“Müşekkel”, şekilli, iri demek...
“Müheykel”, heykel gibi ve yine iri anlamında...
Annem bu sıfatları iri yarı ve gösterişli insanlar için kullanırdı!

***

Zulüm, tarihin bazı anlarında, bazı toplumlarda “Müşekkel ve Müheykel” bir biçimde, insanoğlunun en acımasız gerçeği olan ölüm olarak somutlaşır:
Kimi zaman bir idam sehpası...
Kimi zaman bir Vietnamlının başına dayanmış olan bir tabanca...
Kimi zaman bir kurbanı kurşuna dizen bir NAZİ mangası...
Kimi zaman da bir tabut...
İnsanlığın belleğine kazınır!

***

Yüzbaşı Ali Alkan’ın tabutu ve ağabeyi Mehmet Alkan’ın feryadı, tarihin Anadolu topraklarındaki böyle bir “Müşekkel ve Müheykel bir zulüm anını” simgelemektedir:
PKK...
Ve...
AKP...
Bu zulümden sorumludur!

***

Bu zulmün altında iktidar kavgası yatar:
Anadolu’yu paylaşma, kaynaklara el koyma, insanları yönetme...
Ve bu arada cebini doldurma iktidarı!

***

Aslında bu kavga, uluslararası düzeyde bir dünya egemenliği kavgasıdır...
Bizim yerel piyonlar da bu kavgadan yararlanıp ceplerini doldurmaya çalışır...
Olan (Türk - Kürt demeden) biz halka olur!

***

Bu olup biteni bize kabul ettirmek ve destek almak için de, her iki cephe tarafından da Türk kimliği ile Kürt kimliği vurgulanır, zıtlaştırılır...
Türkler ve Kürtler düşmanlaştırılır ve savaşa tutuşturulur!

***

Ali Alkan’ın tabutu ve Mehmet Alkan’ın feryadı, bu iğrenç savaşın ve onu yöneten çirkin politikacıların, toplumumuzu nasıl böldüğünü, zulmü nasıl toplumsallaştırdığını, hepimizi nasıl insani değerlerden uzaklaştırdığını da göstermiştir:
Bir yandan bu anlamsız savaştaki ölümleri yücelten “Şehit edebiyatı”...
Öbür taraftan, bu anlamsız savaştaki ölümlere isyan edenlere karşı yöneltilen ve hepsi “nefret suçu” olan saldırılar.

***

Seçmen 1 Kasım seçimlerinde bu zalimlere tokadı basacaktır!