Birlik, Beraberlik!

05 Ekim 2011 Çarşamba
\n

\n\n\n

Kongre, bir anlamda kurumlar ve kuruluşların kendi içlerinde hesaplaşması ve aynı zamanda doğruyu bulması için yapılır. Bu nedenle üyelerin, fikir sahibi ve özgür iradeleri olması gerekir. Demokrasinin gereği budur. Kongre esnasında birtakım tartışmaların, fikir ayrılıklarının olması doğaldır. Ne demiş şair: Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doğar. Günümüz Türkçesine göre; fikirlerin çarpışmasından, hakikat ortaya çıkar. Fenerbahçe, son olaylar nedeniyle bir olağanüstü kongre yaptı. Konusu değişik. İç hesaplaşma değil, birlik ve beraberlik kongresi. Amaç Fenerbahçenin içinde birlik ve beraberliği sağlamak. Ama ne yazık ki isim yanlış konmuştu. Ben bunu anlamsız buldum ve ilk kez, bir Fenerbahçe kongresine gitmedim. Haklıymışım. Çünkü kongre değil, kapalı salon mitingi olmuş. Kalabalık, salon dışındaki havuz başına kadar uzamış. Hınca hınç doluymuş. Hele hele ikram faslını, anlata anlata bitiremiyorlar. Kuş sütünden başka her şey varmış. Millet tıka-basa yemiş! Elinde tabakla, havuzbaşı sefası bile yapanlar olmuş. Dilerim, toplantı sonrası üyelerimizin bazıları, fazla protein tükettiklerinden, tansiyonları, üreleri artmamış ve mide fesadına uğramamışlardır! Tanrı korusun kalp krizi bile geçirtir insana bu zengin ikramlar. Sözüm ona, demokratik bir kongre. Bu nasıl demokratik kongredir bilemiyorum. Konuşmacı üyelerin, konuşma içeriği önceden belirleniyor. Böyle bir ortamda da Fenerbahçe birlik-beraberlik içinde olmuş oluyor! Fenerbahçeliler birlik ve beraberlik andı içeceklerdi. Ben şahsen bunu da pek anlamadım. Bugünlerde zaten birlik ve beraberlik içinde değil mi Fenerbahçe? Dağ, taş, insanların üzerindeki giysiler, Fenerbahçe başkanının portresi ile süslendi. Kadıköyde mitingler, yürüyüşler yapıldı. Hatta hâkimler, savcılar ve federasyon, Avrupa şehirlerinde bile protesto edildi. Metris cezaevi önünde gösteriler yapıldı. Sabaha kadar nöbet tutanlar oldu. 40 binin üzerinde Fenerbahçeli kadın ve çocuk taraftar seyircisiz maç cezası ile yapılan karşılaşmada takımlarına tam destek verdi. Hâlâ daha bu sıcaklık devam ediyor. Peki bu birlik-beraberlik değil de nedir? Bir de madalyonu ters çevirelim. Hepimizin bildiği gibi Fenerbahçenin en büyük üyesi Mustafa Kemal Atatürktür. Bununla, Fenerbahçe olarak övünürüz. Onu anmak için gün bile yapmışız. Ama bu nasıl bir şeydir ki Atatürk ilke ve düşüncelerine karşı çıkanlar için Fenerbahçe ne yaptı? Türkan Saylan gibi Atatürk ilke ve düşüncelerini benimsemiş ve son demlerine kadar toplumsal sorumluluğunu yerine getirmeye çalışan bir insanın yaşadığı olaylar karşısında herhangi bir protesto yaptı mı? Fenerbahçe başkanına olan sevgiyi anladık ama Atatürk ve onun ilkelerini benimsemiş insanlar için yapılmayanları anlayamıyoruz. Sözün özü; bence son zamanlarda yaşanan olaylar, bir bilincin ifadesi değil, duygusallığın patlamasıdır. Hiç faydası yok... Olmadığı da görülüyor. Bazı kişilerin kendini tatmin etmekten öteye gitmeyen davranışlardan ibaret olarak kalıyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Olmaz.. Olmaz... 6 Kasım 2012

Günün Köşe Yazıları