Hüseyin Baş

Trafik Kazaları SavaşGibi Can Alırken...

05 Eylül 2011 Pazartesi
\n

Sürekli artarak yinelenen katliamın önünü kesecek hiçbir önlem almadan oturup seyretmeyi sürdürecek miyiz? Bayram tatilinin daha beşinci günü trafik canavarı 82 ölü, üç yüzü aşkın yaralıyla bir kez daha karayollarını kan gölüneçevirmiş bulunuyor. Trafiğin daha yoğunlaşacağı, tatil dönüşlerinin kanlı bilançosunun daha ağır olacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok. Nitekim önceki gün yayınlanan haberlere göre 9 günlük tatil boyunca, tahmin edildiği gibi yurt genelinde trafik kazaları 140 dolayında ölü ve 3 bin 500 yaralı gibi ürkünç düzeylere ulaşmış görünüyor. Yılın tümüne, hele yılların toplamına bakıldığında her yıl artan zayiatın orta boy bir savaşta verilen zayiata yaklaştığını kolaylıkla tahmin etmek mümkün. O kadar ki, trafik özellikle bayram tatillerinde topluma artan sayıda ölü ve yaralıya maloluyor. Bu ürkünç hesaba normal zamanlardaki kazalar dahil değil. Büyük kentlerin belirli kavşaklarına yerleştirilen MOBESE kameralarının neredeyse Tanrının her günü kör kör parmağım gözüne türünde ibret verici kazaların, tüm ayrıntılarıyla ve defalarca sergilemesine karşın olmaya devam ettiğine bakılırsa kimsenin ders almaya niyeti olmadığını ortada.

\n

Konunun uzmanlarına göre kazaların önde gelen nedenleri arasında trafik kurallarına uymama birinci sırada. Aşırı hız, yanlış sollama, kırmızı ışık ihlali, dikkatsizlik, araç sürerken cep telefonuyla sohbet, alkol, yorgunluk kazaların nedenleri arasında sayılıyor. Kazaların meydana gelmesi, kuşkusuz salt bu sayılanlarla da sınırlı değil. Yolla, kavşaklarla ilgili yapım hataları, yola mıcır döküldüğünü açık ve net uyarı işaretleriyle anımsatma eksikliği de keza kazaya yol açan çok sayıda ciddi ihmaller arasında sayılıyor.

\n

***

\n

Kazaların nedenleri, salt sürücü, yolun dizaynı ya da uyarı eksikliğiyle sınırlı da değil. Örneğin Cumhuriyetin Bilim Teknikdergisinin 2 Eylül 2011 sayısında Yargıtay Onursal Üyesi Sayın Çetin Aşçıoğlu kazalarda aracın sorumluluğunu irdeliyor. Yazara göre, motorlu araçlar kendi içinde gelişen kuvvetler yardımıyla hızla ve her yöne gidebilme, durma ve engellerden kaçınmada güçlük, yere uyum sağlamada yetersiz kalma zafiyeti nedeniyle zarara yol açma eğilimindedirler. Dolayısıyla da tıpkı aracın mekanik ve donanımıyla ilgili bakımındaki eksiklikler gibi kazaların oluşmasında önemli roller üstlenebilmektedirler. Zaman zaman büyük markaları üreten fabrikaların filanca model otolarını örneğin fren düzeneğinde arıza saptandığı gerekçesiyle tamir için geri çağırdıkları bilinmektedir. Ne ki yukarda sayıp dökülen kaza nedenleri, kuşkusuz yine de eksik kalmaktadır. Zira kazalarda, kazayı yapan sürücüden başlayarak kaza kurbanına, yolun niteliğine, aracın mekanik performansına uzanan düzineyle unsur devreye girmekte, dolayısıyla da kazanın gerçek nedenini saptamak kolay olmamaktadır.

\n

***

\n

Ancak kazaların gerçek nedenlerinin saptanmasında sürekli yinelenen klasik diyebileceğimiz yaklaşımların sistematik bir biçimde es geçtikleri önemli bir nokta var. Bu, karayollarının, araçlara, sürücülere sağlıklı ve güvenli sürüş olanağı sağlamakta yeterli olup olmadıklarıdır. Ülkemizde karayollarının özellikle tatil ve bayramlarda giderek artan trafik kazalarından bir türlü kurtulamamalarının nedenleri arasında, sanırız bu nokta yer almaktadır. Konunun uzmanı değilim. Ancak elli yılı aşkın araba kullanan biri olarak bazı deneyim ve gözlemlerime dayanarak çoğumuzun düşündüğü kimi görüşlerimizi aktarmak istiyoruz. Sorun Batı ülkelerinde alınan bazı önlemlerle tam çözüme ulaştırılmış olmasa da kazalarda azalma sağlanmıştır. Bunun için Amerika’yı yeniden keşfetmeye de gerek yok. Karayollarınızın yükünü, alternatifler yaratarak hafifletmek, örneğin yıllardır üvey evlat muamelesi yaptığımız dört denizli ülkemizin en önemli ana arteri denizyollarımızı güçlendirip modernize ederek yeniden devreye sokmak, özellikle tatil aylarında turizm yörelerinin limanlarına yolcu ve araç taşıyan gemiler çalıştırmak gibi. Sadece bu alternatif bile zamanı sınırlı tatiline başlamak amacıyla bir an önce gideceği yere varmak için bini aşkın kilometre yolu gece gündüz demeden ve bu arada kazaya da davetiye çıkararak katetmek durumunda kalan insanlara hem güvenli bir yolculuk sağlanabilir, hem de karayollarını tercih edenlerin bir nebze de olsa tenhalaşan yollarda işini kolaylaştırarak kazasız belasız gidecekleri yere varmalarını sağlamış olursunuz. Batı ükelerinde kullanılan alternatifler arasında araçların tatil yörelerine kuşetli trenlerle taşınmasının da oldukça yaygın olduğunu anımsatalım. Bütün bunların gerçekleştirilmesinin kolay olmadığının farkındayız. Ne ki trafik canavarını önünü kesmenin başkaca çaresi de yok.

\n

Hiçbir önleme başvurmadan, insanların tatillerine kazasız belasız, uygar biçimde ulaşmalarını sağlayacak önlemler almadan trafik canavarının cinayetlerini önlemek mümkün değildir. Halkın sağlığının korunmasının bir kamu hizmeti olduğu unutulmamalı.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tunus Nereye?.. 12 Mart 2012

Günün Köşe Yazıları