Sakarya’dan Afyon’a
Ahmet Yavuz
Son Köşe Yazıları

Sakarya’dan Afyon’a

28.08.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

İki ay sonra Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlayacağız. Hem sevinç doluyuz hem de hüzün. Sevinç doluyuz çünkü emperyalizmle giriştiğimiz büyük mücadeleden galip ayrıldık. Hüznümüz ise çağdaş uygarlık düzeyini bırakalım aşmayı henüz yakalayamadık. Bu gerçeğin ışığında sevincimize dönelim...

Anadolu coğrafyasının hemen hemen denizsiz bir parçasına mahkûm edilmek istenen Türk varlığı 102 yıl önce Sakarya’da varını yoğunu ortaya koydu ve işgalcileri durdurmayı başardı. Vekâlet savaşının o günkü temsilcisi Yunan ordusunu denize dökmek için ise tam bir yıl çalışmak, didinmek, akılla yürek birlikteliğini sarmaş dolaş etmek gerekti. O gün geldiğinde, atalarımız yeniden kükredi ve Batılılarca Sevr ile dikilen dar ve uyduruk elbiseyi yırtıp attı. Tarihten Türkleri çıkarmak isteyenlere karşı kendi tarihini yazdı. Çok övünmeli ama bir o kadar düşünmeliyiz... 

Türk ordusunun Temmuz 1921’deki Kütahya-Eskişehir “Muharebeleri”nde aldığı yenilgi Mustafa Kemal’i iki olağanüstü bir önleme yöneltti: Orduyu Sakarya doğusuna çekti; başkomutanlık yasasıyla Meclis’in savaşa ilişkin bütün yetkilerini üstlendi ve topyekûn harbi genişletti, milleti tam seferber etti. 

28 AĞUSTOS 1921

Sakarya’da ölüm kalım mücadelesinin altıncı günüydü. İlk gün Mangal Dağı düşmüştü. Beş gündür Türk savunması inanılmaz bir savaşma azim ve iradesi sergilemekte ve bu direnç toprağa Mehmetçiğin teri ve kanı olarak yansımaktaydı. Öyle zaman dilimleri oldu ki Başkomutan Mustafa Kemal’in, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” diye başlayan tarihi emri, birliklerin bir kısmına canınız pahasına toprağınızı savunun demekti. Bir bakıma onlara Conkbayırı’nda olduğu gibi ölmeyi emretmişti (Ahmet Yavuz, Başkomutan, s. 321).

Öte yandan olası gelişmeleri dikkate alarak Milli Savunma Bakanı Refet Bey’e Meclis’in Ankara’dan taşınması emrini verdi ancak cephedeki olumlu gelişmeler üzerine bu emri iptal etti. Bazı aktarımlara göre, Fevzi Paşa gelişmeleri değerlendirirken “Bize yağmur yağarken onlara güneş doğmuyor” diyerek iptal kararında etkili olmuştur.

Yunan ordu komutanı Papulas’ın o gün Atina’ya gönderdiği mesajdan, Yunan kuvvetlerinin elde ettikleri başarılara rağmen savaşma azim ve iradelerinin gevşediği izlenimi edinmek mümkündür. 

İleriki günlerde Çaldağı’nın düştüğü koşullarda meydana gelen kritik durumlar yüksek komuta heyetinin sevk ve idare becerisi yanında üstün disiplinle savaşan askerlerimizin fedakârlığı birleşerek Milli Mücadele’nin dönüm noktasını belirlediler. Gordion’a bir düğüm daha attılar. 

Sakarya, savaşın genel gidişat üzerinde özel bir öneme sahip olmakla birlikte İtilaf Devletleri’nin kuklası Yunan ordusunu Anadolu’dan söküp atmaya elvermemiştir. 

Sovyetler ile Kars (13 Ekim), Fransa ile Ankara (20 Ekim) antlaşmaları imzalandı. İtilaf cephesinde bir gedik açılmış oldu. Çukurova bölgesi Fransa’dan alındı. Atatürk’ün, “Hatay benim şahsi meselemdir” sözünü Çukurova’ya duyulan acil ihtiyaçta aramak lazımdır. 

Sonuç olarak savaş tek cepheli hale geldi.

28 AĞUSTOS 1922

Eskişehir-Afyon hattına çekilen Yunan ordusu (224 bin 623 asker, 450 top, 50 uçak) bölgede savunma için tertiplendi. Batı Cephesi Komutanlığı iki ordu halinde (207 bin 931 asker, 340 top, 10 uçak) muharebeye hazırdı.

Denk kuvvetler karşı karşıyaydı. Türk ordusu için tek bir başarı şansı vardı: Baskın etkisi elde etmek ve gücü çok dar bir alanda toplayarak kısa sürede düşmanı imha etmek. 

Başkomutan oldukça riskli bir plana onay verdi. Yunan ordusunun en kuvvetli yerine (Afyon güneyi) 1’e 6’lık bir üstünlük sağlayacak bir yığınak yapılarak cephe yarılacak; süvari kolordusu da hiç beklenmeyen bir bölgeden (Ahır Dağı) düşman gerisine sarkıtılarak yandan kuşatılacaktı. 

Ama öncesinde zor bir iş vardı. Yığınak gizlilik içinde yapılmalıydı. Kuvvetlerin çoğu Eskişehir-Afyon hattının doğusundan, 10 gün boyunca Afyon güneyine aktarılmalıydı.   

Sonuçta asıl kuvvet olan 1. Ordu’nun 40 km genişliğindeki taarruz bölgesinde 13 kilometrelik yarma bölgesinde Yunan ordusunun 15 bin askerine karşı 90 bin Türk askeri tertiplendi. Bu, 1’e karşı 6 üstünlük ama cephenin geri kalan kısmında aşırı zayıflık demekti.

İstanbul ile her türlü iletişim kesildi. Başkomutanın Ankara’da olduğu ve Türk ordusunda isyan çıktığı söylentisi yayıldı. 

Askeri uzmanlarda Türk ordusunun taarruz edemeyeceği, etse bile Yunan mevzilerini aşamayacağı görüşü egemendi. Meclis’teki bazı vekillerin yaptığı konuşmalar da bu algıya hizmet etti. 

26 Ağustos sabahı başlayan Türk taarruzu süvari kolordusu dışında istendiği gibi gelişmese de 27 Ağustos günü cephe yarıldı ama öğle saatlerine kadar düşmeyen Çiğiltepe, Albay Reşat Bey’i olmayacak bir işe sevk etti. Acısını duyumsuyoruz.

Başkomutanın gözü doğru düzgün kullanılamayan Yunan ihtiyat kolordusundaydı. Bu kuvvetin pasif kalması Türk ordusunun işini kolaylaştırdı.

101 yıl önce bugün başkomutan, Fevzi ve İsmet paşalarla birlikte Kocatepe’den Afyon’a indi ve doğru 1. Ordu birliklerinin arasına karıştı. Emirler verdi.

30 Ağustos günü Yunan ordusunun önemli bir kısmı Aslıhanlar bölgesinde imha edildi. Artık hedef başkomutanın verdiği emirde vücut bulduğu gibi “Akdeniz” idi. Denize ulaşanlar canlarını kurtarma şansına kavuştular.

Yunan ordusu muharebe ederek İtilaf kuvvetleri tek mermi atmaya gerek kalmadan yurttan atıldı. Sun Tzu yaşasaydı, bu zaferi zaferlerin en büyüğü olarak nitelerdi zira ona göre savaşmadan kazanmak savaşarak kazanmaktan daha değerliydi. 

Büyük Taarruz kurtuluşun mührü, kuruluşun anahtarıdır. 

Milli Mücadele, vatandan başka sevgili bilmeyen fedakâr bir neslin Türk varlığını Asya’ya hapsetmek ve hatta tarihten silmek isteyenlere attığı büyük sillenin adıdır. Bu süreci ve öncesini dikkatle incelemek, kendimize hamaset konforu yaratarak böbürlenmek için değil, doğru bir gelecek inşasında yararlanmak için kaçınılmaz bir sorumluluktur. Savaşın bir cinayet ama zorunlu olduğunda kaçınmamamız gerektiğinin bilincinde olarak... 

Yazarın Son Yazıları

Sakarya’dan Afyon’a

Sakarya’dan Afyon’a

Devamını Oku
28.08.2023
Stratejik körlük

Stratejik körlük

Devamını Oku
14.08.2023
Adem Huduti’nin suçu ne?

Adem Huduti’nin suçu ne?

Devamını Oku
31.07.2023
Yeni vesayet odağı

Yeni vesayet odağı

Devamını Oku
17.07.2023
Wagner dersi

Wagner dersi

Devamını Oku
03.07.2023
Demirel

Demirel

Devamını Oku
19.06.2023
Yanlış tasarımın bedeli

Yanlış tasarımın bedeli

Devamını Oku
05.06.2023
Seçimi kazanmak mümkün

Seçimi kazanmak mümkün

Devamını Oku
18.05.2023
Fanteziye yer yok

Fanteziye yer yok

Devamını Oku
01.05.2023
Küçük dilimi yutacaktım

Küçük dilimi yutacaktım

Devamını Oku
17.04.2023
Deprem, devlet ve TSK: Birkaç stratejik sonuç

Deprem, devlet ve TSK: Birkaç stratejik sonuç

Devamını Oku
03.04.2023
18 Mart’ın anlamı

18 Mart’ın anlamı

Devamını Oku
20.03.2023
Aktif fay hatları

Aktif fay hatları

Devamını Oku
06.03.2023
Yetkin aklı egemen kılmak

Yetkin aklı egemen kılmak

Devamını Oku
20.02.2023
Millet İttifakı’nın beyanları

Millet İttifakı’nın beyanları

Devamını Oku
06.02.2023
Seçimde ne oylanacak

Seçimde ne oylanacak

Devamını Oku
23.01.2023
Suriye-Ukrayna aksı

Suriye-Ukrayna aksı

Devamını Oku
09.01.2023
Kocatepe’yi saran ruh

Kocatepe’yi saran ruh

Devamını Oku
26.12.2022
Tercihlerin ve dayatmaların bedeli

Tercihlerin ve dayatmaların bedeli

Devamını Oku
12.12.2022
Dış politika dönüşümü

Dış politika dönüşümü

Devamını Oku
28.11.2022
Devletin yeniden yapılandırılması ihtiyacı

Devletin yeniden yapılandırılması ihtiyacı

Devamını Oku
14.11.2022
Mahir Ünalgiller

Mahir Ünalgiller

Devamını Oku
31.10.2022
Savaşın kaybedeni Avrupa’nın arayışı

Savaşın kaybedeni Avrupa’nın arayışı

Devamını Oku
17.10.2022
Dolaylı savaş

Dolaylı savaş

Devamını Oku
03.10.2022
Kürt sorunu ve uluslararası boyut

Kürt sorunu ve uluslararası boyut

Devamını Oku
19.09.2022
Kürt sorununda AKP’nin yıkıcı adımları

Kürt sorununda AKP’nin yıkıcı adımları

Devamını Oku
09.09.2022
Kürt sorunu var mı?

Kürt sorunu var mı?

Devamını Oku
08.09.2022
Kahramangiller!

Kahramangiller!

Devamını Oku
05.09.2022
Suriye’den çıkış stratejisi

Suriye’den çıkış stratejisi

Devamını Oku
22.08.2022
‘Büyük Savaş’ kaçınılmaz mı?

‘Büyük Savaş’ kaçınılmaz mı?

Devamını Oku
08.08.2022
Lozan’ı anarken

Lozan’ı anarken

Devamını Oku
25.07.2022
Sağım solum ezber

Sağım solum ezber

Devamını Oku
11.07.2022
Sığınmacıları kaldıraca dönüştürmek

Sığınmacıları kaldıraca dönüştürmek

Devamını Oku
27.06.2022
Çatışmadan kaçınmak

Çatışmadan kaçınmak

Devamını Oku
13.06.2022
28 Şubat algısı ve yargısı

28 Şubat algısı ve yargısı

Devamını Oku
30.05.2022
"Biz ideali ve imanı götürüyoruz” diye başlayan yolculuk

.

Devamını Oku
19.05.2022
İçerde ve dışarda savaş

İçerde ve dışarda savaş

Devamını Oku
16.05.2022
Dip dalga büyüyecek

Dip dalga büyüyecek

Devamını Oku
11.05.2022
Savaşın gidişatı

Savaşın gidişatı

Devamını Oku
02.05.2022
İki büyük sorun

İki büyük sorun

Devamını Oku
18.04.2022