28 Şubat hakkında yadsınamaz somut veriler

28 Şubat hakkında yadsınamaz somut veriler

09.09.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Siz bu satırları okurken tek suçları, Milli Güvenlik Kurulu çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gereklerinin korunması için görevlerini yapan 80 yaş civarındaki emekli generaller, cezaevlerinde hakketmedikleri bir “demokrasi nöbeti” tutmaya devam ediyorlar. 

Sözde hâlâ FETÖ’ye karşı mücadele ettiğini söyleyen bir iktidarın varolduğu bir dönemde, 28 Şubat generallerine reva görülen bu muamele, tarihin karanlık sayfalarına girecek!

28 Şubat’ı, 2012’den itibaren TBMM’de araştırmaya başlayan AKP iktidarında bu soruşturma, ne acıdır ki yıllar sonra FETÖ irtibatından tutuklanacak olan savcı Mustafa Bilgili’ye emanet edilmiştir. 

İşin daha da ibret verici tarafı, 1997 yılındaki 28 Şubat MGK toplantısından önceki 8 gün içinde, MİT önce Cumhurbaşkanı Demirel’e “irticai tehdidin hali hazır durumu” konusunda kapsamlı bir rapor sundu; burada en güçlü tarikatın Fethullah Gülen grubu olduğu tüm içeriği ile anlatılıyordu. 28 Şubat’tan 3 gün önce ise yine MİT, Cumhurbaşkanlığı’na “İrticai Faaliyetlerin Önlenmesine Dair Tespitler” başlıklı ikinci bir rapor daha gönderdi. Bu raporlar doğrultusunda 28 Şubat’ta toplanan MGK’de alınan 18 maddelik kararlar sadece ve sadece anayasanın zaten var olan maddelerinin korunması için alınmış öncelikli barışçıl tedbirlerden ibarettir. Hedef, büyümekte olan tehlikenin ülkeyi herhangi bir geri dönülmez kaosa taşımadan sükûnet içinde kontrol altına alınmasından ibarettir. İşin her noktası, o anda geçerli anayasa ve yasaların çerçevesinde ve MGK’nin kuralları ve yetkileri dahilinde gerçekleşmiştir. Yani rejimi yok edecek tehlikeye karşı rejimi korumak ve kollamak isteyenler bugün anlaşılması zor bir mantık ile suçlu ilan edilmişlerdir. 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, hükmü ve infazı kesinleşen 28 Şubat dava dosyasını, sanık avukatlarının itirazı üzerine, geçen hafta yerel mahkemeden istedi. Bu aşamadan sonra savcılık itirazı yerinde görürse gereğinin yapılması için dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderecek; itiraz yerinde bulunmazsa sanık avukatlarının talebi reddedilecek. Dolayısıyla bu aşamada, 26 Ağustos makaleme ek olarak “28 Şubat Davası” hakkında yorum katmadan, dönemin yaşanmış somut olaylarından bazılarını ve sarf edilmiş sözleri hatırlatmayı yerinde gördüm; ülkenin o dönemdeki ruhunu anlamaya çalışarak okumanızı rica ediyorum:

 “İslamda demokrasiye gerek yok” (22/07/1993, Sabah. Almanya’da yeni seçilen Şeyhülislam demeci)

“Sivas’a Madalya Verilsin”
(29/10/1993, Akit. Sivas Katliamı hakkında/ “Sivas’ta olanların üzücü ve düşündürücü yanları bulunmakla birlikte daha geniş bir değerlendirme ile olaya baktığımızda utanç verici değil gurur verici olduğuna inanıyorum”) 

“Kaz Mezarcı, Derin Kaz” (07/03/1994, Vakit. Hasan Mezarcı hakkında köşe yazısı başlığı)

“İslami dergiler demokrasiye saldırıyor. Nakşi lider Coşan, Müslümanları silahlanmaya ve gerilla savaşını öğrenmeye çağırdı.” (07/03/1994, Cumhuriyet)

“Boğulacaksınız” başlıklı makaleden: “Bazılarının ‘çamuriyet’ dedikleri paçavra gerçekten de öyle. Ama sadece o değil, hepsi ‘çamuriyet’. ... ‘evet, boğulacaksınız ama laik veya demokrat olduğunuz için değil. Boğulacaksınız, ama Kemalist olduğunuz için değil. Boğulacaksınız çünkü siz alçaksınız... Boğulacaksınız bu kusmuk selinde bu çamur deryasında.” (24/04/1994, Akit)

“Makyavelist Müslümanlar: Bir Müslüman saf bir İslami anlayış ve inanca sahip olursa nasıl olur da demokrasinin devam etmesi gerekir diyebilir?... Müslüman demokrasi bir Makyavel gibi nasıl mubah görebilir. İslam dışı bütün sistemlerin Allah’ın dinine savaş açan birer küfür olduklarını bilmiyor mu? Şayet bilmiyorsa öğrensin ve tövbe etsin” (10/07/1994, Vakit) 

