Gülengül Altınsay

Alkışlayın

12 Mayıs 2016 Perşembe

Önce Şampiyona alkışlar; yöneticisinden kapıdaki çalışanına kadar… Tabii en çok da futbolculara ve başta Şenol Güneş olmak üzere teknik kadroya. Üstelik sadece bir sezonun başarısına alkış değil bu. Son üç sezondur hep şampiyonluk potasında oldu Kara Kartallar. Yani Biliç’i de unutmamak gerek. Tam anlamıyla olmasa da “Feda” yılında kurulan temellerin üstüne koya koya geldiler bugüne. Üstelik stadı olmadan orda burada gurbetçi pozisyonunda. Bir başka deyişle hep deplasmanda oynayarak. En önemlisi de taraftarın tam desteğinden yoksun kalarak. Tamam henüz lig bitmedi. Alınması gereken 1 puan daha var. O da oynamadan kazanılmıyor. Ama şu açık ki Siyah - Beyazlılar 3 sezonun ardından nihayet ödüllerini almaya çok yakınlar. Bunu sonuna kadar hak ettiler. İstatistiklere inanıyorsanız öyle. Sahada oynanan futbola bakarsanız öyle. Takım olarak yarattıkları güce bakarsanız öyle. Nereye bakarsanız bakın Beşiktaş şampiyonluğu hak ediyor.

Futbol kazandı
Aslında sadece Beşiktaş’ın değil futbolun da başarısı bu. Rakiplerine göre daha mütevazı bir bütçeyle kurulmuş takımın şampiyonluğundan bahsediyoruz çünkü. Mesela “Feda” sezonunda Oğuzhan Özyakup’un bonservisine 500 bin Avro ödendiği, futbolcunun da yıllığı sadece 400 bin Avro’ya getirildiği düşünülürse. Yani futbol üzerinden spekülatif para kazanmayı amaçlayanlar için kâbus gibi bir durum bu? Sonunda Beşiktaş’ta sürekli forma giyerek hem kulüp hem de ülke futbolu kazandı, Oğuzhan da değerini katladı. Kulüplerde Oğuzhan Özyakup’ların sayısı ne kadar artırılabilirse futbol da o kadar kazanacak. Burası net. Şu anda Siyah - Beyaz formayı giydikten sonra Milli takıma seçilen 5 futbolcusu var Kartal’ın.

Hazmetmek
Ama ben şampiyonluk sonrasını daha çok önemsiyorum. Şampiyonluğun hazmedilmesi her şeyden daha önemli.
“Ben artık bu işleri iyi biliyorum” şımarıklığı sonun başlangıcı olur. Beşiktaş’ın 2003-04 sezonu unutulmasın.
Yapabildikleri değil yapamadıkları üzerinde yoğunlaşırlarsa zamanı yakalamak mümkün. Yani Beşiktaş yönetimini eskisinden daha zor günler bekliyor. Şimdi asıl görev bu takımın Şampiyonlar Ligi’nde gruplardan çıkabilecek düzeye getirilmesi. Bu da yama transferlerle değil, yeni bir aşamanın planlanmasıyla olur ancak. Çünkü Avrupa’da durum farklı. “İdare eder”lerle idare edilemez orada.

Borçlar nasıl eriyecek?
İkinci mühim mesele Beşiktaş’ın 1 milyarı aşan borçları. Tamam stat yapıldı, stada da paralar harcandı ama geri kazanım için tribünlerin hep dolu olması gerek. Yani “stadı yaptık gelin işte” demekle olmaz. Modern stadın modern kafalarla yönetilmesi gerek. Beşiktaş’a nakit akışının iyi düzenlenmesi gerek. Gelecek yılların gelirlerinin önemli bir bölümünün harcandığı bir dönemde üstelik. Sözün özü; yeni Beşiktaş Yönetimi’nin gelir yönetimi ve borç eritme konusunda da mahir olması şart. Bunun için de her alanda övünülecek takımlar yaratmak ve taraftar bağlılığını en üst düzeye çıkarmak gerek.

Şipşak genel kurul
Dolayısıyla kulüp önemli bir dönemeçte ve Seçimli Kongre’ye gidiyor. İyi de bu acele niye? Lig bittikten sonra rahat rahat kongre yapılsaydı daha iyi olmaz mıydı? Maç gününe belki de şampiyonluğun ilan edileceği güne kongreyi sıkıştırmaktaki amaç ne? Yoksa Seçimli Kongre bu kadar mı önemsiz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umudun meydanı 2 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları