“Beşiktaş, Avrupa’da var, Türkiye’de yok” diyorsak bu maç için de öyle mi olacaktı yani. Bunun adı ‘Derbi’ kardeşim. Diğer maçlara benzemez havası. Her futbolcu bu gecelere kendini özel hazırlar. Hele ev sahibiyse ve puan cetvelinde geriden geliyorsa motivasyon ikiye katlanır. Öyle de başladı gece. İlk 30 dakika her şey Beşiktaş içindi. Aykut hocanın “Barcelona gibi pas trafiğimiz var” sözünü tam tersine çevirdiler. Gol de erken gelince baskı F.Bahçe’ye tam oturdu. Gökhan ve Mehmet etkisiz kalınca iş Alex’e düştü ama o da Ernst ve Aurelio arasında kalınca F.Bahçe sürekli pas hataları, top kayıpları yaptı. Sarı - Lacivertliler 30’a kadar sahada yoktu. Ne zaman Alex ile değil kanatlarla oynamaya başlayınca etkili olmaya başladılar. \n

Caner ve Gökhan kanatlardan sıkça, bindirip iyi oynadıkça bu kez Alex rahatladı ve ilkyarının son 15 dakikasında F.Bahçe 3 net pozisyon buldu. Ama İnönü’de baskı altında oynuyorsan birini atacaksın. İkinci yarı da sanki ilk 45’in kopyasıymış gibi Beşiktaş farkıyla başladı. Direkler derken bu süreç 15 dakika sürdü. Alex’in golü İnönü’nün tansiyonunu düşürdü. Ama dedik ya derbi bu. Her an her şey olabilir. Almeida’nın kafası gibi. Adam sahanın tek uzunu, arka direkte bu kadar rahat kafayı başka hiçbir derbide vuramaz, vuramayacak, iddiaya girerim. Peki ya gecenin görünmeyen adamı Cristian’ın beraberlik golü. Bu da Almeida’nın ki gibi. Tekrarı zor olur bu sezon derbilerinde. Sonuçta, “Beşiktaş bu sezonun en iyi futbolunu dün gece oynadı” demek yanlış olmaz. F.Bahçe ise inişli çıkışlı oyunuyla bir kez daha yenilmeden evine dönerken bu güzel gecenin kârlısı olmayı başardıysa bu takımı her şeye rağmen alkışlamaya devam diyorum..