Erbakan: “İslam Birliği’nin kuruluşu Konya’da başlayacak” (11/09/1994, Vakit) 

“Batsın Bu Laiklik” manşeti. (05/01/1996, Akit)

“Halk şeriata sıcak” (15/09/1996, Akit)

MGV Genel Başkanı: “Gürül gürül akan nehir durdurulamaz. Cihadın önünü kesmeyin” (11/12/1996, Akit)

“Bu ne rezalet! İran’ın Ankara Büyükelçisi Sincan Belediyesi’nin düzenlediği Kudüs gecesinde şeriat çağrısı yaptı. Refahlı belediyenin düzenlediği Kudüs gecesine katılan İran Büyükelçisi Hamas ve Hizbullah Örgütü liderlerinin posteri altında Amerika’yı ve İsrail’i düşman ilan ettikten sonra şeriat çağrısı yaptı” (02/02/1997, Sabah) 

“Tahrikler bitmiyor. Refah Partisi türban, karayolu ile hac, kurban derileri Taksim’e cami krizlerini yeni krizler yaratarak daha da tırmandırıyor.” (04/02/1997, Hürriyet) 

(Tüm bu alıntılarımda köşe yazarlarının isimlerini kullanmadım, onları hedef haline getirmemek için)

Dostum Suay Karaman da aynı dönem hakkında Azim ve Karar sitesinde yazdığı çok önemli makalede, o dönemin Refah Partili siyasetçilerinin duruşlarını hatırlatıyor: “28 Şubat 1997 sürecinin asıl nedeni, o dönemin iktidar ortağı Refah Partisi’nin laiklik ilkesini yok edecek söylem ve eylemleriydi. 11 Ocak 1997 tarihinde, Başbakan Necmettin Erbakan, Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği vermişti. Refah Partisi Rize Milletvekili Şevki Yılmaz; ‘Allah’ın size soracağı soru şöyle: Küfür düzeninde İslam devleti olsun diye niye çalışmadın?’, Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan; ‘Bu vatan bizimdir, rejim bizim değildir kardeşlerim. Rejim ve Kemalizm başkalarınındır. Türkiye yıkılacak beyler’ demişti. Refah Partili Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, ‘Laiklere şeriat enjekte edilecek’, Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe; ‘Bu törenlere içim kan ağlayarak katılıyorum. Bu düzen değişmeli. Bekledik, biraz daha bekleyeceğiz. Gün ola harman ola. Müslümanlar içlerindeki hırsı, kini eksik etmesin’, Şanlıurfa Belediye Başkanı Halil İbrahim Çelik; ‘Ben kan dökülmesini istiyorum. Demokrasi böyle gelecek, fıstık gibi olacak’ diyorlardı.”

Yine aynı yılların akışında, 1990-1994 arası öldürülen Atatürkçü yazarları daha önceki yazımda saymıştım. Buna sokakta üniversite önünde, kimi zaman cami çıkışlarında sıkça tekrarlanan açık şeriat çağrılarını, tekbir getiren çember sakallı, kara çarşaflı ve peçeli grupların “gerekirse hem öldür hem öldürürüz” tehditlerini ekleyebilirsiniz. Basında şeriat propagandası yapılıyordu, teröristler Atatürkçü yazarları katlediyordu, sokaklarda yobaz güruhlar tehdit dolu gösterilerde Cumhuriyet ve laikliğin üzerine gidiyorlardı ve Refah Partili siyasiler bu ortamı körükleyecek ve cesaretlendirecek her demeci birbiri peşi sıra veriyordu, siyasi eyleme sokuyorlardı. Ülkede huzur kalmadığı gibi her an büyük bir patlama ve yaşandığı söylenen silahlanmalar karşısında bir iç savaş tehlikesi MİT’in ve MGK’nin gündemine düşüyordu. Hizbullah, İbda-C, dönemin en çok adı geçen terör örgütlerinden bazılarıydı. Unutmayalım, o dönem henüz “FETÖ” yoktu, bu terör örgütü tanımlanmamış, bu şekilde isimlendirilmemişti. Merkez sağ veya şeriatçı siyasetçiler Fethullah Gülen’den akıl almaz bir saygı ve sevgi ile söz ederek onun etkisinin yayılmasına her gün katkıda bulunuyorlardı. Hem de muhalefetin, MİT ve MGK’nin tüm uyarılarına rağmen!

28 Şubat MGK toplantısına girerken bu saydıklarım Türkiye’nin nabzı ve röntgeninin izdüşümleriydi. Bugün tüm belleği yok olmuşlara duyurulur.

Umuyorum bu korkunç hatadan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu hamlesi ile geri dönülecek ve emekli komutanlarımız hak ettiklerini inandığım özgürlüklerine kavuşacaklardır.            

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025