Gülengül Altınsay

Günahlar ve keçiler

02 Mart 2017 Perşembe

Bizde kulüp yöneticiliği bir nevi kendileri dışında suçlu aramak demek. Bu konuda yaratıcı olmaya da hiç gerek yok. Çünkü işler iyi gitmediğinde suçlular zaten belli; birinci suçlu teknik direktör, olmadı takımdan bazı futbolcular.
Sanki o teknik direktörü de o futbolcuları da kendileri almamış gibi.
Sanki o yaşlı ama meşhur futbolcularla medyada boy gösterenler başkalarıymış gibi.
İşte G.Saray’ın durumu. Kötü giden her bir şeyin suçlusu olarak Riekerink gösterildi ve sezonun bitmesi bile beklenmeden gönderildi. Yeni hoca Tudor da 2 maçın ardından (2 maçta 1 puan aldı) mucize yaratamayınca bir başka suçlu lazımdı; o da Sneijder oldu. Oysa ki Sneijder’ın kariyeri kadar, egosu da ilerlemiş yaşı da sürpriz değildi.
Ve Tudor’dan sanki elinde sihirli değnek varmış gibi 2 hafta içinde yıkıntıdan mucize yaratması beklendi.
Öyle ya Tudor Karabük’e dikkat çeken bir futbol oynatıyordu. Hem de mütevazı bir kadroyla. Şu anda Conte başta olmak üzere Mazzarri, Prandelli gibi İtalyan teknik direktörlerin denediği üçlü defansı deniyordu mesela.
Zaten günümüz futbolunda rakibe göre daha fazla futbolcuyu oyuna dahil etme çabası var; savunmada da atakta da. Burada hemen akla savunmacı sayısını minimuma düşüren hatta top sizdeyken herkesi atakçı gören Bielsa ekolü geliyor. Neyse bunlara fazla girmeyelim şimdi. Şu belli ki Tudor da Dünya’nın önde gelen teknik direktörlerinden biri olmak istiyor. Belki de bunu büyük ölçüde elindeki futbolcularla yapacak. Ve yine belli ki kafasında sistem de var, metot da.
Ama hemen 2. maçın ardından bizde başladı mırıltılar. Zaten Beşiktaş’a karşı 60 dakika takımı bildiği gibi 3-4-2-1’le oynattı. Fakat sonra korkup takımın bildiği Sneijder sistemine geçti.
Conte Chelsea’ye geldiğinde de benzer eleştiriler almıştı. “Bu futbolcularla böyle oynanmaz” denmişti. Ama zaman içinde Conte metodunu oturttu. Şimdi Chelsea tutulamıyor.
Şu çok açık; inandığın bir teknik direktör seçeceksin ve sonra da onda ısrar edeceksin. Güneş gibi…

Şenol Güneş ısrarı
Aslında Şenol Güneş sistemini ilk kez Beşiktaş’ta denemiyor. Trabzon’da, Bursa’da oynattığı oyunu Beşiktaş’ta da oynatıyor. Farklı takımlarda da olsa böyle bir istikrar söz konusu. Bunlara bir de eğitimci yanı eklenince başarısının nedenleri de anlaşılıyor.
Ayrıca Beşiktaş’ta dört yıl önce başlatılan yeniden yapılanmanın takım istikrarında önemli bir rolü var. Zorunluluktan ortaya çıkan bu durum yarım yamalak yapılmış da olsa bakın nasıl fark yaratıyor. Ve o zaman yanlış transferler de yapılsa takımın bütünlüğü içinde eriyor, sistem ayakta kalıyor.
Sistem demişken; aslında Beşiktaş geçtiğimiz sezondan sonra sürekli bir ikilem yaşıyor. O bildik orta alandan başlayan çok paslı organize akınlarla mı yürüyecek yoksa Quaresma’ya göre yani şişirme toplara ve Talisca’nın bireysel becerilerine mi bel bağlayacak?
Yani Şenol Güneş’in işi zor. Bu yüzden de ara formüller peşinde. Evet puan tablosundaki avantajlı durum da Beşiktaş’ın sorunlarının üstünü örtemez. Ayrıca bir değerlendirme yaparken F.Bahçe’nin ve G.Saray’ın çok kötü bir sezon geçirdiklerini de görmek lazım. Yani bugünden “İş bitti” denilemez. Çünkü şu an itibarıyla Beşiktaş’ın 12 maçta alması gereken 33 puan daha var. Ve bitiriş her şeyden önemli.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Beklenen sonuç 28 Nisan 2024
Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları