Ayşe Emel Mesci

2018 Aydın Doğan Ödülü: Arif Sağ

09 Nisan 2018 Pazartesi

12 Eylül sonrasında yurtdışında sürgündeydim. 1980’li yıllarda televizyon henüz böyle yaygınlaşmamıştı, internet kullanımda değildi, teknoloji de her kanalı her yerden izleyebilme olanağı veren bir düzeye gelmemişti. Memleketle bağımız, esas olarak kitap, dergi, gazete ve müzik üzerinden kuruluyordu. O dönemde müziğin ana taşıyıcısı ise kasetlerdi. Ben de “Muhabbet” dizisinin kasetleriyle yurtdışında tanıştım.

‘Muhabbet’
1983’te başlayıp 1989’a kadar süren “Muhabbetdizisinden toplam 7 kaset çıkmıştı. “Muhabbet” yoluna ilk girenler Arif Sağ, Musa Eroğlu ve Muhlis Akarsu olmuş, üçüncü kasetle birlikte Yavuz Top da aralarına katılmıştı. Halk müziğini kendi enstrümanları üzerinden çoksesliliğe doğru taşıyan bu girişim beni çok heyecanlandırmıştı. Sazın ne denli güçlü bir enstrüman olabileceğini, nasıl bir virtüozite potansiyeli içerdiğini, halk müziğimizin nasıl farklı boyutlara taşınabileceğini düşünmüştüm “Muhabbet” kasetlerini dinlerken.
Bu yıl yirmi ikincisi düzenlenen Aydın Doğan Ödülleri’nde Türk Halk Müziği dalında Arif Sağ ödüle layık görüldü. 4 Nisan 2018’deki törende Arif Sağ ödülünü Aydın Doğan’ın elinden alırken ben de sürgün yıllarına, “Muhabbet” dizisinin o yıllarda bende yarattığı etkiye uzandım. Üstelik masamızda bu anıları canlı kılan değerli bir sanatçı daha vardı: Yavuz Top ve ailesiyle aynı masayı paylaşıyordum. Böylelikle Yavuz Top’a da Pir Sultan Abdal’ın yüzyılların öncesinden bize seslenmeye devam eden “Ötme Bülbül Ötme” türküsüne yaptığı çoksesli düzenlemeyi ne kadar beğendiğimi söyleme fırsatını buldum.

Anadolu müziği ve Arif Sağ
Arif Sağ bu toprağın bağrındaki kültür birikimini uluslararası alanda da tanıtmak için çok uğraşmış bir değerli sanatçıdır. Özellikle Avrupa’nın çeşitli kentlerinde düzenlenen konserlerde Flamenko ustalarıyla yaptığı gitar-saz düetleri, o “Muhabbet” dizisiyle bana yansıyan arayışların ne kadar ilginç köprüler kurabildiğinin de kanıtıdır.
Anadolu müziği/müzikleri, daha genel anlamda da Anadolu kültürü bu topraklarda yüzyıllar boyunca yaşanmış paylaşımların, iç içe geçişlerin, temasların ürünüdür ve zaten esas bu yönüyle özgün bir zenginlik kaynağıdır.
Ahmed Eflakî’nin “Ariflerin Menkıbeleri” adlı yapıtında naklettiğine göre, Horasan’dan kalkıp Anadolu’ya (Diyar-ı Rum’a) gelen Mevlana, semâ ve zikirin ibadetleri içinde tuttuğu önemli yeri şöyle açıklar: “Onların (Rum/Anadolu halkının) hiçbir suretle doğru yola meyletmediklerini görünce, insanların tabiatına uygun düşen şiir ve semâ yolu ile o manaları onlara layık gördük; çünkü Rum halkı zevk ehli ve şirin sözlüdür.”
Mevlana’nın gözünde, insanları ikna edebilmek için sanat yoluna da başvurulmasını gerekli kılan Anadolu kültürü, bir yanda sayısız uygarlığın diğer yanda göçlerin ve göçebe kültürlerinin, ayrıca da bunların etkileşimlerinin ürünüydü. Horasan kültür potasından geçerek kimi zaman bir “güvercin” kimi zaman bir “şahin” donunda Anadolu’ya taşınan göçebe/Şamanist esinli gelenekler, yüzlerce yıllık yerleşik birikimle kaynaşırken kültürümüze bugüne dek gelen özgün rengini de kazandırmıştır.
İşte Arif Sağ bu “çok uzaklardan gelen” yolun hem günümüze hem farklı kültürlere açılan çok önemli pencerelerinden biri olmanın yanı sıra, popüler kültürün her alanını olduğu gibi müziği de çokça etkileyen yozlaşmaya karşı, halk müziğine yeni bir nefes vermiş çok değerli bir sanatçımızdır.
Aydın Doğan Vakfı’nı hem bu önemli ödül tercihi hem de düzenledikleri güzel gece için kutluyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları