Birliği zamanında başlayan güç mücadelesi Varşova Paktı’nın çöküşüyle noktalandı ancak Rusya’nın toparlanmasıyla farklı bir şekil aldı. Birçok eski SB mensubu ülke taraf değiştirdi. Ukrayna’nın benzer talebine Rusya sert gücünü kullanarak karşılık verdi. Yaklaşık üç aydır Ukrayna sıcak çatışma alanı...

Karşılaştığı başarısızlıktan sonra savaş planlarını revize eden Rusya henüz istediklerini elde edemedi. Daralttığı hedeflere de ulaşma garantisi yok. Hedefini Donbas olarak sınırlasa bile artık daha çok zorlanacaktır. Odessa bölgesine yönelik bir operasyona girişme olasılığı da zayıfladı.

BALTIKLAR’DAKİ SOĞUK SAVAŞ 

Savaşın soğuk yüzü ise kendini Baltık Denizi’nde hissettirdi. İsveç ve Finlandiya NATO’ya katılma kararı aldılar. ABD başta olmak üzere bazı NATO ülkeleri bu iki ülkenin üyeliğini sağlamak için acele ediyorlar. 

Türkiye bu konuda zor bir tercih yapacak. Bu iki ülkenin NATO üyeliği dünya barışı için doğru bir adım değil. Türkiye bu üyeliğe karşı olsa bile kolaylıkla engelleyemez. Elinde bulunan veto kozunu içinden geçtiği koşullarda kullanabilmesi zor. Pazarlıkları nasıl yürüteceğini göreceğiz. Kazananın genelde güçlüler olduğu bilinen bir olgudur.

İÇERDEKİ KANSIZ SAVAŞ 

İçimizdeki savaş ise kansız fakat acımasız olarak devam ediyor. Tarafları yaklaşık iki yüz yıllık tarihin aktörleri. Bir tarafında Osmanlı modernleşmesinin bir ürünü olan askeriye, diğer tarafında içindeki Aydınlanmacı damar hariç ilmiye sınıfı...

Ordu, Birinci Dünya Savaşı’nda mağlup olsa da birçok cephede başarılı muharebeler yapmış ve Balkan Harbi’nde kaybettiği saygınlığı kısmen yeniden kazanmıştı. Kurtuluş Savaşı’nı başarıya ulaştıran da o savaşçı kadro idi.

Mustafa Kemal, bu kadroyla Milli Mücadele’yi hem dışa hem de içe karşı zafere ulaştırdı. Yaşanan iç savaşta hilafet ordusu ve destekçileri 1920 yazında Mudurnu’da durdurulabilmişti. 

Zaferden sonra Cumhuriyet kuruldu. Halifelik kaldırıldı. Tekke ve zaviyeler kapatıldı. Dinle devlet işlerini birbirinden ayıran laiklik ilmiye sınıfını geriletti.

VESAYET ODAKLARI

Egemenliği ele geçiren her siyasi kadro Cumhuriyet karşıtlığına meylederek büyük hatalar yaptı. Cumhuriyeti kuran ordu da büyük hatalar yaptı. Bu süreç orduyu bir vesayet odağı haline getirdi. Amacı doğru, yöntemleri yanlış olan bir süreç yaşandı. 

Bu yanlışları kendi hesabına doğru değerlendiren AKP, eski ortağı FETÖ ve bazı liberallerin yaygaralarıyla askeriyeyi demokrasinin önünde engel olarak takdim etmeyi başardı. Ordu ortaklaşa kumpaslarla kötürüm edildi. İleri demokrasiye geçilecekti ama hukuk devleti de elden gitti! 

28 Şubat davasında hukuksuz yargılamalarla verilen müebbet hapis cezaları, Balyoz davasında yedi kişi hakkında Yargıtay katında bile “suç için anlaşma” diye olmayan bir suç üretilmesi, sarıklı amirale karşı görüş açıkladılar diye emekli amirallere yapılan zulüm, savaşın geldiği aşamada askeriyeye karşı ilmiyenin son muharebe zaferidir.

SONUÇ

Yeni kurulan Diyanet Akademisi öğrencilerine askerlikten muafiyet getirilmesi de Mustafa Kemal’in 1922’nin nisanında Büyük Taarruz’a beş kala Konya’da bir medreseyi ziyareti esnasında talebelerinin askere gönderilmemesini öneren hocaya kızması ve onların askere gönderilmesi emrini vermesine yanıttır (Aralov, Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları, s. 98). 

Bu yanıt yeni vesayet odağını işaret etmektedir: Diyanet. AKP iktidardan gitse bile ilmiye sınıfının yeni rolünden soyutlanması zor olacaktır.

Savaşın bu aşamasında, orduya karşı yürütülen kumpasa koşulsuz destek verenler ve hatta kenardan seyredenler de yeni rollerinden dolayı zindanlara yollanarak ödüllendiriliyor(!).     

Savaşın farklı muharebelerden oluştuğunu hatırlatarak bitirelim... Sadece teslim olanlar yenilgiyi hak eder! Haklılar asla...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sakarya’dan Afyon’a 28 Ağustos 2023
Stratejik körlük 14 Ağustos 2023

Günün Köşe Yazıları