Bağımsız bir iktidar seçeneği gerek

22 Temmuz 2023 Cumartesi

Kamu alanı ile bilimin dinsel alandan sıyrılması sürecimiz aşağı yukarı 200 yıla yayılır. Bilim tarihçimiz Osman Bahadır’ın “Türkiye’de Sekülerleşme” kitabı, süreci çeşitli bilim ve yaşam alanları açısından özetlerken yüzyıllar boyunca bu uğurda harcanan çaba, gösterilen özveri ve mücadelenin önemini vurgular.

Ülkemizde yurttaşın ve onun aklının özgürleşmesinin altın çağı kuşkusuz Cumhuriyet Devrimi ile gerçekleşmiş, bu sayede bilimin ilerlemesi, halkın cehaletten kurtulması, bağımsız davranabilme ve düşünebilme evresine ulaşılabilmesi olanaklı hale gelebilmiştir.

Son 20 yılda ise barbarca bir yıkım sürecine girilmiş, başta kadınların olmak üzere tüm yurttaşların hakları köreltilmiş, eğitim ve bilim dinselleştirilmiş, hurafeleştirilmiş; toplum çıkarcı cahillerce yönetilen yobazlık örgütlerine teslim edilmiştir. En son kanıt, Menzil cemaatinin başındakine düzenlenen cenaze törenindeki görüntüler, iktidarın ve neredeyse topluca siyasetin bu tarikata gösterdiği büyük ilgidir.

Toplumun geleceğini belirleyecek olan eğitim, bilim alanı ile üniversiteler, uygarlığın gereklerini yerine getirmekten uzaklaşmışlardır.

“Yeni nesil üniversite” adı altında Gaziantep’te “İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi” kurulmuş, başına da bir ilahiyatçı, rektör olarak atanmıştır. Bu üniversitenin amacı, “Türkiye’de dini ile manevi yapının korunması ve geliştirilmesi, dini faaliyetlerin icrası için ihtisaslı kadroların hazırlanmasını temin eden bir yüksek eğitim kurumudur” diye tanımlanmaktadır.

Türkiye’de bilimsel araştırmaları özendirmek amacıyla kurulmuş olan TÜBA’nın başkanlık makamında başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP kurucuları tarafından oluşturulmuş olan Birlik Vakfı’nın danışma kurulu üyesi Muzaffer Şeker oturmaktadır. TÜBA’nın asli üyeleri arasında AKP iktidarına yakın üniversitelerin ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın kurduğu 29 Mayıs Üniversitesi’nin temsilcileri yer almaktadır. TÜBA’nın bugün çok önemseyerek yürüttüğü bir projesinin adı “Türk-İslam Bilim Kültür Mirası Projesi”dir.

Birçok kamu üniversitesi, bilimsel bakış açısını bir yana bırakarak dinsel konulara eğilmeyi görev edinmiştir. Örnek vermek gerekirse Muş Alparslan Üniversitesi “Bir Medeniyet Projesi Olarak İslam”, Mardin Artuklu Üniversitesi “Uluslararası İslam ve Özgürlük”, Fırat Üniversitesi “İslam ve Bilim: Müslümanların Bilime Katkıları”, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi “İslami Finansın Temelleri” konulu konferans ve toplantılar düzenlemişlerdir. Üniversitelerin dünyevi konular yerine ilahi işlere yönelmesine ilişkin daha birçok örnek vermek olasıdır.

Laik bilim, eğitim, kültür ve toplumsal yaşam alanı bir bağnazlık halkası tarafından kuşatılmakta, yaratıcı düşünce çölleştirilmekte ve baskılanmaktadır.

Türkiye, göz göre göre içten çürütülmekte, çağdışına itilmektedir. Siyasetin hemen hemen tüm unsurları da bu gidişi seyretmekle kalmayıp desteklemektedir de.

“Ülke bitti, hiçbirimizin kurtarma şansı yok” diyenlerin iktidara seçenek gösterildiği bir siyasi ortamdan kurtulmanın artık zamanı gelmiştir.

Yüz yıl önce bağımsız davranabilme ve düşünebilme yetisini kullanmış olan bir halkta, günümüzde de bu gizil gücün var olduğuna inanıyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları