Ayşegül Yüksel

‘Anna Karenina’ için yeni sahne metni

23 Ocak 2018 Salı

‘Anna Karenina’, Lev Tolstoy’un, roman türünde dorukları zorladığı, zorlu bir yazınsal metindir. Ne ki içerdiği ‘kocasını aldatan kadın’ örgesi nedeniyle, pek çok başka kült yapıt gibi, popüler sanatın da vazgeçilmezleri arasında yer almıştır. Opera, bale, tiyatro sahnelerine çıkartılmış, televizyon dizisi olarak da çekilmiştir.

Üç ayrı grup karakterin öyküsü bağlamında bir yandan 1870’lerin Çarlık Rusyası toplumunun çarpıcı bir incelemesini içeren, öte yandan kişileri iç monologlar yoluyla irdeleyen yapıta, roman türünden sonra en çok yakışan anlatım ise sinemada gerçekleşmiştir. Yapıta adını veren ünlü Anna karakteri, Greta Garbo’dan Türkan Şoray’a, birçok kadın oyuncunun yorumuyla beyazperdede canlandırılmıştır. 2012’de izlediğimiz, senaryosunu ünlü oyun yazarı Tom Stoppard’ın kaleme aldığı, başrollerini Keira Knightley ve Jude Law’un oynadığı bir Joe Wright filmi olan İngiliz yapımı ‘Anna Karenina’ ise, beni öylesine benden almıştı ki, bu hünerli anlatımdan sonra başka bir ‘Anna Karenina’ düşleyemezdim. Düşleyemedim de…

Deneysel yorum

Ankara Devlet Tiyatrosu bu dönem Helen Edmundson’un oyunlaştırdığı –2006’da Kent Oyuncuları yapımı olarak izlediğimiz- ‘Anna Karenina’yı sahneye getirdi. Cevat Çapan çevirisindeki ustalığa karşın, romanın hakkını vermede –Joe Wright filmine oranla- yeterli sayılamayacak bu metin, neyse ki, çeşitli tablolardan oluşan alışılagelmiş bir oyun olmanın ötesine geçerek deneysel bir anlayışla değerlendirilmiş.

Ankara DT’de sürmekte olan ‘Gayri Resmi Hurrem’in ödüllü başoyuncularından İpek Atagün Gezener’in sahnelediği oyun, dramatik olanı, opera-baleşarkı- resitatif dilsel söylem-dans-mim öğelerinin buluşturulmasında arayan bir anlatıma yaslandırılmış.

Aslı Güneş Sümer’in koreografisiyle bir epizoddan ötekine hızlı geçiş yapabilen bir görsel ortamda, Esra Selah’ın giysi düzeni, Kerem Çetinel’in işlevsel parçalardan oluşan, ekonomik dekor tasarımı ve duyarlı ışık düzenlemesi, Ekin Eti’nin müziği, yapıtın ünlü aşk üçgeni Aleksey Karenin-Anna-Kont Vronski, toprak sahibi soylu Levin ve Kiti, Anna’nın erkek kardeşi Spiva ile eşi Doli’nin öyküleri bağlamında gelişen durumları ve olay dizilerini rahatça bağlıyor birbirine.

İyi çalışılmış ‘hareket tiyatrosu’

Bu akış içinde, oyunculuğun, dramatik yorumculuğun ötesinde, hareket-dans-akrobasi-mim ustalığı, sesi ve dili şarkı-resitatif bağlamında değerlendirebilme yetisi gibi özelliklerde de yansıması öngörülmüş. Böylece, yer yer dans tiyatrosuna yaklaşan bir hareket ve/ya da performans tiyatrosu oluşturulmuş.

Yönetmen-koreograf ikilisinin, benimsedikleri konsept doğrultusunda hem görsel-işitsel tasarımcılarla hem de oyuncularla yoğun, alabildiğine yorucu bir toplu çalışmaya girdiği görülüyor. Bu çalışmadan tüm sanatçılar yüzlerinin akıyla çıkıyor. Başrollerdeki Aslı Artuk (Anna), Barbaros Efe Türkay (Kont Vronski), Cengiz Uzun (Aleksey Karenin), Şevki Çepa (Stiva), Özden Gököz (Doli), Caner Kadir Gezener (Levin), Mihriban Rezzan Seyhan’dan (Kiti) yapımda görev alan tüm öteki oyunculara dek…

Ne ki tiyatrodaki ‘koreografi’ çalışmalarının son zamanlarda göze batan bir sorunu var. Söz ve şarkıyla buluşan ‘koreografi’ ve/ ya da ‘harekette stilizasyon’, uzun metinlerin sahnelenmesinde kullanıldığında, bir aşamadan sonra sahnedeki dramatik olayın önüne geçerek, seyircinin algısında otomatikleşiyor. Bu noktada seyircinin sahneyle olan bağlantısını kopartan, sıkıcı bir izleme süreci başlıyor. 2 saat 20 dakikaya uzayan ‘Anna Karenina’ metninde de ne yazık ki aynı tuzağa düşülmüş. Oyunun ikinci yarısı –hareketteki yinelemelerin dayanılmaz boyutlara ulaşmasıylazor seyrediliyor. Ya hareket düzeni çeşitlendirilmeli ya da sahne metni en aşağı 20 dakika kısaltılmalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özdemir Nutku anlatıyor 3 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları