İlhan Selçuk

Kürt Sorunu Nasıl Çözülür?..

18 Haziran 1992 Perşembe

PENCERE

Kürt sorunu nasıl çözülür?..

Soru, herkesi ilgilendiriyor; Kürt’ü, Türk’ü, devleti, sokaktaki adamı, Vaşington’u, Londra’yı, Bonn’u, işçiyi, patronu, Tahran’ı, Şam’ı, Bağdat’ı; hiç ilgisiz gibi görünen uzaktaki odakları...

Ancak her şeyden önce Anadolu’da iç içe yaşayan Türk ile Kürt baş başa verip nasıl tartışmalı:

- Nasıl çözeriz?..

Kürt ile Türk’ün, Anadolu’da görüş birliğine ulaşmak için kardeşçe çözüm yollarını araması, gelecek kuşaklara, gençlere, çocuklara, bebelere karşı ödenmesi gereken bir insanlık borcu...

*

Peki, nasıl çözülür?

Türk ya da Kürt kesiminde, bir sürü fikir, eğilim, örgüt, siyaset var; her iki yanda çeşitli renklerden meydana gelen bir mozayik Güneydoğu sınırının ötesinde ve bu yanındaki coğrafyayı oluşturuyor.

Kimisi kaşlarını çatıp der ki:

“- Demokrasiyi askıya alacaksın, orduyu serbest bırakacaksın, altı ayda bu iş tamam...”

Kimisinin de hesabı başka:

“- Keşke Türkiye’de demokrasi askıya alınsa, ordu kökünden bu işi temizlemeye kalksa, işimize yarar...”

Kanlı hevesler, patolojik güdüler, sığ siyasetler, dar kalıplar içinden sıyrılıp, daha yukarıdan bakıldığında, ortaya üç yaklaşım çıkıyor:

Ümmetçi çözüm...

Dar milliyetçi çözüm...

Demokratik çözüm...

*

Ümmetçi çözüm belli:

“Kürt de Müslüman, İranlı da Arap da!.. Kavmiyetçiliği bir yana bırakıp İslamda buluşmalı. Müslümanın anayasası Kuran’dır. Ne demek Türk ya da Kürt? TC yanlış kurulduğu için bu sorun patlak verdi. 1923 Cumhuriyeti emperyalizmin ürünüdür; laiklik üstüne yükselen ulusal devlet yerine şeriat düzeni gerçekleşti mi sorun biter.”

Dar milliyetçi çözüm:

“Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını tanımak gerekiyor. Lenin böyle demişti. Türkiye bölünür, TC parçalanır, Kürdistan kurulur; Güneydoğu’da emperyalizmin çizdiği sınırlar değişir; sorun çözülür. Eğer bu çözüm dışlanırsa, amaca savaşla ulaşılır.”

Demokratik çözüm:

Anadolu’da Kürt ve Türk’ü birbirine kırdıran emperyalizmin tuzağına neden düşelim?.. Kürt halkının kimliği, kültürü, hakları, dilekleri çağdaş katılımcı demokrasinin araçlarıyla siyasal dengelere ağırlığını koyduğu zaman, çözüm yollarının neler olabileceği barış içinde ortaya konamaz mı? *

*

Ümmetçilik, Ortadoğu bataklığında, dar milliyetçilik ve mezhepçilikle el ele volta atıyor. İran ile Irak savaşı sekiz yıl sürdü; bir milyon insan pisi pisine canını yitirdi. İslam ümmeti birbirini boğazlamaktan bıkmıyor; Irak Kuveyt’e saldırıyor, Suudi Arabistan Amerika’nın yanında yerini alıyor; emperyalizmin iki kolu ve on parmağı Ortadoğu’nun içindedir; etnik, mezhepsel, dinsel bütün çelişkilerle istediği gibi oynuyor; Kuzey Irak Kürtleri, yıllardan beri bu oyunların içinde, bir o yana bir bu yana savruluyor.

Dar milliyetçilik, “Yeni Dünya Düzeni”nde yoksulların birbirleriyle didişmesinden başka bir anlam taşımıyor, “Yedi Zengin” kanlı olayları yukarıdan seyrediyor; gerektiğinde bir yandan, gerektiğinde öteki yandan müdahale ediyor. Silah üretimi, türetimi, dağıtımı, tüketimi, ticareti, yalnız ve yalnız emperyalist tekellerin kasalarını doldurmaya yarıyor.

21’inci yüzyıla yaklaşırken çağdaş insanın ortak düşüncesi tek odakta buluşur:

- Savaş ortadan kaldırılmalıdır!..

Savaş, ister gerilla türünden olsun, ister klasik savaş koşullarında uygulansın. Anadolu’da Kürt sorununu çözmeye yararlı bir araç değildir; insanların kuşaklar boyunca kırımına yol açılsa bile, çıkış yolu yok...

2000 yılına doğru yol alan dünyamızda, demokrasi içinde çözümlenebilecek sorunları terörle, savaşla, cinayetle çözmeye yönelen kişi insanlaşma sürecinde geri kalmış insandır.

(18 Eylül 1992 tarihli yazısıdır)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları