Sedef Kabaş davası

30 Ocak 2022 Pazar

Barış Pehlivan Cumhuriyet’te Sedef Kabaş davasının başlangıç kronolojisini yazdı:

“14 Ocak: Gazeteci Uğur Dündar’ın sunduğu Demokrasi Arenası Tele1’de yayımlandı. Programın tekrarı gece saatlerinde de izleyiciyle buluştu.

15 Ocak: Tele1 aynı programın tekrarını bu kez gündüz kuşağında ekrana verdi.

Aradan altı gün geçti... O zamana kadar kimseden çıt yoktu.

Ta ki...

Tarih: 21 Ocak...

Saat: 16.02...

Pelikancılara yakınlığı sır olmayan Takvim gazetesinin internet sitesinde bir ‘haber’ yayına girdi. Manşet görselinde şöyle yazıyordu:

Hoşt! Başkan Erdoğan’a hakaret yağdırdı… Biletini kesecek savcı aranıyor.’

Bir süre sonra haber başlığı şuna evrildi:

‘Tele1’de Cumhurbaşkanlığı makamına ve Erdoğan’a hakaret eden Sedef Kabaş hesap verecek!’

Takvim’le eşzamanlı şekilde sosyal medyada ‘Haddini bil Sedef Kabaş etiketli mesajlar atılmaya başlandı.

Aynı gün, saat 18.39...

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Twitter’dan şu mesajı paylaştı:

‘TELE1 yayın kuruluşunda, Sedef Kabaş’ın Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan, kabul edilmesi asla mümkün olmayan sözlerine ilişkin inceleme kararı alınmıştır. Konu ilk Üst Kurul toplantısında Kurul gündemine getirilecektir. Kamuoyunun bilgisine sunarız.’

Kabaş o gece gözaltına alındı, ertesi gün de tutuklandı. 

Aradan bir gün geçti.

RTÜK uzmanları pazar günü rapor hazırladı. 24 Ocak’ta ise (RTÜK’ün OLAĞANÜSTÜ toplantısında E.K.) Tele1’e verilebilecek en ağır ceza verildi.

Şimdi…

Tüm bu toplam kronoloji bize şunu anlatıyor:

Program RTÜK’ün radarına yakalanmadı. Takvim’e bu yayını günler sonra manşete çektiren ve eşzamanlı sosyal medyayı, RTÜK’ü, ardından da yargıyı harekete geçiren başka bir medya izleme mekanizması var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Gündem belirleme konusunda güzel bir ivme yakaladık’ sözü de bu izleme ekibinin Saray’da olduğunu düşündürüyor.” (Siyahlar benim E.K.)

***

Şimdi de ben, soruyorum ve yanıtlıyorum:

21 Ocak günü, Sedef Kabaş’a saldırının başladığı saat 16.02’den, iki saat kadar önce ne oldu?

Erdoğan, Cuma namazından sonra camide, Sezen Aksu’nun bir şarkısındaki sözler hakkında şunları söyledi:

“Hakaretlerin bini bir para. Bütün bunların karşısında dimdik duracak olanlar sizlersiniz.

Hz. Âdem efendimize kimsenin dili uzanamaz.

O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir.

Havva validemize kimsenin dili uzanamaz.

Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir.”

***

Sormaya ve yanıt vermeye devam ediyorum:

Sedef Kabaş mahkemece tutuklanmadan önce Adalet Bakanı ne dedi?

Dün istifa eden Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Edepten nasipsiz, çirkin sözleri lanetliyorum. Haset ve nefretten doğan bu hadsiz ve hukuksuz ifadeler, milletin vicdanında ve adalet önünde hak ettiği karşılığı bulacaktır” dedi.

Gül’ün bu demeci iki bakımdan önemliydi:

1) Kabaş’a yapılan “Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması” ile ilgili dava açılması Adalet Bakanı’nın iznine bağlıydı.

2) Bakan bütün yargıçların ve savcıların atanmalarında yetkili ve sorumlu olan Hâkimler ve Savcılar Kurulu, HSK’nin başkanıydı.

Gül’ün açıklamasının ardından Kabaş, Sulh Ceza Hâkimliğince tutuklandı.

Kabaş’ın avukatı Uğur Poyraz bu karara itiraz dilekçesi verdi:

“Tutuklama kararının usul ve esas yönünden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına, Anayasa ve yasalara açıkça aykırı olduğunu” belirtti ve Kabaş’ın “bihakkın veya adli kontrol kararıyla” tahliyesini talep etti.

İtiraz, Asliye Ceza Mahkemesi’nce reddedildi.

***

Bu arada Uğur Poyraz, Twitter hesabından Adalet Bakanı Gül hakkında suç duyurusunda bulunduklarını da duyurdu:

“Herkes konuşsa bile susması gereken Adalet Bakanı Abdulhamit Gül konuşunca Sedef Kabaş’ın özgürlüğü haksız ve hukuksuz kararlarla elinden alındı.

Bugün müvekkilem adına Abdulhamit Gül hakkında İstanbul C. Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundum. Bakalım savcılık ne yapacak?”

***

Böylece hukuk literatürümüze bir de “Sedef Kabaş Davası” eklendi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları