Quo Vadis Netanyahu?

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Natenyahu’nun İsrail ve Filistin halklarını sürüklemekte olduğu belirsizlik, aklıma “Quo Vadis?” (Nereye Gidiyorsun?) filmini getirdi. İsrail hükümetinin Gazze’ye düzenlediği kanlı saldırıların arkasında da bir “imparatorluk” düzeni, kendi saplantısına odaklanmış bir lider, hatta din savaşları var. Filmde, İmparator Neron inşaat projelerine yer açmak için Roma’yı yakıyor, din savaşları yaşanıyordu.
Bugün, “imparatorluk” (ABD hegemonyası) istikrarsız. Ekonomik sistem krizde, ABD düzen getiremiyor, sorun çözemiyor, politikalarına itirazlar, hatta tehditler giderek artıyor. “Barbarlar”, “Roma”dan eskisi kadar korkmuyor. “Roma”nın koruması altında olan ülkelerin de “Roma”ya güvenleri sarsılıyor.
Libya’da bir düzen kurulamadı. Irak dağılıyor, totaliter bir İslam devleti ve halifelik kuruldu. Suriye rejimi, inadına, dağılmıyor. Ilımlı İslam, çoğulculuk projesi, “çoğunlukçuluk” doğurup iflas etti. Türkiye’de bir “Erdoğan sorunu” oluştu. Kısacası “Roma”nın düzeni dağılıyor...
Wall Street Journal bir yorumunda, ABD’nin Ortadoğu’daki diplomatik başarısızlığını, müttefikleriyle arasındaki farklılıklara bağlıyordu. Kerry ile Netanyahu arasında 4-5 saat sürmesi beklenen toplantı iki saatte, sonuç alınamadan bitmiş. İsrail, Mısır ve Suudi Arabistan “Bunlar Müslüman Kardeşler akımının parçası diyerek” Katar ve Türkiye’nin diplomatik sürece dahil edilmesine karşı çıkıyorlarmış (27/07).

Bu kez farklı...
İsrail bu kez, önceki Gazze saldırılarından daha farklı koşullarla karşı karşıya. Netanyahu’nun ülkesini tam anlamıyla çıkmaza soktuğu bile söylenebilir. Geçen hafta medyada yorumları aktarılan, İsrail yanlısı iki askeri uzman, bu savaştan “olumlu” bir sonuç alınılabileceğine, İsrail- Filistin sorununun çözülebileceğine inanmıyorlardı.
Aspen Güvenlik Konferansı’nda konuşan, Pentagon Savunma İstihbarat Ajansı’nın başkanı General Flyyn, “Ben, bu sorunun çözümünü görebileceğime inanmıyorum” diyor. Son Gazze savaşına ilişkin “Eğer Hamas yok edilirse, yerine çok daha kötü bir şey gelir” (Foreign Policy, 27/07) sözleriyle İsrail yönetiminin izlediği politikanın açmazına işaret ediyor. Geçen hafta, bir konferans için İsrail’i ziyaret eden İngiliz Albay Kemp de The Times of İsrail’in editörü Harowitz ile yaptığı söyleşide, “uluslararası kamuoyunun etkisinden”, Batı’nın artık eskisi gibi aşırı ölçüde şiddet uygulayamamasından yakındıktan sonra, İsrail’in, bu sınırsız şiddet uygulamasına izin vermeyen, siyasi-kültürel iklimden dolayı Gazze’de kazanmasının olanaksızlığını vurguluyordu. Albay Kemp, Harowitz’e “Bir sorunun olması, onun çözümünün de olduğu anlamına gelmez. Bu sorun böyle devam eder gider” diyor (25/07).
Knesset (meclis) eski Başkan Yardımcısı Prof. Naomi Chazan, İsrail’in bir çıkmaza sokulduğunu, Bu Gazze savaşı kaçınılmaz değildi. Devam etmesi de gerekmiyor” diyerek vurguluyor. Chazan’a göre bu savaş, yalnızca Hamas roketlerinden, tünellerinden değil, İsrail yönetiminin, burnunun ucunun ötesine bakmaya, uzun erimli gerçek çözümler üretmeye isteksiz olmasından kaynaklandı” (The Times of Israel 28/07).
Chazan gibi düşünenlerin sayısı İsrail’de şimdilik az. Yine de bir barış hareketinin gelişmekte olduğu söylenebilir. Ancak, Haaretz’in baş makalesi, bu hareketin üyelerine yönelik saldırıların artmakta olduğunu dikkat çekerek, Netanyahu’yu uyarıyordu (28/07). Netanyahu hükümetinin Gazze saldırısı, Filistin halkının yaşamını cehenneme çevirmekle kalmıyor, İsrail halkının yaşamını da zehirliyor.
Bunlardan çok kötümser bir görüntü oluşuyor ama, bu kez durumun farklı olduğu da söylenebilir. İsrail yönetimi, hem Gazze’de bir askeri başarı elde etmesinin olanaksızlığını görüyor, hem de dünya kamuoyu karşısında, ilk kez bu kadar yalnızlaşmış olduğunun ayırdına varıyor. Bu sırada Hamas, Gazze’de ablukanın kaldırılmasına karşılık, İsrail devletiyle yan yana yaşamayı kabul etmeye kadar varacak kimi tavizler vermeye hazır olduğunu ifade etmeye başlıyor (Jarusalem Post 16/07). Netanyahu, “İsrail halkının güvenliğini garanti eden lider” imajını kaybediyor; ABD, Netanyahu hükümetinin, uzlaşmaz tavrı, Kerry’ye yönelik sert eleştirileri karşısında, “Bu ne biçim ortaklık... Bizden daha yakın bir dostun var mı” biçimde tepki veriyor (AP. 28/07).  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları