İktidarın ‘Benden sonra tufan’ politikası

İktidarın ‘Benden sonra tufan’ politikası

25.11.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

En büyük ekonomik krizlerinden birinin içine daldık. “Kıyamet” politikası seçen bir hükümet, daha doğrusu bir lider, adeta “benden sonra tufan” diyerek kimsenin anlam veremediği kararlarını inatla uyguluyor ve Türkiye dünyada örneği görülmemiş bir şekilde, neredeyse zorla iflasa koşturuluyor.

Merkez Bankası Başkanı da boş gözlerle alınan kararları, teorik “ekonomi iyileştirme” çabalarını izliyor… Belki de bazen aynaya bakıp “ben ne yapıyorum burada” diye kendini dehşet içinde sorguluyordur. Ne var ki, bir dahaki değişime kadar olan bitenin kağıt üstünde sorumlusu kendisi…

Cumhurbaşkanı, yine her yerde düşmanlar saptamış. “Mandacılar-faiz lobisi-karaborsacılar” ile hesaplaşma peşinde. Erdoğan konuştukça işler kötüye gidiyor. Acaba hiç konuşmasa daha mı iyi? Ortada bir inandırıcılık sorunu var. Türk Lirası’nın şu günlerde yaşadığı olayın adı “serbest düşüş"

Freni patlamış kamyondan farkı yok…

İKTİDARIN SORUMLU SAPTAMA KAPASİTELERİ!

İktidar ve yandaşlarının akılalmaz bir durum analizi ve “sorumlu” saptama yetenekleri var! Faizleri düşürüp döviz borsasına tavan yaptırma politikasını olumlayan ekonomist ortada yok. Eleştirenler ya cahiliye mensubu ya da hain grubuna giriyorlar.

Sistem hala bir şey olmamış gibi davranıyor. Yaşadığımız durumun adı “ekonomik Kurtuluş Savaşı”ymış. Düşman yine muhalefet partileri ve tüm muhalif sosyal medyacılar… Ülkede ekonomik yara oluk oluk kanıyor. Acil kriz masası lazım. Ancak Cumhurbaşkanı’nın bu münafık muhaliflerle (!) böyle bir teması tabii ki olamaz! Zaten ona göre böyle bir ihtiyaç da yok. Bildiğiniz gibi, kendisi ekonominin kitabını yazmış bir insan. 19 yıldır AKP’nin yönettiği ülkemizi

Avrupa’dan Amerika’ya herkes kıskanıyor. Kur oynamalarının getirdiği enflasyon nedeniyle fahiş fiyat artışlarına niyetlenenler ise Erdoğan tarafından “tepesine binilecek, göz açtırılmayacak fırsatçılar” olarak tanımlanıyor. Ama şu andaki döviz patlamasının getireceği kaçınılmaz enflasyon, ülkemizde uzun süredir görülmeyen ve genç kuşağın tam tanımadığı bir hiperenflasyona dönüşmesi maalesef gayet olası. Stagflasyon da (enflasyon+durgunluk) bu dönemin ardından gündemimizin bir başka vebası olarak girebilir yaşamımıza. Erdoğan, bu yöntemle belki inanılmaz optimist bir bakışla yatırımların artacağını, tüketicinin ucuz krediye hücum edeceğini ve asgari ücretteki artışla, böylece ekonomiye canlılık getirebileceğini, hatta belki işsizliği azaltabileceğini umuyor.

Hesaplayamadığı şu: O noktada asgari ücretli halkımızdan “nakavt” olmamış kim ayakta kalacak da tüketimiyle piyasayı şahlandıracak? Yaratılan güvensizlik ortamında kaç yatırımcı topa girecek? Ama onun kitabından belki bunları da çözecek süper reçeteler çıkabilir. Meşhur kitabı bulamadım ki! Ülkeyi faizcilere kaptırmamanın bize en uygun “dini-milli” yöntem olduğunu da yazıyordur herhalde!

Ama muhalif liderler çok acımasızca yaklaşabiliyorlar. Mesela Muharrem İnce’nin Sözcü’deki manşetini hatırlıyorum “Kitabın adı ‘Ülkeyi Nasıl Batırdım’ olsun” . Bu yıl %10 ekonomimizin büyümüş olması, geçen seneki 0 noktasına göre aslında pek büyük bir olay değil. Bahçeli’nin durumu belirsiz. Bazen bakıyorsunuz, sorumlulukları üzerinden atıp neredeyse muhalifler kanadına kendini atıverecek! Sonra birkaç gün ardından aklı başına geliyor ve aynen daha önce “Anayasa Mahkemesi kapansın” dediği gibi bu sefer de “Merkez Bankası Saray’a bağlansın” diyor! Zaten fiiliyatta nereye bağlı ki şu anda? Bahçeli çok pratik bir insan! Her an sıkıştığı yerde rejimi, anayasayı, kanunları kafasına göre derhal yeniden yazabilir. Benden sizi uyarması!

Onu dinlerken Orhan Gencebay’ın “Batsın Bu Dünya” şarkısı aklıma geliyor. Ellerindeki dolarları çatır çutur kameralar önünde yakanlar acaba şimdi kafalarını duvara vuruyor mu diye merak ediyorum bazen… Geçen gün CNN’de programdaydım. AKP’nin devlete ait her şeyi nasıl sattığını anlatıyordum. Konuşmacılardan bir AKP savunucusu “ne satmışlar ki, hiçbir şey satmadılar” dedi. Uğraştım, Google’ın nimetlerini kullanıp bir süre sonra tam listeyi bulup kendisine okumaya başladım. Her şeyi okuyacak olsam, benden başka hiç kimse programın sonuna kadar konuşamayacaktı, onun için mecburen belirli bir yerde kestim. Sonsuz bir liste… Seka, Türk Telekom, Sümerbank, Tüpraş, Tekel, Sümer Holding, Sabiha Gökçen Havaalanı, Trakya Cam ve Anadolu Cam, Cam ve Çimento Sanayi, Tuzişletmeleri sayısız santraller, elektrik dağıtım şirketleri, oteller, bankalar, tersaneler, gemiler… Burada da yerim kısıtlı anlayışlı olun! Bir de durun en önemlileri: Sarıkamış Ayakkabı İşletmesi ve Beykoz Deri ve Kundura. Niye mi çok önemli bunlar? Çünkü devamlı duyuyorsunuz ya “efendim devlet de terlik- ayakkabı yapmasın yani”. İşte bu sloganı araya sıkıştırarak her şeyi sattılar!

Şüphelendiğim bir konu daha var: Bu konuyu burada fazla açmayacağım, çünkü durum esrarengizliğini koruyor; ama aramızda kalsın, ben Boji’den şüpheleniyorum. Aleyhine metro vagonlarında akılalmaz kumpaslar kurulabildiğine göre, vardır herhalde bilmediğimiz büyük suçları…

ERKEN SEÇİM AKP’NİN ASLINDA KURTULUŞU MU?

Acaba krizin gerekçesi, satacak bir şey kalmaması, “denizin bitmesi” ve ülkenin güven vermemesi nedeniyle yabancı sermayenin de artık topa girmemesi olabilir mi? Acaba sebep, doğal olarak şu ortamda faiz oranının döviz getirisinin üstüne çıkmaması nedeniyle insanların Türk Lirası’ndan kaçması olabilir mi? İddiaların aksine bu yöntemin üretimi ve yatırımları körükleyici bir etkisinin olmaması mı olabilir mi? Acaba ihracatın önemli bir kısmının bazı dış yedek parça veya hammaddelere ihtiyaç duyması nedeniyle bu ortamın sanıldığı kadar onlar adına bile karlı olmaması gerçeği olabilir mi gerekçe? Mesela, Japonya’daki köprü ve yolların maliyetinden çok daha yüksek bedellerle yapılan bu dev yatırımlarının hep diğer ülkelere göre en pahallı teklifler veren firmalar arasından seçilmesi olabilir mi? Yoksa Saray’ın abartılı masrafları, sayısını bilmediğimiz kadar lüks araç ve uçağa sahip olması, yani Cumhurbaşkanı’nın deyimiyle “itibardan hiçbir tasarruf yapılmaması”, “örtülü”nün kullanımında hiçbir limit tanınmaması gerekçe olabilir mi?

Acaba gerekçe, tarım ekonomimizi ağır bir krize sürüklememiz, yerli tohum kullanımının zorluk ötesi şartlara bağlanması ve neredeyse imkansız hale getirilmesi, bu sektörün ağır şekilde ithalata bağlı hale gelmesi mi? Yoksa gerekçe, “borç alarak dönme” politikasının da bittiğinin ilanı mı?

Ben Erdoğan’ın yerinde olsam belki de muhalefetin acil erken seçim önerisini kabul ederim. Çünkü ilerleyen süreçte kabul etmemiş olmanın “kaybolan fırsat maliyeti” abartılı bir şekilde daha büyük olabilir. Daha sonra Bahçeli ve Erdoğan’ın “senin yüzünden oldu bunlar” diye birbirlerine girmelerini hiç istemeyiz değil mi?!

TKP ve TİP’e benden söylemesi: Bu hükümete yardım etmek istercesine ellerine “yeni gezici fırsatçılar-dış mihraklar” diye koz verip sıkıyönetimden başka sonucu olmayacak eylemlere girişmeyin, can simidi rolü oynamayın…

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025