Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İsrail'de 'Bahane' Bitmez!
Barış görüşmeleri ne zaman ciddi bir umut verse İsrail’in, yönetimde kim olursa olsun barışı askıya almak için bahanesi hazırdır. Geçen kırk yıl bunun örnekleriyle doludur. O kadar ki her defasında insanı “Ben bu filmi görmüştüm” demek zorunda bırakır. Filistin’in 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurulmasıyla ilgili olarak 20 Eylül’de BM’ye başvuru tarihinin yaklaşması, Başbakan Netanyahu’yu giderek daha tedirgin etmektedir. Başbakan’ın derdi salt bu değil elbette. Ülke halkının uzun zamandır benzerine rastlanmayan hayat pahalılığı başta olmak üzere bir yığın ekonomik ve sosyal talepleri için sokaklara dökülmesi, Başbakan ile aşırı sağcı ve dincilerden oluşan koalisyonunu fena halde sıkıntıya sokmuştur. O kadar ki bir süre önce Başkan Obama’nın son barış girişimini elinin tersiyle geri çevirmiş, ardından bu kez Filistinlilere “BM’ye başvurmaktan çekilmeniz koşuluyla barış masasına oturabiliriz gibi” çocukları bile kandırması kuşkulu garip önerilerde bulunmuştur.
\nGörülen o ki Netanyahu güç durumdadır. Avrupa Birliği dahil dünyada şimdilik 141 ülkenin BM’de bir Filistin Devleti kurulmasını onaylaması hemen kesin görünmektedir. İçerde son derece de ciddi bir sosyal patlama hüküm sürmekte, Başbakan elektrik fiyatlarını arttırarak yangına körükle gidecek kadar bu konuda da ipin ucunu kaçırmış görünmektedir. Ama Filistinliler için bu olumlu gelişmeleri tersine çevirmese de bahane yaratarak, dahası bizzat provoke ederek barışa gidişi engellemekte İsrail’in becerisini teslim etmek gerekmektedir. Nitekim, şimdiye değin barış ne zaman ciddiye binse, yukarda sözü edilen bahanelerden birini ortaya atarak barış görüşmelerini çıkmaza sokup statkükoyu sürdürmeyi başarmıştır. Ancak bugün neresinden bakılırsa bakılsın barışa mahkûm görünmektedir. Bir kez yakın bir süre sonra karşısında salt Filistin halkı ve uyanan Arap dünyası değil, Birleşmiş Milletler’in kahır çoğunluğuyla karşı karşıya kalacaktır.
\n***
\nİsrail’in barış ufukta göründüğünde oynayacağı kartlar kimse için sır değildir. Birincisi, muhtemelen sözünü ettiği toprakların silah zoruyla Filistinlilerden gasp edildiğini unutarak sınırlarının güvenliğinden söz etmekte ve kendilerine göre bu temel nedenle de 1967 sınırlarını tanımak işlerine gelmemektedir. Oysa bu tuhaf gerekçeyi bir yana bıraksalar, sınırlarının asıl güvenliğinin o zaman sağlanacağı açıktır. İkincisi kolonizasyon sorunudur. 40 yıldan bu yana yapılan barış görüşmelerinin önüne çıkarılan birincil engel de esasen hep bu kolonizasyon olmuştur. Kolonizasyon, daha açık deyişle işgal altındaki Filistin topraklarına İsraillilerin yerleştirilmesi anlamına gelmektedir. Ve işin garibi bir yandan barış görüşmeleri sürerken kolonizasyon da aynı hızla sürmüştür. Bu büyük bir çelişkidir ve İsrail’in yayılmacı niyetlerini en açık şekliyle ortaya koymakta, kanıtlamaktadır. Üstelik yayılmacılık da bazen tuhaf çelişkileri birlikte getirmektedir. Örneğin İsrail Yüksek Mahkemesi 2 Ağustos 2011’de Migron’da, yasal olmadığı gerekçesiyle ‘vahşi’ olarak adlandırılan yerleşimcilerin oturmakta oldukları konutlardan zorla dışarı atılması yönünde karar vermiştir. İşe bakın bir yüksek mahkeme, silah zoruyla ele geçirilen tepeden tırnağa yasadışı sayılması gereken topraklara “izinsiz” inşa edilen konutlara yerleşenleri yasadışı yerleşme gerekçesiyle evlerden dışarı atarken öte yanda ‘yasal’ yayılmacılık tam gaz devam etmekte, işgal altındaki Filistin topraklarından Batı Şeria’da 300 bin, Doğu Kudüs’e yerleşen 200 bin kolona yasal olarak yerleşme izni verilmektedir. Ayrıca, yine kısa bir süre önce İsrail yönetimi Ariel kolonisinde yerleşimcilere, “yasal” olarak 277 konut tahsis etmiştir.
\nBugün yeni bahane devreye girmiş bulunuyor. Beş on günden bu yana İsrail hava kuvvetleri sudan bahanelerle Gazze’yi bombalamış, az sayıda Filistinliyi de yaralamışlardı. Ama anlaşılan Halkın Direniş Örgütü adını taşıyan bir grup da Kızıldeniz kıyısı yakınındaki Eilat’ta bir otobüse silahlı saldırıda bulunmuş, 6’sı sivil, 2’si asker 8 İsraillinin ölümüne yol açmıştı. Olayda ayrıca yedi saldırgan hayatını kaybetmiş, 25 kişi de yaralanmıştı. Hamas, olayın Gazze ile ilişkisi olmadığını beyan etmiş, öte yanda çatışmada ölen 5 Mısırlı polis için İsrail Mısır’dan özür dilemiştir. Ancak Mısır Tel Aviv elçisini geri çağırmıştır. Durum gergindir, daha gerginleşerek çatışmaya sürükleneceğinden de kuşku duyulmaktadır. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, tarafları gerilimi arttırmamaları konusunda uyarmıştır. Anlaşılan yeni “bahane” bu. Netanyahu için içteki sosyal patlamayı durdurmak pek zor görünmüyor. Küçük bir çatışma, ülkenin bekası ve güvenliği öne sürülerek sosyal istemlerin ertelenmesini sağlamak işten bile değil. Ama Filistinlilerin BM’de 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan bir devlet kurmasını önlemesi o kadar kolay olmayacak...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı