‘Şahsım devleti’ sağ iktidarların sonunu getirdi 5-2

22 Eylül 2022 Perşembe

Bugünkü başlığın aynısıyla yayımlanmış olan Salı günkü 5-1 numaralı yazımda bu topraklardaki diyalektik süreci 11 maddede özetlemiş ve 12 Mart 1971 Askeri Müdahalesine getirmiştim.

Oradan devam ediyorum:

12) Diyalektik tarih açısından 1961 Anayasası’nın karşıtı olan 12 Mart 1971 askeri darbesi, yine diyalektik olarak “Darbe bana karşı yapıldı” diyen Bülent Ecevit’i CHP’nin başına getirdi, “Ortanın Solu” hareketini ve CHP’yi güçlendirdi.

13) AP’nin başına geçen Süleyman Demirel’e kızan Celal Bayar’ın intikamı, 1973 seçimlerinde Adalet Partisi’nden 45 sandalye kopardı ve CHP’yi birinci parti, CHP-MSP koalisyonu ile Ecevit’i Başbakan yaptı.

14) Ecevit, Nikos Sampson’un Kıbrıs’taki darbesine karşı “Kıbrıs Barış Harekâtı” ile ulusal kahraman oldu ve Erbakan’ın uyumsuzluğundan şikâyet ederek 45 sandalyeli Ferruh Bozbeyli’nin Demokratik Partisi ile yeni bir hükümet kurmak umuduyla koalisyonu bozdu ama Bozbeyli’nin tavır değiştirmesiyle ortada kaldı ve iktidarı bırakıp gitti.

15) Ecevit gidince, Orta Sağ, Dinci Sağ ve Irkçı Sağ, birbirlerinin rakipleri olduğundan bir türlü birleşemediler ve geçici olarak Sadi Irmak Başbakanlığında bir hükümet kuruldu.

16) Ortadoğu Gazetesi’nde aylarca süren görüşmelerden sonra, emperyalistlerin de desteğiyle sağdaki partiler birleştiler ve Süleyman Demirel’in Başbakanlığında “Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti” kuruldu.

Böylece 12 Mart Askeri Müdahalesi sonucunda Türkiye’de “Karşı Devrim” yeniden iktidar oldu ve ülkeyi 12 Eylül 1980 üzerinden bugünlere taşıdı.

17) Birinci Milliyetçi Cephe iktidarı hem eğitimi dinci çizgiye kaydırdı hem de sol ve sağ arasındaki çatışmaları ve ölüm sayılarını tırmandırdı.

18) Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin tahribatı, diyalektik olarak Ecevit’in Karaoğlan imajıyla ve CHP’nin yeni parti programıyla güçlenmesine yol açtı ama CHP 1977 seçimlerinde yüzde 41.38 oy almasına rağmen Meclis’te 226 milletvekili gerektiren çoğunluktan 13 sandalye eksik kaldı. Sağcı partiler İkinci Milliyetçi Cephe Hükümetini kurdular.

19) Sağ iktidarların başarısızlık ve baskısı diyalektik olarak toplumsal tepkiyi artırdığı için İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti devam edemedi, AP’den 11 milletvekili istifa etti ve Ecevit, Cumhuriyetçi Güven Partisi, Demokratik Parti ve bağımsızlarla bir koalisyon kurarak tekrar iktidar oldu.

20) Fakat bu hükümet hem içindeki uyumsuzluklardan hem de iç ve dış ekonomik koşulların elverişsizliğinden dolayı başarısız oldu; hem pahalılık ve açlık hem de şiddet eylemleri tırmandı. Bu başarısızlıklar sonunda Karaoğlan efsanesi de çöktü ve CHP yapılan ara seçimlerde kaleleri olan yerler de dahil beş sandalyenin beşini de yitirince Ecevit bir kez daha iktidarı bırakıp gitti.

21) “Karaoğlan Efsanesi” ile birlikte “Ortanın Solu” ve “Demokratik Sol” umudu da çöpe gidince, ortam hem ekonomik hem de siyasal istikrarsızlıktan dolayı yeniden sağ seçeneklere hazır hale gelmişti.

22) Önce Demirel’in dışardan MSP ve MHP tarafından desteklenen azınlık hükümeti kuruldu ve IMF programı ile Turgut Özal devreye sokuldu ama İran ve Afganistan olaylarıyla boğuşan emperyalizm ve onların güdümündeki iç ve dış güçler 1961 Anayasası’na karşı diyalektik bir süreçle, çoktan 12 Eylül 1980 Askeri Darbesini hazırlamışlardı.

23) 1961 Anayasası’nın kurduğu Demokratik Rejim’i sınırlamak ve kısıtlamak için yapılmış olan 12 Eylül 1980 darbesi, 1961’in eseri olan bütün demokratik kurum ve oluşumları yok etti veya yozlaştırdı; Türkiye’yi adeta 15-20 Temmuz 2016 darbelerine ve 16 Nisan 2017’deki “Şahsım Devleti” felaketine hazırladı:

Senato’yu kaldırdı.

Seçim sistemine yüzde 10 barajını getirdi.

Prof. İhsan Doğramacı başkanlığında YÖK’ü kurdu ve üniversite özerkliğini yok etti.

Toplumu tarikatların, eğitimi dincilerin etkisine açtı, din derslerinin zorunlu olmasını Anayasa hükmü haline getirdi.

Emekçi haklarının savunulmasına sınırlama ve kısıtlamalar getirdi.

Kürtleri yok saydı.

Atatürk’ün mirasını reddetti, Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarına el koydu.

Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönmesine hiçbir karşılık almadan (General Rogers’ın sözü üzerine) izin verdi, Yunanistan’la olan Ege ve Kıbrıs sorunlarımız konusunda Türkiye’yi mahkûm etti.

Zaman içinde Yunanistan’ın ve Kıbrıs’ın AB’ye katılması ile, bütün bu sorunların Avrupa Birliği ile aramızdaki sorunlar haline gelmesine yol açtı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları