Biz mi? Onlar mı? Üçüncü Ülkeler mi? Kim Kazançlı?

22 Ekim 2012 Pazartesi
\n

\n

1963 Ankara Antlaşması, sonra Katma Protokol ve nihayet 1999daki adaylık.

\n

- Türkiye 1963 Ankara Antlaşması ile Yunanistanla birlikte zaten aday ülke olmuştu.

\n

- Özal 1987 yılında, aday ülke olan Türkiyenin tam üyeliği için ABye başvurdu.

\n

- Brüksel 1989da Türkiyenin tam üyelik talebini reddetti. Türkiye, tam üyeliği reddedilen aday ülke olmayı sürdürdü.

\n

- Ve 1997 Lüksemburg doruğundan sonra Ankaranın rest çekmesi sonucu Brüksel telaşa kapıldı. Himayesi altına almaya başladığı Türkiyeyi elinden kaçıracağı korkusu ile 1999 Helsinki doruğunda bir daha aday yaptı.

\n

- Ankara ile Brüksel arasında ucu tamamen açık” “görüşmeler sürecibaşlayacaktı ama Türkiye herkesten farklı bir aday olacaktı, bu da ifade edildi.

\n

Ortadoğuda BOP başlarken, yeni Asya büyükleri ile küresel kavganın doruğa tırmanma sinyalleri verilirken Türkiye Batının himayesi altında tutulmalıydı. Asyaya kayarsa dengeler bozulurdu.

\n

Öyle görüşme koşulları hazırlandı ki, Türkiyenin nasıl üye yapılmayacağı ayrıntılarına kadar belirlendi. (*)

\n

Tahmin edilmeyenler

\n

- ABnin ticari olarak Türkiye piyasasını tamamen ele geçireceği bekleniyordu.

\n

- Ancak 6 Mart 1995te imzalanan tek yanlı Gümrük Birliği anlaşması ABden çok, AB dışındaki ülkelere yarar sağladı. Özellikle AB ile ikili ticari anlaşmaları imzalayan üçüncü ülkeler, Türkiye pazarına çok düşük vergilerle girmeye başladılar.

\n

Çin, Hindistan, Japonya ve ABD, Türkiye pazarında etkinliklerini artırdılar.

\n

Türkiyenin dış ticaretinde ABnin payı düşerken üçüncü ülkelerin oranı artıyordu. Üstelik, AB yeni üyelerle genişlerken.

\n

AB’nin kazancı mı?

\n

AB Türkiyeyi, içeri almadan kendi koşullarına uydurarak ve yeni taleplerde bulunarak siyasi, idari ve kültürel alanda sonuçlar almaya başladı. Lozana aykırı bazı kanunlar çıkmaya başladı.

\n

Öte yandan AB ile tek yanlı ilişkiler (ve Gümrük Birliği) iktisadi ve ticari olarak üçüncü ülkeleri Türkiye pazarında etkin hale getirdi.

\n

Birkaç yıl önce dostum Andrew MangoyaAB AKPye nasıl bakıyor?diye sormuştum. O da bana, AKP, Avrupa için ehveni şerdemişti.

\n

Bugün Türkiyede AKP çevrelerine veya muhalefete aynı soruyu yöneltirsek nasıl bir yanıt alırız?

\n

Bana göreher iki taraf daAndrew Mangonun AB için söylediğini tekrar edecektir; Avrupa bizim için ehveni şer” diyecektir,

\n

- Bir tanesi destek aldığı için

\n

- Diğeri ise beterin beteri var diye düşündüğü için.

\n

ABnin Türkiyeyi, taa 1963ten beri, içine almadan,dışarıda ve himayesi altında tutabilmesinin arkasındaki iki temel neden de budur. İçerde her iki taraf da AByi ehveni şer olarak görmektedirler.

\n

Burhan Kuzunun ilerleme raporunu çöpe atmasına gelince; herkes gösteriolarak görse de ben farklı düşünüyorum;

\n

- Kendine göreşerkısmını çöpe atmıştır.

\n

- Ehven olanını kafasında saklı tutmuştur.

\n

Ben bir bilim insanıyım ve uygulamalara bakarım; bütün uygulamalar beni doğruluyor. Bütün kusurum bunları açık açık yazmaktan kaynaklanıyor. Yoksa herkes, kendi penceresinden haklıama sadece kendisininkinden.

\n

(*) Hayatım Avrupa içinde bütün bunlar ayrıntıları ile açıklanmıştır; belgeleriyle birlikte. (Cumhuriyet Kitapları, 2008)

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları