'Tek Parti Egemenliği' - 'Yapışkan Statüko'

09 Kasım 2011 Çarşamba
\n

\n

\n

\n

Yalçın Doğanın Doçentlik jürileri tamam başlıklı yazısı çok önemli bir gelişmeye dikkat çekiyor: Doçentlik jürilerini belli bir muhafazakâr görüşe sahip kadrolar ele geçiriyormuş. \n

\n

Doğanın bu gözlemlerinin, siyasal iktidarların korunması ya da tehdit edilmesi açısından büyük öneme sahip epistemik toplulukların (rejimden yana ya da karşı siyasi tutumlar için gerekli teorileri üreten, yayılmaya hazır hale getiren uzman toplulukları- Michel Foucault) en önemli yaşam alanlarının (akademik araştırmaların) belli bir görüş tarafından denetim altına alınmasından öte iki boyutu daha var. Bunlardan biri, Gramscinin pasif devrim kavramından esinlenerek betimlediğimiz sürecin tamamlanmasıyla, ikincisi de uzun süreli tek parti egemenliği dönemlerinde toplumda oluşan ve siyasette patika bağımlılığı denen olguya yol açan algısal kilitlerle ilgili.\n

\n

‘Pasif devrim’...\n

\n

Pasif devrimkavramı, bir hamleyle siyasi iktidarın ele geçirilmesinden sonra toplumun yeniden şekillendirilmesinden (siyasal ve toplumsal devrim) farklı bir sürece işaret eder. Bu süreç, aile ile devlet arasında yer alansivil toplumalanını, egemen öznellik biçimleri, kurumlar, ortak yaşam alanlarının nitelikleri, belki de en önemlisi, belli bir hakikat rejimi(doğruları ve yanlışları ayırt etmeye, bunun için gerekli kavramları kullanmaya, kimi kavramları da dışlayarak, konuşulmaz kılan varsayımlardan oluşan düşünsel sistemler) doğrultusunda adım adım, adeta molekülerdüzeyde dönüştürülmesine işaret eder. \n

\n

Pasif devrimsüreci siyasi iktidarı almadan ilerler, giderek devlet olarak bildiğimiz, siyasi/idari kurumlar, ilişkiler ağının sinir düğümlerine (iktidarın kristalleştiği ve dağıtıldığı noktalara) ulaşır. Bu noktaya kadar aşağıdan yukarı, toplumdan devlete doğru ilerleyen süreç, bu noktadan sonra devletten topluma doğru, pasif devrimsürecini hızlandırarak ilerler.\n

\n

Yakın tarihte, Müslüman Kardeşler hareketinin etkinlik alanlarında bu pasif devrimsürecini izlemek olanaklıdır. Özellikle Mısır çok gelişkin, başarılı bir örnek oluşturur. Türkiyede de siyasal İslamın geride bıraktığımız 20 yıl boyunca yaşadığı, AKP hükümetleriyle taçlanan yükselme süreci, liberal entelijansiyanın oynadığı rolü, AKP politikalarını, getirdiği kurumsal dönüşümleri de bupasif devrimparadigması altında düşünmek olanaklıdır. \n

\n

Yalçın Doğanın aktardığı gelişmeler, bupasif devrimsürecinin nerelere kadar ulaşmış olduğunu göstermesi açısından önemlidir.\n

\n

‘Algısal kilitler’, ‘yol bağımlılığı’\n

\n

Yürütme üzerinde, uzun süre, tek bir partinin egemen olduğu ülkelerde, kimi araştırmacıların dikkat çektiği gibi (örneğin, Forestiere ve Allen, International Political Science Review, sf. 380, Eylül 2011) siyasi kararların alınma süreçlerinde bu partinin iktidar yaşamının çok ötesine uzanan, kalıcı davranış biçimleri, patika bağımlılığıyaratan algısal kilitleroluşabiliyor. Böylece toplumda, bir kez yerleştikten sonra, değiştirilmesi giderek zorlaşan bir yapışkan statükoşekillenebiliyor.\n

\n

Muhalefetin çok parçalı, kutuplaşmış, hükümet partisi karşısında bir seçenek oluşturmakta başarısız kaldığı koşullarda, hükümet partisinin uygulamaları sonucunda oluşan algısal kilitler daha güçlü, statüko daha yapışkan oluyor. \n

\n

Statükonun yapışkanlık düzeyini belirleyen bir etken de tek parti hükümetinin, ülkenin siyaset yapma süreçleri, alanları üzerinde kurmayı başardığı tekelci yapılanmalar oluyor. Bu tekelci yapılanma, siyaseti etkilemek isteyenleri bu tekelci yapılanmaya katılmaya zorluyor. Bir kez katılım gerçekleştikten sonra, tekelci yapılanma, başarısız politikalara, hatalara yol açsa da bustatükonun dışına çıkarak başka seçenekler aramak verimsiz bir çaba gibi görünmeye başlıyor.\n

\n

Belli grupların ekonomik çıkarlarını savunmak üzere oluşan koalisyon partilerinin hükümetlerinin yaratacağı algısal kilitler, iktidara geldikten sonra toplumun daha geniş kesimlerinin çıkarlarını ve sesini kapsamaya çalışan, bu izlenimi veren partilerin hükümetlerininkinden daha zayıf oluyor.\n

\n

Neticede, hiçbir algısal kilit ve patika bağımlılığı sonsuza kadar kalmıyor. Bir aşamada yapışkan statüko zayıflamaya, statükonun dışında seçenek arama eğilimi güçlenmeye başlıyor. Bu noktada epistemik toplulukların önemi artıyor. \n

\n

Uzun süre iktidarda kalan bir tek parti egemenliği rejiminde, egemen akım, bu toplulukları, bunların yaşam alanlarını,doğdukları ortamı kontrol edebildiği ölçüde, statükoyu koruyacak” “tekelci yapıdışında ve ona karşı düşünerek, işlemeyen, hatalı politikalara karşıt seçenekler üretme ve hataları tamir etme olasılıklarını da azaltacak, demektir. Yalçın Doğanın aktardığı gözlemler bu açıdan da çok önemlidir.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları